Bir kadın, bir erkek, ikisi de yaşlıca.
Kadın, beyaz yemenili.
Erkek, kahverengi takkeli.
Ellerinde beyaz bayraklar, sallaya sallaya yürüyorlar.
Adımları ürkek.
Bakışları tedirgin.
Hep etrafı gözleyerek yavaş yavaş adım atıyorlar.
Arkalarında, erkekler bir el arabasını çekiyor, üstünde battaniyelere sarılı ölüler olan...
Caddenin öbür ucunda bir zırhlı araç ya da panzer beliriyor.
Tam bir savaş manzarası...
Bir an tüm dikkatlar panzerde odaklanıyor.
Med-Nuce TV’nin haber merkezi.
Ekrana habercilerin Cizre’den ilk görüntüleri düşmeye başlıyor.
Cizre’nin Nusaybin Caddesi.
20 Ocak 2016.
El arabasının üstündeki cenazeler insanın yüreğini acıtıyor.
Ara sokaklardan toplanmış, battaniyeye sarılıp el arabasının üstüne öylece istiflenmiş.
Birinden ayakkabı sallanıyor.
Mermiyle delik deşik olmuş duvarın dibinde boylu boyunca yatan biri...
Cenazeler insanın yüreğini acıtıyor. Seyredin bu videoları, bu acılarla Türkiye ancak cehennem çukuruna yuvarlanır
Onu da battaniyeye sarıp el arabasının üstüne koyuyorlar.
Sokak kenarlarında battaniyeye sarılı başka cenazeler de var.
Sanki gerçek değil.
Sanki bir film seti, tiyatro sahnesi...
İnsan gerçek olsun istemiyor.
Caddenin öbür ucundaki panzer.
Öyle bekliyor, namlusunu çevirmiş...
Ellerinde beyaz bayrak, cenazelerini ambulansa yetiştirmek için yürüyenlerin ürkek bakışları arada bir panzerin bulunduğu tarafa dönüyor.
Korktukları ne yazık ki gerçek oluyor.
Birden bire kurşun sesleri.
Yaylım ateş.
Korkunç bir tarraka patlıyor.
Aynı anda bir panik havası.
Çığlıklar.
Kanlar içinde yere düşenler.
Kameraman görevini aksatmıyor, düştüğü yerden görüntü almaya devam ediyor.
Kan akıyor kaldırımda.
Kan birikiyor kaldırımın üstünde.
Kanlar içinde hareketsiz yatanlar takılıyor kameraya...
İnlemeler.
Haykırışlar.
Kesik kesik, zorlukla, acıyla alınan nefes ya da soluklanmalar.
Arkasından kısa süreli bir yaylım ateş, bir tarama daha...
Başı, el arabasının lastik tekerleğinin altında kalmış hâlde hareketsiz yatan gözlüklü genç bir adam.
Hemen yanında, kaldırımın üstüne usul usul yayılan kan birikintisi.
Kameraman yattığı yerden çekmeye devam ediyor.
Birileri geliyor.
Sadece ayakkabı ve pantolonları gözüküyor.
Kanların üstüne basarak yerde yatanlara bakıyorlar, elliyorlar.
Akan kan, kaldırımın üstünde hareketsiz yatan iki kişiye doğru kıpkırmızı süzülüyor.
Brüksel’de Kürt siyasal hareketine, Kandil’e yakın çevrelerle temaslarım oldu. Edindiğim izlenim tamamen karamsar
Kameraman yerden doğrulmaya çalışıyor. Anlaşılan bacağından vurulmuş, pantolonu kanlanmış.
Yüzü acı içinde.
“İMC TV’nin kameramanı Refik Tekin, ödülü vardır” diyor.
Kurşun sesleri.
Bir ambulans yanaşıyor.
Beyaz yemenili kadın elindeki beyaz bayrağı atıp, kameraman Refik’in yanına koşuyor.
Çığlıklar, haykırışlar arasında Refik ambulansa sokululurken, meslektaşı İMC muhabiri Saadet Yıldız da yardımcı olmaya çalışıyor, bir yandan da hüngür hüngür ağlıyor.
HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, kalabalığın içinde gözüküyor.
Elinde beyaz bayraklı kadın avazı çıktığı kadar bağırıyor:
- Ambulans geldi ambulans!
Yerde yatan bir yaralıyı kaldırıyorlar, acı dolu bir feryat duyuluyor, çanhıraş bir çığlık yükseliyor.
Oy oy feryatları.
Tek taraflı ateşkes de, çift taraflı ateşkes de ufukta gözükmüyor.
Gözüken iki taraflı şiddet: Devlet ve PKK şiddeti, terörü...
Sokak kenarında battaniyeye sarılı iki cenaze daha...
Bilgisayar ekranlarından bu görüntüleri izleyen genç Kürt meslektaşlarıma bakıyorum.
Bakışlar hüzün dolu, acı dolu.
Biri, gözyaşlarını tutamıyor.
Cizre’nin Nusaybin Caddesi’nde, cenazelerini kaldırmak isteyenlere panzerden açılan ateş sonucu12 kişi yaralanıyor, 2 kişi hayatını kaybediyor.
Söyleyin Allah aşkına.
Nereye gidiyoruz böyle?..
Acılar büyüyor.
Acılar derinleşiyor.
Acılar biriktikçe birikiyor.
Kanlı bir kısır döngünün içindeyiz.
Şiddet şiddeti çağırıyor, şiddet şiddeti doğuruyor.
Bu gidiş gidiş değil.
Brüksel’de Kürt siyasal hareketine, Kandil’e yakın çevrelerle temaslarım oldu.
Edindiğim izlenim tamamen karamsar.
Türkiye’yi kan ve gözyaşının daha fazla akacağı bir dönem bekliyor.
Tek taraflı ateşkes de, çift taraflı ateşkes de ufukta gözükmüyor.
Gözüken iki taraflı şiddet:
Devlet ve PKK şiddeti, terörü.
O kadar.
Ankara’ya, Kandil’e gidip nabız yoklayan üçüncü taraflar yok değil ama bu temaslara umut bağlayan da yok.
Sözü uzatmak istemiyorum.
Barış masası çok uzaklarda...
O klasik deyişle:
Yarın çok geç olacak!