Yaşadığınız yerin İstanbul’a mesafesi, geleceğinizi inşa ederken size destek de olabilir köstek de.
Bundan tam on sekiz yıl önce -yani sizin yaşınız kadar yıl önce- İstanbul’a Eskişehir’den gelmiştim.
Ve bu, ilk gelişimdi İstanbul’a, pek de bir şey bilmiyordum.
Sinüs’ler, kosinüs’ler ‘bilmek’ demek değildi hayatı, sonradan anlayacaktım.
İstanbul’a üniversite okumaya geleceksiniz ve türlü türlü işlerle, belki alışık olmadığınız insan davranışlarıyla karşılaşacaksınız.
İşte size fayda sağlayacağını umduğum birkaç öneri. İhtiyacınız kadarını alın, gerisini bırakın.
- Dersleriniz daima öncelikli olsun; fakat bununla birlikte ilk seneden itibaren o gücü içinizde bulabilirseniz çalışın. Ne iş olursa olsun, çalışın. İnsan tanımak, mekân bilmek, bu vesile ile dinleyeceğiniz hikâyeler sizi güçlendirecek.
- Okulunuzdaki öğrenci kulüplerini takip edin. Üye olun. Temasta kalın.
- Notlarınızı çok kafanıza takmayın. Üniversitenin sizi dönüştürmesine izin verin. Oradan yeni biri olarak çıkmaya niyet edin. Değişime direnmeyin.
- Sorumluluk alın. Notlarınızı arkadaşlarınızla paylaşın. Sınıfa ilk siz gelin, en son siz çıkın. Soru sorun. Bu kültürde bize soru sormayı pek iyi öğretemediler, bunu kırmak için elinizden geleni yapın.
- Sigara, içki, uyuşturucu gibi maddelerden uzak durun. Bu maddeler bedeninizi güçsüz kılar. Sizi ‘havalı’ değil, bağımlı yapar.
- Olabildiğince spor yapın. Takım sporu olursa sağlam arkadaşlarınız olur. Bu sizi manevi olarak hayata bağlayacak.
- Ailenizden ayrıldığınız için dilediğiniz kadar üzülün; fakat göbek bağınızın kesilmesi birey olma sürecinde size uzun vadede iyi gelecek.
- Spendee adında bir uygulama var. Dilerseniz onu kullanarak paranızı yönetmeyi ve bütçe yapmayı öğrenebilirsiniz.
- Para demişken mümkünse kredi kartı kullanmayın ya da akıllıca kullanmak hakkında okumalar yapın ya da uzman görüşü alın. Çok zor durumda kalmadıkça asla kredi çekmeyin.
- Aileniz ‘ayıp sahneler’ çıktığında öksürüp kanalı değiştirmiş olabilir. Cinselliğinizden utanmamak için çaba gösterin. Sizi suçlu ya da borçlu hissettirenlerden uzak durun.
- Üzgün hissettiğinizde ve bu durum devamlı tekrar ediyorsa okulun psikoloğuna gitmekten çekinmeyin. Acil durumlarda yalnız hissederseniz güvendiğiniz bir hocanızdan yardım isteyin. Ne yapıp edip akıl sağlığınızı koruyun. Akıl sağlığınızı korumak fiziksel sağlığınız kadar önemlidir.
- Arkadaşlarınızı kıskanmayın. Birçok kişi gözünüzün önünde, bazen anlayamadığınız sebeplerden ötürü ‘ayrıcalıklı’ bulunacak. Siz yolunuza devam edin. Kıskançlık size katkısı olan bir duygu durumu değil.
- Hafta sonu geldiğinde ormana gidin; çünkü bir insanın kendine yapabileceği en büyük iyilik oksijenini arttırmasıdır.
- Şivenizden utanmayın. Memleketinizin İstanbul’da bir derneği var ise araştırıp üye olun.
- Olabildiğince çok bağ kurun. Dinlenip kendinizle kalmayı da ihmal etmeyin.
