Hasan Cemal

02 Mart 2016

Erdoğan-Davutoğlu çatlağı...

Binali Yıldırım’la Berat Albayrak’ın müsteşar adaylarına Davutoğlu’ndan veto mu?

Napolyon yeniden doğmuş. Dünyayı gezerken yolu Ankara’ya düşmüş, Erdoğan’ı ziyaret etmiş.
Saray’da ortalığın süt liman olduğunu, yaprak kımıldamadığını görünce, Erdoğan’ın kulağına fısıldamış:
“Sizdeki bu medya bende olsa, Waterloo’da yenildiğimi kimse duymazdı.”(*)
Erdoğan Türkiyesi’ne uyarlanan bu fıkradaki gerçek payı çok büyük.
Ama artık ‘Saray medyası’nda da bazı  çatlaklar gözle görülür hale gelmeye başladı.
Saray’ın duymak istemediği çatlak sesler ordan burdan kulaklara çalınıyor.
Kapalı kapılar arkasında, bugün artık ‘Reis’e dönük eleştirilerin daha açık dille, “Bu kadarı da olmaz ama...” söylemiyle ifade edildiğinden eminim.
Evet, hala Erdoğan’ın yüzüne karşı söylenemiyor olsa da, Erdoğan hala çok güçlü de olsa, parti içi vozurtuların her geçen gün yoğunlaştığı konusunda herhangi bir kuşkum yok.
AKP’de de karşılığı olan bir durum bu.
Hatta çatlağın gitgide derinleştiği söylenebilir.
Şöyle bir tespit pek abartılı kaçmaz:
AKP, Erdoğan’ın istediği gibi at oynatabileceği bir arka bahçe olmaktan çıkıyor.


 


AKP içinde çatlaklar var! Ve Erdoğan-Davutoğlu çatlağı gitgide gözle görülür hale geliyor.

Bunun belirtileri birçok olayda su yüzüne vurmuş durumda.
Anayasa Mahkemesi’nin Dündar-Gül kararı bunların başında geliyor.
Erdoğan uymuyorum dedi.
Davutoğlu’ndan hala çıt yok.
Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş, Erdoğan’a katılmadıklarını şöyle belirtti:
“Sayın Cumhurbaşkanımız kendi kişisel görüşünü dile getirmiştir.”
Buna karşılık, Davutoğlu’nun değil Erdoğan’ın yakın çevresinde yer alan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Saray’dan yana çıktı ve AYM’ni anayasayı ihlal etmekle suçlayacak kadar da ölçüyü kaçırdı.

 

 

 

Erdoğan’ın ‘yakın çevresi’nde yer alan iki bakan, Binali Yıldırım ve Berat Albayrak’ın hükümet kurulurken seçtikleri müsteşarlar, Davutoğlu’dan
veto yemiş...
Galiba gerçeği
yansıtan bir
kulis bu...

Parti içi çatlak konusunda kayda değer bir başka gelişme de şu oldu:
AKP Grup Başkan Vekili Bülent Turan, AYM kararını önce sevinçle karşıladıklarına dair bir açıklama yaptı.
Ama ertesi gün Reis gürleyince, geri bastı, sözlerini tevil etti.
Bu arada belirtmekte yarar var:
Başbakan Davutoğlu da, Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş da, Dündar-Gül ikilisinin tutuklanmasına karşı çıkmışlardı.
Bir başka çatlak, Cerattepe oldu.
Davutoğlu direnişçileri kabul etti, onları dinledi ve mahkeme kararına kadar maden arama çalışmalarının duracağını söyledi.
Erdoğan ise direnişçileri suçladı, yavru geziciler dedi.
Bir başka parti içi çatlak konusu olarak başkanlık sistemi gösterilebilir.
Bu konuda da AKP Meclis Grubu’nda tam ya da kesin bir mutabakat olmadığı malum.
Başkanlık sistemine karşı olan milletvekili sayısını 100’e kadar çıkaran gözlemcilere dahi rastlanıyor.
Öte yandan, parti içinde yeni AK Parti tabelası altında Erdoğan’a muhalif bir çizginin belirginleştiği de dikkatlerden kaçmıyor.
Parti içinde kalmak, ama Erdoğan’ı anayasal sınırlar içinde kalmasını sağlayacak yeni bir AKP yönetimi oluşturmaya dönük çalışmaların kapalı kapılar arkasında hızlandığı öne sürülüyor.
Bu çerçevede öne çıkan bazı isimler sır değil:
Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Sadullah Ergün, Nihat Ergün.
AKP kurucusu bu isimlerin Abdullah Gül’le temas halinde oldukları da politika kulisinde dolaşmakta...
Bu çekirdek, Erdoğan’ı başkanlık sistemi, dış politika, Suriye ve Kürt meselesi gibi bazı temel konularda sert bir dille eleştiriyor.
Uzun lafın kısası:
AKP içinde çatlaklar var!
Ve Erdoğan-Davutoğlu çatlağı gitgide gözle görülür hale geliyor.
Bu çerçevede bir kulis bilgisi bana ulaştı.
Buna göre:
Davutoğlu’nun değil Erdoğan’ın ‘yakın çevresi’nde yer alan iki bakan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın hükümet kurulurken seçtikleri müsteşarlar, Başbakan Davutoğlu’dan veto yemiş...
Galiba gerçeği yansıtan bir kulis bu...


18 Şubat 2016 tarihli Cumhuriyet’te Nilgün Cerrahoğlu’nun yazısından.