Ülkemizde bir “soyağacı merakı” patladı.
Yok yok, abartmıyorum, gerçekten bir patlama bu.
Üstelik patladıkça E-Devlet’in teknik altyapısını da patlatıyor.
* * *
Geçenlerde internette E-Devlet’e girerek geriye doğru soyunu sopunu keşfetme imkânı olduğu haberi, şaşırtacak kadar hızlı yayıldı.
Daha da fazla şaşırdığım, bir haberin (yani aslında bir tür gazeteciliğin) toplumu nasıl harekete geçirebileceğinin bu örnekte ortaya çıkmasıydı.
* * *
Soyağacını öğrenmek isteyen vatandaşlar E-Devlet'e akın etmiş.
“Soyağacı sorgulama uygulaması”, ilk gecede 3 milyon, ardından o günün akşamına kadar 8 milyonu aşkın belge üretmiş.
Kısa sürede bu uygulamaya başvuranların sayısı 10 milyonun üzerine çıkmış.
Ve e-Devlet bu kadar ilgiye dayanamadığından bir süreliğine arıza molası almış.
* * *
Bu durum kısa sürede gerçekten büyük bir patlama.
Neden mi?
10 milyon çok ciddi bir sayı.
Daha birkaç gün önce Türkiye'de internet kullanıcılarının sayısının yüzde 13 artarak 54.3 milyona ulaştığı yazıldı. (Medyada inceleme yapan Interpress'in, We Are Social ve Hootsuite'in raporuna göre, 81 milyonluk nüfusun yaklaşık yüzde 67'sinin internet kullanıcısı olduğu duyuruldu.)
Birkaç günde bu 54.3 milyonun 10 milyonundan fazlasının soyağacı araştırması yapması az buz bir olay mı?
* * *
Acaba bu merakın nedeni ne?
Genellikle “bugün” ile yaşayan ve “balık hafızalı” olarak bilinen insanlarımız nasıl oldu da birdenbire böylesine “araştırmacı” kesiliverdi?
Sadece dedelerinin isimlerini resmî bir sitede görmek onlara büyük bir tatmin duygusu verebilir mi?
Aniden kim olduklarını, köklerinin nereden geldiğini mi merak ettiler?
Yoksa oturdukları yerde birkaç internet hamlesiyle bagajlarına bir şeyler mi katmak istiyorlar?
Mesela, dedeler uygun bir Avrupa ülkesindense “AB’ye kapak atma şansı” doğar mı?
Ya da bir “miras umudu” falan?
En azından “şanlı bir dede” piyangosu çıkar mı dersiniz E Devlet'ten?
* * *
“Ne piyangosu! O benim dedemdi! O olmasa biz de olmazdık. Damarlarımda onun kanı şey ediyor...”
Kulağa hoş geliyor doğrusu.
Ve bakın buna pek şaşırmıyorum.
Çünkü hangi ırktan ve ulustan geldiğinden, bilmem nerede doğduğundan, hangi dine ve mezhebe ait olduğundan bu kadar övgü çıkarabilen, hatta bunları hayatının en temel değerleri yapabilen insanlar açısından “rahmetli paşa dedem bir başkaydı” muhabbeti pek mühim bir malzeme oluşturabilir.
* * *
Ve dün E-Devlet'ten ikinci bir arıza molası anonsu geldi:
Soy bilgilerine ulaşmak için E-Devlet'e başvuran vatandaşların çoğu, ailelerinde şehit olup olmadığını, varsa hangi savaşta hayatını kaybettiğini öğrenmek için Milli Savunma Bakanlığı'nın sitesinde yer alan “Şehit Listesi”ne akın etmiş.
Yoğun akınların gücüne dayanamayan “şehit sorgulama sayfası” kısa sürede tıkanmış ve “Hizmet iyileştirme çalışmaları sebebiyle” geçici olarak kapatılmış.
* * *
Geçmişini içten bir merakla sorgulamaya çalışanlara diyecek lafım yok.
Ama birçok insanın (şehit olan ve olmayan) dedelerini bunca yıl merak etmediğini...
Nüfus müdürlüklerine danışmadığını, akrabalara sormadığını, memlekete gidip inceleme yapmadığını...
