Hasan Cemal

14 Aralık 2022

Abuklayan Türkiye'den kurtulmak...  

Toplumu kuşatmak ve onu zorla yalanda yaşatmak isteyen kör bir sistemin acısı...

Soğuk, berbat bir hava.
Islak bir gün.
Yağmur çiseliyor.
Bir kitap elimde
ama okuyamıyorum.
Baş ağrısı, nezle...
Kafamı kaldıramıyorum.
Oysa kitap çok ilginç.
Yazarı, Filipinler'den bir gazeteci.
Adı, Maria Ressa.
Filipinler diktatörü Duterte'ye karşı
özgürlük mücadelesini anlatıyor.
Kitabın adı şöyle çevrilebilir:

 Bir Diktatörle
Nasıl
Mücadele Edilir?

Gazeteci Maria Ressa'nın
diktaya karşı demokrasi mücadelesi
geçen yıl kendisine
Nobel Barış Ödülü'nü ve
Uluslararası Hrant Dink Ödülü'nü kazandırdı.
Kitabı okuyamıyorum.
Başım zonkluyor,
gittikçe daha çok ağrıyor,
nezle şiddetleniyor.
İkinci kez Covid oldum.
Netflix'i açıyorum.
Yeni bir dizi:

Hot Skull.

Türkçesi, Sıcak Kafa.
Dizinin esin kaynağı,
Afşin Kum'un
aynı adı taşıyan romanı.
Dizinin yönetmenleri
Mert Baykal, Umur Turagay.
Yıllar öncesinin dostları,
ikisi de rahmetli
Ferhan Şensoy'la Nili Turagay'ın oğulları...
Dizi tuhaf başlıyor, önce zorlanıyorum.
Ama karakterler, tipler, çekimler
ve de konu öylesine ilginç ve çarpıcı ki,
yavaş yavaş içine çekiliyorum.
Bir salgın var şehirde.
Şehir İstanbul.
Tam karantina altında.
Salgına yakalananlar kafayı yemiş gibi,
abuk sabuk konuşuyorlar, daha doğrusu: 

Abukluyorlar!

Sıcak Kafa'nın ana karakterleri Murat (Osman Sonant)
ve Şule (Hazal Subaşı)

"Abuklayan"lar yüksek duvarların
dikenli tellerin arkasına atılmış.
Anlaşılan çözüm, onları sağlığa
kavuşturmak değil, onlardan kurtulmak...
Hoyrat bir devletin bildik yöntemleri
ya da acımasızlığı...
Enflasyonu indirmek için zam yapanları
sehpaya, hapse gönderen
ceberrut devlet gibi...
Toplumu kuşatmak ve onu zorla
yalanda yaşatmak
isteyen kör bir sistem gibi...
Ama öbür yanda, betonun aralığından
bembeyaz çıkan o kardelen çiçeği gibi,
ceberrutluğa karşı mücadele bayrağı açan,
güzel bir geleceğe dönük umudu
canlı tutan genç insanlar...
Murat'ı gaza getiren Şule gibi
aklı başında örgütçüler...

Dizinin kadrosunda Şevket Çoruh
ve Gonca Vuslateri de yer alıyor

Nüansları, ince ayrıntıları epeyce olan
dizinin içine çekiliyorum.
Ve heyecanlanıyorum.
Çünkü geleceğe dönük
iyimser duygular kımıldıyor içimde...
Abuklayan Türkiye'den manzaralar
gözümün önünden  geçiyor.
6 yaşında evlendirilen kız çocuğu...
Buna karşı hukukun gereğini yapmayanlar,
yapmaktan kaçanlar...
Böylesine bir rezillik,
bir insanlık suçu karşısında dilini yutanlar...
Genç insanların karşısına geçip
"Kaşınma Yunan" diye efelenen,
savaş çığırtkanlığı yapabilen muktedirler...
Nebati'ler...
Ağzına kadar dolu hapishaneler,
mahkemeler...
Kafamın içi bir burgaçla oyuluyor:

 Abuklayan Türkiye'den
kurtulabilecek miyiz?
Bu güzel memleket
"abuklama"dan
yırtabilecek mi?

 

Sıcak Kafa bana,
"İyimserliğini,
umudunu kaybetme,  
canlı tut HC" dedi.
Sıcak Kafa'yla gerçekten zor bir işi başaranları,
ve dizide emeği geçen herkesi kutluyorum.

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara’da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986’da Sedat Simavi Ödülü’nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013’ten beri T24’te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi’nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal’in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2004)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var.