Suudi Arabistan değil mi, General Sisi’ye maddi ve manevi her türlü desteği veren? Suudi Arabistan değil mi, Mısır’da askeri darbeye direnenleri terörist ilan eden? Üstü örtülü değil, şifreli veya ima yoluyla da değil, Erdoğan'dan o alıştığımız açıklık ve gürlükte bir "Eeyy Suudi Arabistan!" patlamasının beklentisi içindeyiz...
Bir grup İslamcı, 'kahrolsun demokrasi' sloganı atmış. Erdoğan da, ABD ve AB’nin darbeye sessiz kalmaları yüzünden dünyada da demokrasinin sorgulanabileceğini söyledi. Şili'de, İspanya'da ve Türkiye’de de darbelerin arkasında durmadı mı Amerika?.. Bundan dolayı demokrasi mi sorgulandı?
Mısır’daki darbe dolayısıyla bir yanlış daha inatla gündemde tutulmaya çalışılıyor. Bu yanlış, Taksim’le Tahrir mukayesesinden kaynaklanıyor. Tahrir, darbecileri destekledi, Taksim ise demokrasiden yanaydı. Tahrir’le Taksim’i karşılaştırmanın inandırıcılığı yoktur, olamaz. Boşuna uğraşmayın.
NAOUSSA, PAROS adası
Fırtına bütün gece uyutmadı. Marina’da sabaha kadar hem beşik gibi sallandık, hem de rüzgârın vahşi uğultusu beynimizi burgaç gibi oydu durdu.
Sabah ise güzel bir sürprizle başladı. Marinanın girişindeki yeşil direkteki kırmızı bayrak yoktu, yani artık fırtına geçmişti.
Yanımızdaki İspanyollar sabah erken halat çözüp gittiler, güneydeki los adasına doğru... Bizim rota da 3.5 saat uzaklıktaki (7 mil hızla) aynı ada olacak. Fırtınadan kalan dalgaların biraz daha yatışmasını bekleyip gece yarısından sonra inşallah -ya da nihayet- vira bismillah diyeceğiz Paros’a...
Nerede 'Eeyy Suudi Arabistan' sesi?
Ne yazayım?..
Göz ucuyla tabletten köşe yazılarına bakıyorum. Konular, polemikler hep aynı...
Tayyip Erdoğan ve dünyası...
Mısır’daki darbe dolayısıyla ABD’nin, AB’nin tutumu haklı olarak eleştirilirken, peki neden Suudi Arabistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ses çıkarılmıyor?
Suudi Arabistan ve BAE değil mi, General Sisi’ye maddi ve manevi her türlü desteği veren? Suudi Arabistan değil mi, Mısır’da askeri darbeye direnenleri terörist ilan eden?
Evet öyle, Suudi Arabistan’ın ta kendisi böyle bir tavır içinde baştan beri. BAE de öyle.
Bakın, facianın bütün diplomatik arka planını olanca berraklığıyla veren 17 Ağustos 2013 tarihli New York Times haberinde neler var:
“Başkan Obama yönetimi Mısır’da kabaran çatışmanın iki tarafını temsil eden kişileri belirlemişti. Bölgede Müslüman Kardeşler’in hamisi olan Katarlı diplomatlar İslamcıları etkileme sözü verirken, Müslüman Kardeşler'in kararlı muhalifi olan BAE’ye de yeni yönetimle uzlaşmaları için ricada bulunuldu. Ancak, Katarlılar ve Emirlikler Amerikalılar önünde ‘uzlaşma’dan söz ederken, Emirlikler – Batılı diplomatların anlattığına göre - ‘özel’ olarak Mısır güvenlik güçlerine vurun - kırın çağrısında bulunuyordu. BAE Dışişleri Bakanı geçen ay Washington’a gidip Amerikalılara 'yardımı kesmeyin' demişti. Oysa BAE, Suudilerle beraber, askeri yönetimin gelişini, onlara milyarlarca dolar vaat ederek ve Batılıların kritik hibe ve yardımlarının tehdit boyutunu yok ederek hazırlamakla meşguldü. General Sisi’yle, askeri istihbarat şefliği döneminden beri sıkı ilişki içindeki İsrail de yönetimin devralınmasını destekliyordu.”