- Başkalarının inançları ve siyasi görüşü ile yeteri kadar ilgilenin. Odağınızı kendinizden ayırmayın. Yoksa kaybolabilirsiniz.
- Sivil toplumda gönüllü olun. Mor Çatı, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Hrant Dink Vakfı vb. oluşumların web sitelerini inceleyin. Yakın hissettiklerinizle temasa geçin. Ne kadar verirseniz o kadar geri alıyorsunuz hayattan.
- Olabildiğince çok bilgisayar programı öğrenin. Mümkünse kod yazmayı bilin. Aktif olarak bu işi yapmasanız bile ileride karşılaşacağınız durumlarda aynı terminolojiyi kullanacak kadar hakimiyet kazanırsanız dışarıda kalmış hissetmeyeceksiniz.
- İstanbul’da iyi arkadaşlarınızın olması çok önemli. Depresyona girerseniz sizi ders notlarınız ya da marka kıyafetleriniz hastaneye götürmeyecek. Arkadaşlarınıza yatırım yapın.
- Ailenizle yeni deneyimlerinizi paylaştığınızda sizi anlamazlarsa üzülmeyin. Bunu hayatın doğal bir cilvesi olarak görmeye çalışın.
- Haddini aşan kişilerle aranıza kendinizi korumak amacıyla mesafe koyun.
- İstanbul’u bir turist gibi gezin. Mesela Kariye Müzesi’ne gidin.
- Yapabildiğiniz kadarıyla konsere, sinemaya, tiyatroya gidin. Olmuyorsa kütüphanenin yolunu tutup iyi edebiyatla beslenin.
- Arapça ya da Kürtçe ya da İtalyanca ya da İngilizce fark etmez. Bir dil daha öğrenin. Yapabiliyorsanız İngilizce’yi iyi öğrenin; çünkü dünyanın pek çok yerinde bu dili konuşan insanlar yaşıyor.
- Kendinize değer vermeyi öğrenin. Tuvalete gitmeniz gerekiyorsa ertelemeyin, vücudunuzu dinleyin. Acıktıysanız beslenin. İhtiyacınız olanı kendinize siz vereceksiniz.
- Interrail, Work & Travel, Erasmus gibi öğrenciyken yurt dışına çıkmanızı sağlayacak programları şimdiden takip etmeye başlayın.
- Üniversiteden mezun olduğunuzda büyük ihtimalle önünüze kırmızı halı serip sizi beklemeyecekler. İşinizi en iyi şekilde yapmaya çalışın ve sabırlı olun.
- Rutubetli, karanlık ve yerin dibindeki ya da giriş katındaki evlerde oturmak yerine ev arkadaşı bol olan ve güneş alan, rutubetsiz alternatifler üzerine eğilin; çünkü rutubet uzun vadede sizi hasta eder.
- Bol bol gülün. Sizi üzen yerlerden, kişilerden uzak durun.
- Yeni deneyimler yaşamaya açık olun. Dalış yapmak, dağa tırmanmak vb.
- Herkesten öğrenebilecekleriniz var. Kimseyi küçümsemeyin.
- Mesleğinize yatırım yapın. Bir mesleğiniz yoksa işsiz kalmayacak şekilde kendinizi donatın. Udemy, edX gibi eğitim sitelerindeki kurslara katılın.
- Kazandığınız parayı uzunca bir süre kendinize yatırmaya devam edin. Bu sırada birikim yapmak isterseniz ne diyebilirim ki? Bireysel Emeklilik paketlerini de şimdiden araştırabilirsiniz.
- Kedilerle, köpeklerle olmak stresinizi alacaktır.
- Her şeyi bilemezsiniz. Neyi, hangi kaynaktan öğrenebileceğinizi bilin yeter.
- Yardıma ihtiyaç duyduğunuzda isteyin.
- Hayallerinizden asla vazgeçmeyin.
- Kalkıp size ‘şöyle yapın, böyle yapmayın’ diyen her bir kişiyi sorgulayın. Söylediklerini iyice değerlendirmeden -kim olursa olsun- asla kabul etmeyin.