Hasan Cemal

14 Şubat 2021

2023'te laik Cumhuriyet'e toptan paydos demek, öyle mi?..

Ayasofya Başimamı: "Cumhuriyet, fabrika ayarlarına dönsün, Anayasa'da İslam olsun!"

Yeni anayasa...
Yeniden kuruluş anayasası...
Cumhuriyet'in 
"1921 Anayasası ruhu"yla 
taçlanması...

Bu sözler son zamanlarda 
Saray çevreleriyle sözcülerinin
ağzından hiç düşmüyor.
Ama beni heyecanlandırmıyor.
İçimden bir kaç satır olsun
yazmak gelmiyor.
Çünkü bugünkü "Saray kafası"ndan
hukukun üstünlüğüne dayalı,
hak ve özgürlüklere, laikliğe saygılı
demokratik bir anayasa çıkmaz.
Özgürlükleri kaç yıldır ayaklar altına almış,
laikliği sinsi sinsi geriletmeye koyulmuş
bir zihniyetten demokrasi adına
bir şeyler beklemek, eski deyişle,
eşyanın tabiatına aykırıdır.
Evet, bu konuda yazı yazmak
içimden gelmiyordu.
Ne zaman ki, Ayasofya Başimamı'nın
sözlerini ve Adalet Bakanı Gül'ün
bununla ilintili olabilecek
bir değerlendirmesini okuyunca,
bir iki satır da olsa yazmak gerektiğini düşündüm.
Bir başka deyişle:
Bu ülkede cumhuriyeti demokrasiyle
taçlandırmak isteyenleri
uyarmak geldi içimden...
Çünkü 2023'te, Cumhuriyet'in 100. yılında 
laikliğe tümden paydos diyecek 
bazı gizli niyet ya da hazırlıklar
su yüzüne vurmaya başladı.

Ayasofya'nın baş imamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın

T24'ün 10 Şubat 2021 tarihli
bir haberi ve başlığı şöyleydi:

Cumhuriyet,
fabrika ayarlarına dönsün, 
Anayasa'da 
İslam olsun!

Ayasofya'ya baş imam olarak atanan
Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, 
yeni anayasada laiklik ilkesinin
yer almaması çağrısı yaparken,
"Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün" dedi.

Boynukalın, Twitter hesabından, 
1921 ve 1924 anayasalarında 
devletin dini İslam’dı 
ve laiklik yoktu. Cumhuriyet 
fabrika ayarlarına dönsün
ifadelerini kullandı. 
Ayasofya Başimamı mesajını
#AnayasadaİslamOlsun 
etiketiyle bitirdi.

Bu arada Adalet Bakanı Gül'ün
şu cümlesine bir yerlerde rasladım:

Cumhuriyet, 
1921 Anayasası 
ruhuyla taçlanacak!

Gerçekten öyle mi?..
Cumhuriyet'in 100. yılında
laikliği bitirecek misiniz?
Buna gücünüzün yeteceğine
inanıyorsunuz demek...
Bu işe kalkışmanın memleketi
nasıl bir "cehennem çukuru"na
iteceğinin demek hala ayırdında değilsiniz. 

Günlüğümün sayfaları arasında dolaşıyorum.

Laiklik: 
Çok tehlikeli bir oyun!
İstanbul, 27 Haziran 2016
TBMM Başkanı İsmail Kahraman ne diyor?
Dindar anayasa diyor.
Yeni anayasada laiklik olmasın diyor.
Yeni anayasada Allah sözcüğü 
geçsin diyor.
Vurguluyor:
“Bir İslam ülkesiyiz, yeni anayasa
dindar bir anayasa olmalı...”
Yeni anayasada mecburi din dersi de kalsın diyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
bir devlet kurumu olarak
devamını da istiyor.
Olabilir.
Meclis Başkanı’nın bu görüşleri savunması,
demokrasinin ifade özgürlüğü içindedir.
Meclis Başkanı’nın çıkışı
Erdoğan’la uyumlu, ama yine de
epeyce cesur.
Acaba Erdoğan'dan icazetli mi?
Türkiye’de cumhuriyet devletinin kuruluşundan
itibaren geçerli laiklik anlayışıyla bazı uygulamalarını
ben de eleştiriyorum.
Otoriter laiklik anlayışının demokrasiyle
bağdaşmadığını söylüyorum.
Mecburi din dersi’ne karşı çıkıyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığı’yla
dinin kontrol altına alınmasını da,
sadece Sünniliğin empoze edilmesini,
Aleviliğin dışlanmasını
eleştiriyorum.
Bu uygulamaların
din ve vicdan özgürlüğüne darbe olduğunu söylüyorum.
Bu laiklik anlayışı çerçevesinde,
yıllar yılı uygulanmış başörtüsü yasağı 
fırsat eşitliğine de, vicdan özgürlüğüne de
aykırıydı diye düşünüyorum.
Bütün inanç ve inançsızlıklara saygılı
ve eşit mesafede duran 
yeni bir demokratik laiklik anlayışının
demokrasiyle bağdaşacağını düşünüyorum.
İşte bu noktada ayrılıyorum
Meclis Başkanı’ndan.
O, laiklik çıksın anayasadan diyor.
O, dindar anayasa istiyor.
O, Allah sözü geçen anayasa istiyor.
O, mecburi din dersine devam diyor.
O, Sünni inanç adına dini 
kontrol altında tutacak 
-ve Alevileri dışlamayı sürdürecek- 
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
varlığını savunuyor.
Böyle bir kafa bu.
Bu kafada demokratik laiklik yok.
Bu kafada demokrasi yok.
Bu kafada farklı inançlara da,
farklı inançsızlıklara da saygı yok.
Peki ne var?
Bu kafa yasakçı bir kafa.
Bu kafada İslami düzen var.
Bu kafada dinci devlet özlemi var.
Uzun lafın kısası:
Bu kafada cumhuriyeti demokratikleştirmek yok
Bu kafada cumhuriyet parantezini kapatmak var.
İlginç.

TBMM Başkanı Kahraman’ın bu sözleri, Tayyip Erdoğan’ın
uzunca zamandır çektiği çizgiyle uyumlu.
Erdoğan sırtını Batı’ya dönmüyor mu?
Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü
çoktan beri boşlamadı mı?
İslam aleminin sularında yol almıyor mu?
Evet öyle.
Bu yüzden Meclis Başkanı’nın çıkışı şaşırtıcı değil,
Erdoğan’la uyumlu...
Ama yine de epeyce cesur bir çıkış...
Acaba Erdoğan’dan icazetli mi?
Bilemiyorum.
Erdoğan'ın Meclis Başkanlığı’na uygun bulduğu İsmail Kahraman
bir gün çıkıyor, dindar anayasa diyor.
Anayasada laiklik istemiyor.
Anayasada Allah sözü de geçsin diyor.
Belki de iyi ediyor.
Nasıl bir devlet ve toplum düzeni istediklerini
olanca açıklığıyla söylüyor.
Gizlemiyor.
Peki, bundan sonra ne olacak?..
Bu soru işaretinin çengelinde çok şey düğümleniyor.
Bir nokta kesin.
Saray iktidarı, anlaşılan,
Türkiye’yi biraz daha germek ve kutuplaştırmak istiyor.
Bu oyun tehlikeli bir oyun!
Yineliyorum:
Çok tehlikeli bir oyun, 
'laiklikle oynamak'!

Laiklik ve demokrasi notları
devam edecek.