Hande Çayır

01 Eylül 2015

Sevgili Levent Üzümcü... Düşünüyorsun, öyleyse varsın! Hani diğerleri?

'Yurt dışına git' diyorsunuz; buralarda yapılacak çok iş var!

Düşünceye gem vurmak, zihne gem vurmak demektir,
bu ise rüzgarı zapt etmekten daha zordur.

Gandhi

 

İşte yine Türkiye’den gitmek isteyen arkadaşlarımın sesi yanı başımda...

Bana da geliyor tavsiyeler...

“Aklın varsa bu ülkede durma!”

“Burası artık bitti!”

“Git valla ne uğraşacaksın?”

*

Silopi kan gölü...

Bakan Gürcan’ın “Müslüman bir kadın börek yapmayı bilmiyorsa, o aile dağılmaya mahkûmdur” dediği iddiasını içeren haberler...

Milliyet’ten -ve bir süredir mümkün olan her yerden- çıkarılıp işsiz bırakılan gazeteciler...

Levent Üzümcü’nün -Gezi Direnişi’ndeki duruşu ve Sosyalist Enternasyonal’deki konuşması sebep gösterilerek- Şehir Tiyatroları’ndan ihracı...

*

Bu yazıyı yazarken bile diğer konulara yetememekten dolayı mahcubiyet duyuyorum.

*

Change.org’ta imza toplamaktan başka ne yapabiliriz?

*

Türkiye -AK Parti döneminin de mühim katkısıyla- sanatçılarını dinlemiyor. Kollamıyor. Sahip çıkmıyor. Eksikliğini hissetmiyor. Alay ediyor. Küçümsüyor. Günü kurtarıyor. İhraç ediyor. Düşünceyi suç sayıyor!

*

Ahmet Cemal, öğrencisi Levent Üzümcü’ye bir mektup yazdı.

"Sevgili Levent, eski öğrencimsin. Ondan sonrasının da çok değerli bir tiyatro sanatçısısın. Yıllar boyunca hiç susmadın. Yalnızca tiyatro sahnelerinde değil, ama şu kocaman dünya sahnesinde, en etkili politik araçlardan biri olan tiyatronun diliyle, başta özgürlük olmak üzere, insanı insan kılan bütün değerleri savunmayı sürdürdün.Ve şimdi, insanlığa hizmetlerinden ötürü ülkende görevinden atıldın. Çünkü bu ülke hâlâ resmi bir yazıyla bir insanın görevine son vermenin onu sanatçılığından da edebileceği inancında olan örümcek kafalılarla dolu. Görevine son verildiğini bildiren o yazıyı hep sakla. Hatta çerçeveletip duvarlarına as. Çünkü o yazı, aslında senin bir sanatçı olarak hayatta alabileceğin en şerefli belgelerden biri ve inan ki çocuklarına bırakabileceğin en değerli mirastır. Ben, hep senin gibi ‘susmak nedir bilmeyen’ tiyatro öğrencileri yetiştirmeyi amaçladım. Hayatımın sonuna kadar da bundan vazgeçmeyeceğim. Seninle gurur duyuyorum."

*

Sevgili arkadaşlarım,

“Yurtdışına git” diyorsunuz; gidersek bize kimse böyle mektup yazmaz. Buralarda yapılacak çok iş var. O işleri de -taşın altına elimizi koymazsak- bizden başkası yapamaz.

Voltaire’nin dediği gibi hayal ediyorum ben Türkiye’yi; buna çabalıyorum. Söylediklerinizin hiçbirini kabul etmesem bile düşündüğünüzü söyleme hakkınızı ölene dek savunacağım bir diyar olarak...

Ve monologla değil diyalogla!



Levent Üzümcü’nün Sosyalist Enternasyonal konuşması: 

Levent Üzümcü: “Ben de bu ülkenin vatandaşıyım”