Nitekim, Fransa'ya giden Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Saud el Faysal, dün "Mısır'a yaptıkları maddi yardımı keseceklerini açıklayan ya da bunu yapmakla tehdit eden ülkelere sesleniyorum: Arap ve İslam ülkeleri zengindir… Mısır'a yardım etmekten çekinmeyiz" dedi.
Sayın Başbakan;
nerede “Eeyy Suudi Arabistan!” sesi?..
Duyamıyoruz.
Üstü örtülü değil, şifreli veya ima yoluyla da değil, Tayyip Erdoğan'dan o alıştığımız açıklık ve gürlükte bir "Eeyy Suudi Arabistan!" patlamasının beklentisi içindeyiz hâlâ...
Yoksa ben uzaklarda, denizlerde olduğum için mi kulağıma gelmiyor.
Geçelim...
'Kahrolsun demokrasi' sloganı
Bir başka konu var. ABD’nin, AB’nin Mısır’daki darbe konusunda haklı olarak eleştirilen tavrı, demokrasinin sorgulanmasına da yol açıyor.
Geçen Cuma Fatih Camiî'nden çıkan bir grup İslamcı, kahrolsun demokrasi sloganı atmış.
Şaşırtıcı değil.
Bir zamanlar Milli Görüş’ün içinde de, Erbakan Hoca ve çevresinde de demokrasiyi küfür düzeni olarak gören güçlü bir damar vardı.
Bu arada geçen hafta Başbakan Erdoğan da, ABD ve AB’nin darbeye sessiz kalan tavırları yüzünden yalnız Mısır ve Arap âleminde değil, dünyada da demokrasinin sorgulanabileceğini söyledi.
Bu konuda da bir noktayı kısaca belirtmek istiyorum.
Darbeye karşı çıkarken demokrasi sorgulanmaz
ABD vakti zamanında diktatörleri destekledi, örneğin Latin Amerika’da. Şili’de seçimle gelen Başkan Allende’yi 1973’de kanla deviren General Pinochet bunlardan biriydi.
Amerika’sıyla Avrupa’sı, İspanya’da General Franko’yu da, Portekiz’de Salazar’ı da görmezlikten geldi realpolitik nedenlerle...
Türkiye’de demokrasinin canına okumuş olan 12 Eylül’le General Evren’in de arkasında durmadı mı Amerika?..
Peki, bunlardan dolayı demokrasi mi sorgulandı? Hayır. Tam tersine demokrasiye sahip çıkıldı.
Amerika yönetimleri ‘realpolitika’nın rezilliklerinden dolayı antikomünist diktaları destekledi diye, kahrolsun demokrasi sloganları mı attık? Hayır. Tam tersine demokrasinin ipine daha çok sarıldık, darbelere bir daha geçit vermemek için...
Darbelerden dolayı, Mısır’daki kanlı diktadan dolayı demokrasiyi sorgulamak yerine, kahrolsun demokrasi sloganlarına sığınmak yerine, doğru ve haklı olan, demokrasinin ipine daha çok sarılmaktır, demokrasinin yollarını genişletmektir.
Tahrir darbeden yanaydı, Taksim demokrasiden
Tahrir, darbecileri destekledi. Tahrir, General Sisi’yi destekledi. Tahrir, darbeden yanaydı.
Peki ya Taksim?
Demokrasiden yanaydı. Demokratik hak ve özgürlüklerden yanaydı. Bu yüzden genç insanlar Gezi’de direndiler. Hayat tarzlarını kutsal saydıkları için günlerce Taksim’i doldurdular. Bu yüzden genç insanlar canından oldu.
Tahrir’in arkasında darbe tertipleri vardı. Taksim’in arkasında darbeciler yoktu.
Onun içindir ki:
Darbeden yana Tahrir’le, demokrasiden yana Taksim’i karşılaştırmanın herhangi bir inandırıcılığı yoktur, olamaz.
Boşuna uğraşmayın.
Uzaklarda, denizlerde yine siyaset...
N’apalım bizim memleket bizleri böyle yaptı. Siyasetten bir türlü kopamıyoruz. Çünkü artık her şey nereye gitsen bir tık mesafede...
Okurlara not: Yazıya bir gün ara...
Twitter: @HSNCML