Hasan Cemal

17 Ekim 2014

Demokrasi ve Avrupa Birliği hedeflerinden çark etme reformu!

Hep böyle olur. Demokrasi diye diye demokrasinin canına okunur…

Şaka gibi.
Adını reform koymuşlar.
‘İç güvenlik reformu’ymuş...
Bireysel hakları koruyormuş...
Özgürlükleri güvence altına alıyormuş...
Her şey ‘AB kriterleri’ne uygunmuş...
Üstelik Alman modeli de esasmış...
Demokrasiden geri adım yokmuş...
Erdoğan devleti’nin sözcüleri kaç gündür televizyon ekranlarından gözlerimizin içine baka baka böyle konuşabiliyorlar.
Gerçekten şaka gibi.

'Demokrasi' diye diye
demokrasinin canına okumak

Ama hep böyle olur.
Demokrasi diye diye demokrasinin canına okunur.
Özgürlük diye diye özgürlükler katledilir.
Güvenlik diye diye darbeler yapılır.
Komünizm geliyor diye, irtica kapıda diye, bölücülük yanı başımızda diye ne çok darbe gördük bu memlekette.
Şimdi de, paralel tehlike diye, bölücü terör diye gitgide derinleşen bir darbe oyunu sahneleniyor gözlerimizin önünde.
Yolsuzluklar konusunda yakayı ele verenler, anlaşılan öyle ki, kendi darbelerinin peşinde hızlı adımlarla yol alıyorlar.
Son polisiye paket de bunun çok çıplak bir parçası.

Yeni paket, 7 geri adım

Adını reform koymuşlar. ‘İç güvenlik reformu’ymuş... Hep böyle olur. Demokrasi diye diye demokrasinin canına okunur. Özgürlük diye diye özgürlükler katledilir

Hürriyet’te manşet dün şöyle çekilmişti:
“Yeni paket, 7 geri adım!” 
Spotlar şöyleydi:
“35 maddelik teklif, polise süper arama ve dinleme yetkisi veriyor. Avrupa Birliği için yapılan birçok düzenlemeden vazgeçiliyor.”
AK Parti getirdi, geri alıyor.
Hükümetin Meclise sunduğu teklifle, AK Parti döneminde Avrupa Birliği yasaları da dikkate alınarak getirilen ve özgürlük olarak görülebilecek iletişim özgürlüğü, kişi dokunulmazlığı, konut ve işyeri dokunulmazlığı, kişisel verilerin korunması, malvarlığı dokunulmazlığı, ifade özgürlüğü ve ‘savunma hakkı’ndan geri adım atıldı.”
Hürriyet’in dünkü manşeti böyle.
Bu arada, Twitter'daki sert eleştirilere de beş yıla kadar hapis cezası geliyor.
Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanları ya da güvenlik kuvvetlerini açıktan veya sosyal medya üzerinden sert dille eleştirenler tutuklanma tehdidi ile yüz yüze kalabilecek.
Bir başka deyişle:
1990’lardan itibaren başta ifade özgürlüğü olmak üzere demokratik hak ve özgürlüklerin canına okuyan, 8. maddesiyle ünlenmiş Terörle Mücadele Kanunu bu kez mevcut kanunların içine yediriliyor.
Uzun lafın kısası:
Türkiye, özellikle 2004’te kararlaştırılan Avrupa Birliği’yle tam üyelik müzakereleri açısından ‘demokratik uyum’un gerektirdiği doğru  adımlardan, birer birer de değil, toptan çark ediyor.

Demokrasi ve hukuktan kopuk istikrar olmaz

1990’lardan itibaren demokratik hak ve özgürlüklerin canına okuyan, 8. maddesiyle ünlenmiş Terörle Mücadele Kanunu mevcut kanunların içine yediriliyor

Not edin lütfen:
Bu hayra alamet değildir.
Elde baltayla demokratik hak ve özgürlükleri budadıkça budayan...
Hukukun üstünlüğüne hızla yan çizen...
Yargı bağımsızlığını çiğneyen...
Güçler ayrılığını tanımayan...
Böyle bir tek adam rejimine açılan yolda kararlı adımlarla yürüyen bir iktidar, Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemez.
Evet, hiçbir sorununu...
Böyle bir iktidarla siyasal istikrar da, ekonomik istikrar da hayaldir.
Çünkü her iki istikrar da demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dayanır.
Her şeyin başı olan istikrar, demokrasi ve hukuktan yoksun bir ortamda kaybolmaya mahkûmdur.
Demokrasi ve hukukun boşlandığı bir ülkede istikrarın altı da her geçen gün boşalır.
Demokrasiden kopuk, hukuktan kopuk istikrar olmaz.
Türkiye çoktandır bu sürecin içinde.
Bir noktayı daha unutmayın:
Demokrasi ve hukuktan hızla kopan bir iktidar, bu memlekette ‘Kürt sorunu’na da çözüm getiremez, gerçek ve kalıcı barışın kapısını da açamaz.

'Yaşanacak ülkeler' sıralamasındaki Türkiye

Bu satırları yazarken, gözüm CNN Türk ekranına ilişiyor.
En yaşanası ülkeler başlıklı bir haber:
Türkiye, OECD sonuncuları arasında!
Eğitim ve çevre sıralamasında da durum farklı değil. Yine nal toplamış Türkiye, en alt basamağa yerleşmiş...
Şaşılacak bir durum değil.
Demokraside, hukukta nal toplayan bir ülke, her geçen gün, her alanda yaşanacak bir ülke olmaktan çıkar gider.
Yazık.