Ve birdenbire...
Oturduğunu divandan birkaç tık ile “ailesinin şanlı tarihi” ile tanışıp övünülecek bir şeyler çıkarma ihtimaliyle harekete geçtiğini sanıyorum.
Bu arkadaşlar herhangi bir padişahın sağından veya solundan bir şeyi olabilir mi acaba? Akrabası, mesela?
Tam da şu sıralarda ilaç gibi olur ha!..
Bakarsınız madalya bile takarlar...
* * *
Peki ya soyağacı size “acı bir sürpriz” yaparsa? (Sakın bazılarınızın öğrenmek istediği bu olmasın!)
Ya “ecdadınız”ı ararken gerilere gittiğinizde Kürtlere, Ermenilere, Araplara falan rastlarsanız?
Buna hazır mısınız gerçekten?
Sosyal medya, “ülkücü idi Rum çıktı” gibi kimisi doğru kimisi gırgır paylaşımlarla çalkalanıyor.
Gülebiliriz tabii.
Güleriz ağlanacak halimize kontenjanından gülmek serbest.
* * *
Son aylarda hazırlayıp sunduğum Tatava TV programı nedeniyle internetteki çeşitli videolarla samimiyetim artıverdi.
Bu sürede izlediğim yüzlerce video arasında en fazla beğendiklerimden birisi etnik köken ile ilgili bir deney.
Değişik uluslardan büyükçe bir grup oluşturmuşlar.
Önce herkesi konuşturuyorlar:
“İngiliz olmaktan gurur duyuyorum, ailem bu ülkeye hizmet etti ve bu ülkeyi savundu.”
“Ben gerçekten vatansever bir Bangladeşliyim.”
“Evet, katıksız bir İzlandalıyım.”
“Dürüst olmam gerekirse: evet dünyanın en iyi ülkesi olduğumuzu düşünüyorum.”
“Sizi tanımıyorum, ama kanaatimce ben daha güçlüyüm, birçok insandan daha önemliyim.”
Ve hemen herkes hoşlanmadığı (nefret ettiği) ülke ve ulusları söylüyor.
Kimisi Almanya diyor, kimisi İngiltere, kimisi Afrikalı diyor, kimisi Türkler...
Sonra deneyin en önemli aşaması başlıyor.
* * *
“Kim olduğunu sorgulayabilecek kadar cesur musun?”
Bu soruyla gruptakilere bir DNA testi yapılması öneriliyor.
Kimisi bundan heyecan duyacağını belirtirken, kimisi de kuşkuyla “bildiğimden başka ne katabilir ki bana?” diye soruyor.
Herkes deney tüplerine tükürüyor.
Ve bu testin kendisine yüzde yüz Fransız, Kübalı, Senegalli, Kürt vs. olduğunu söyleyeceğini düşünüyor.
* * *
İki hafta sonra DNA testi raporlarıyla tekrar bir araya geliyorlar.
Tükürük analizinin sonuçları çoğu açısından şok edici oluyor.
İnsanların çoğunun DNA’sında nefret ettikleri uluslardan şu ya da bu oranda genler bulunuyor.
Düşünsenize, affedersiniz Ermenilerden, pardon Kürtlerden, kusura bakmayın Araplardan falan genlere sahip olduğunuzu öğreniyorsunuz.
Ne yaparsınız?..
* * *
“Soyağacı araştırması” da size böyle sonuçlar verse?..
Aslında düşünüyorum da...
Vermese de durum aynı yere gitmiyor mu?
İnsanların ortaya çıkışına bakarsak hepimizin uzak kökeni Afrika’ya dayanmıyor mu?
Ya da Adem ile Havva’ya kadar uzansak, hepimiz kardeş değil miydik?
Sonra ne oldu da “bizden olmayan” ırklardan, uluslardan, dinlerden ve mezheplerden bu kadar nefret etmeye başladık?
Yukarıda sözünü ettiğim video katılımcılardan birinin şu sözleriyle bitiyordu:
“Bence bu DNA testi herkes için zorunlu olmalıdır. İnsanlar kendi etnik kökenlerini tam olarak bilselerdi, dünya üzerinde aşırılıklar ortadan kalkardı.”