Denize karşı oturmuş
iç dünyamda dolaşıyorum.
Çengellerini zihnime asmış
soru işaretleri de
beni rahat bırakmıyor, geriyor.
Düşünüyorum.
Yakın gelecekte nasıl bir dünya
ve Türkiye bekliyor bizi?..
O hayalim yine canlanıyor:
Erdoğanizm'le Putinizm'in
sahneden çekildiği günleri
görebilecek miyim?..
Zamane Diktatörleri'nin (*)
yok olup gittikleri
zamanlarda yaşayabilecek miyim?..
1989'da Berlin Duvarı yıkılırken
yazılarıma koyduğum
tarih kanatlandı uçuyor
başlıkları aklıma takılıyor.
Totalitarizm çökerken yaşadığım
"duygu fırtınaları"nı hissediyorum.
Denizin kıyısındaki yapayalnızlık
hoşuma gidiyor.
Sessizlik derinleştikçe,
nasıl bir dünya ve Türkiye
sorusu daha çok bastırıyor.
Bu açıdan iki hayati nokta var:
Putin'in Ukrayna savaşında yenilmesi...
Erdoğan'ın seçim sandığında yenilmesi...
Desen: Selçuk Demirel
Putinizm ve Erdoğanizm'in
tarihin çöp tenekesine atılmaları demek,
dünyada "demokrasi coğrafyası"nın
genişlemesi ve güçlenmesi demek...
Putin'in Ukrayna işgali
ya da emperyal ahmaklığı sayesinde
Amerika ve Avrupa'da
demokrasi bloku güçlenmiş durumda.
Tarihin yüz seksen derecelik bir dönüş
yaptığı bu yeni düzende
otokrasiler, otoriter rejimler
demokrasiler karşısında zemin kaybediyor.
Putin'in Ukrayna yenilgisi bu süreci
daha da hızlandıracak (**).
Putin'in megalomanyaklığı Rusya'ya
ne yazık ki çok büyük bir bedel ödetecek.
Bir İngiliz yazar, bu yakınlarda
"Başkan Trump'ın
dahi dediği Putin tam bir ahmak çıktı"
diye yazıyordu.
Ukrayna Savaşı,
özgürlük ve tiranlık,
demokrasi ve otoriterlik
arasında bir savaş...
Yine kendi kendime soruyorum:
1989'da Berlin Duvarı yıkılırken
özgürlük ve demokrasi
nasıl kanatlandıysa,
bir kez daha o heyecan fırtınaları
yaşanacak mı dünyamızda?..
Soruyorum:
Benim ülkemde de
Erdoğanizm'i
kapının önüne koyacak
büyük bir demokrasi ve özgürlük
dalgası kabaracak mı?
Hapishaneler boşalacak mı?
Hukukun üstünlüğü
kapımızı çalacak mı?
Bağımsız yargı yolu açılacak mı?
Güçler ayrılığı kurulacak mı?
İktidar ipleri "Tek Adam"ın
elinden alınacak mı?
Türk parası
pul olmaktan kurtulacak mı?
İsteyen istediği gibi
yazıp çizip söyleyecek mi?
Kısacası:
Özgürlük ve demokrasinin kanatlanıp
uçtukları günleri görebilecek miyim?
Bilemiyorum.
Ama hâlâ bir hayalim var:
Erdoğanizm'le Putinizm'in
tarihe karıştığı
zamanlarda yaşamak!
Desen: Selçuk Demirel
Bir hayalim daha var:
Türkiye'nin seçim sandığında
Erdoğan'a "hadi sana güle güle"
dediği günün gecesi
son yazımı yazmak...
Seksenine merdiven dayamış
bir ihtiyar olarak hayatımda
bir hüsran daha yaşamak istemiyorum.
* Zamane Diktatörleri basılmayı bekleyen
14. kitabımın adı...
** Ayrıntı için, 14-15 Mayıs 2022 tarihli
FTWeekend'de Edward Luce imzalı
CIA Başkanı William Burns konuşmasına bakılabilir.
Hasan Cemal kimdir? Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı.
- Tank Sesiyle Uyanmak (1986) - Demokrasi Korkusu (1986) - Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) - Özal Hikâyesi (1989) - Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999) - Kürtler (2004) - Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005) - Türkiye'nin Asker Sorunu (2010) - Barışa Emanet Olun (2011) - 1915: Ermeni Soykırımı (2012) - Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014) - Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014) - Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018) |