Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Kürdistan'ın bağımsızlık için gereken olgunluğa ulaştığını söylemiş.
Bir İsviçre gazetesine yaptığı açıklamada, bu yıl kasım ayından önce Irak Kürdistanı’nda bağımsızlık referandumu yapılacağını belirttikten sonra eklemiş:
“Kırk elli milyon nüfusa sahip bir milletin kendi devletinin olması gerekir.”
Mesud Barzani’nin ağzından Kürtlerin bağımsızlığı sözünü ilk kez 23 yıl önce kendi kulaklarımla duymuştum.
1993 yılı Kasım ayı.
Kürt liderle ilk mülakatımdı, (sonuncusu, 2012 yılı Kasım ayında oldu).
Irak Kürdistanı’nda Dohuk şehri.
Saddam Hüseyin daha Bağdat’ta.
Ancak, Adana İncirlik Üssü’nde konuşlanmış Amerikan Çekiç Gücü sayesinde, Kuzey Irak’a havadan ve karadan girmesi yasaklanmış Saddam’ın.
Bu yasak, Irak’ta Kürtlerin Amerikan şemsiyesi altında usul usul devletleşmesine zemin sağlıyordu.
Türkiye ise o tarihlerde değil bağımsızlık, Irak’ta Kürtlerin taraf olacakları bir federasyona, hatta özerkliğe de karşıydı.
Bunlar, Ankara’nın yıllar geçtikçe yitip gidecek ‘kırmızı çizgileri’ydi.
Irak çoktan bölündü. Suriye hızla bölünme yolunda. Her iki ülkenin parçalanmasına yol açan başlıca neden Baasçı dikta rejimleri oldu
Dohuk’ta Hotel Lumano’nun bahçesinde, servi ağaçlarının hışırtısı altında konuşmuştuk Barzani’yle.
Sormuştum:
“Bağımsız Kürt devleti ideali yüreğinizde yatıyor mu?”
Yanıtı evet olmuştu.
On yıl sonra, 2003 yılı Mayıs ayı.
Saddam Hüseyin’in devrilmesinden birkaç hafta sonraydı.
Irak Kürdistanı’nda, bu defa Selahaddin’de Barzani’ye yine aynı soruyu sormuştum:
“Bağımsız Kürdistan ideali...”
Barzani:
“Yanıtım evet... Bu soruyu on yıl sonra da sorsanız yanıtım değişmeyecek.”
On yıl değil ama altı yıl sonra, 2009’un Ekim ayında, Selahaddin’deki Başkanlık Sarayı’nda yine aynı soruyu sormaya hazırlanırken, Barzani gülmeye başlamış; “Yanıtım değişmeyecek!” demekle yetinmişti.*
Kürtlerde hiç sönmemiş olan bağımsızlık ateşi bugün de fena hâlde yanıyor.
Irak çoktan bölündü.
Suriye hızla bölünme yolunda.
Her iki ülkenin bölünüp parçalanmasına yol açan başlıca neden Baasçı dikta rejimleri oldu.
Irak’ta Saddam diktası, Suriye’de Esad diktası...
Barzani, bağımsızlık olgunlaştı diyor.
Suriye Kürdistanı’nda Rojava yönetimi, Moskova’dan sonra Paris’te de temsilcilik açmaya hazırlanıyor şu günlerde.
Washington’un Rojava’yla ilişkileri, Ankara’ya rağmen iyi.
Ankara istemiyor ama, yine de Amerikan askeri gücü, IŞİD’e karşı mücadelede PYD’nin askeri kolu YPG ile işbirliği yapıyor.
Tayyip Erdoğan, “Kuzey Suriye’de yeni bir Kuzey Irak istemem” diye bas bas bağırmaya devam etse de, ‘reel politika’nın acımasız gerçekleri değişmiyor.
PKK’nın gölgesi -ya da uzantısı- Rojava’da da varlığını sürdürüyor.
Ve Rusyası da, Amerikası da bu ‘realite’yi reddetmiyor.
Ayrıca bu durum, PKK’nın oyun alanını daraltmıyor, tersine genişletiyor.
Kan gölü büyüdükçe, Kürtler dışlandıkça, HDP siyasetin dışına itildikçe, Erdoğan diktatörleştikçe, Türkiye de bölünecek...
Irak’ı düşünün.
Saddam diktası, Irak’ta çoğunluğu oluşturan Şiileri ezdi.
Kürtleri ezdi, memleketlerinden sürdü, 1988’de Halepçe’deki gibi gazlayarak kıyıma uğrattı.
Ve Irak çoktan bölündü, parçalandı.
Kürtler, Kuzey’de kendi kendilerini 1990’ların başından beri idare ediyor, bağımsız bir devlete hazırlanıyor.
Suriye’yi düşünün.
Esad diktası, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Sünnileri ezdi.
Kürtleri insandan bile saymadı, kimlik bile vermedi.
Sonuç:
Irak’taki gibi Suriye de bölünüyor. Kürtler, Rojava’da kendi kendilerini yönetmek için hızla örgütleniyor.
Gelin Türkiye’ye.
Kürt coğrafyasında şehirler tankla topla yerle bir ediliyor.
HDP Meclisten atılıyor.
6 milyon oyun iradesi hiçe sayılıyor.
Ve Erdoğan gitgide diktatörleşiyor.
Sözü uzatmak gereksiz.
Kan gölü büyüdükçe, Kürtler dışlandıkça, HDP siyasetin dışına itildikçe, Erdoğan diktatörleştikçe, kimsenin kuşkusu olmasın, Türkiye de bölünecek.
Türkler ve Kürtler kendi yollarına yürüyüp gidecek.
__________________________________
* Kürtler ve Barışa Emanet Olun isimli kitaplarımın değişik sayfalarında Barzani ve Talabani’yle yaptığım bağımsızlık konulu sohbetler daha ayrıntılıdır.