Dün akşam Rusya’dan küçük bir “haber” geldi.
Küçük, küçücük...
Ne olduğu bile tam belli değil.
Haber mi, iddia mı, yorum mu?
Ürperdim.
Tadım kaçtı.
Pek yapmadığım bir şey yaptım.
Duygularımı gizlemeye çalışarak eldeki haberi defalarca sosyal medyadan paylaştım.
İlgilenenler, soranlar, yorumlayanlar, paylaşanlar, “yalanlayanlar”, “yine ortalığı karıştırma” diye çıkışanlar oldu.
Haber sonraki saatlerde birkaç internet sitesinde yer aldı. Birçok site ve izleyebildiğim kadarıyla tv kanalı haberi görmedi (veya “görmedi”, yani görüp de önemsemedi). Salı gününün gazetelerinde bu konu ne kadar yer alır bilmem, gereken önemi vereceklerini sanmıyorum.
Ama mesele önemli. Çok önemli.
Çünkü belki de Rusya ile büyük bir krizin eşiğindeyiz.
* * *
Moskova’dan gelen sinyalleri çoğu kez anlayamayan ve anlayıp da “olumsuz şeyler” söyleyenleri maalesef dinlemeyen bir yönetimimiz ve diplomasimiz var.
Moskova’yı on yıllardır tanıyan biri olarak bir kez daha uyarayım: Ruslar “ince mesajlar” vermesini çok severler. Ve laf olsun diye bir şey söylemezler/yapmazlar. Attıkları bir adımdan sonra bazen hemen, bazen de çoook sonra mutlaka ikinci bir adım gelir.
24 Kasım 2015 sonrasında Kremlin’den yapılan açıklamaları, Suriye’deki işbirliği sırasında Ankara kendi başına davranmaya başladığında “yanlışlıkla” Türk hedeflerin vurulmasını, Rus askerlerin kollarındaki PYD armalarını falan siz yeterince anlamasanız, önemsemeseniz, unutsanız bile, o mesajlar verilmiştir. Devamı gelir...
Bunları, Rus üslubuna hayranlık ve övgü ifadesi olsun diye yazmıyorum. Bilesiniz, dikkate alasınız diye yazıyorum.
Rus diplomasisi hamasete, duygulara, ansal tavırlara dayanmaz; Sovyet döneminden bu yana uzun soluklu, sakin, ama kararlı bir stratejinin üzerinde bina edilir.
Onun için kulağınızı kendi sesinizin büyüsünden bir an için çekip alın ve o mesajlardaki Rusça’nın size ne söylediğini dinleyin; dinleyin ve duyun, teklif mi var orada, tehdit mi var, yarın neler olabilir...
* * *
Dün akşam Moskova’dan gelen küçük, küçücük haber TASS Ajansı’ndandı; sonra diğer ajans ve kaynaklardan da aktı.
“Bir kaynağa göre, Rusya’dan Türkiye’ye charter uçakları durdurulabilir” deniyordu haberde.
Güya Rusya Havacılık Kurumu, Rus hava yolları şirketlerine bir telgrafla bu uyarıyı yapmıştı.
Kaynak belli değil, kesinlik yok, iddia gibi bir şey, belki de dedikodu...
Hayır, hiç de öyle değil!
Her ne kadar Rus turizminin resmî isimleri bunu doğrulayan açıklamalar yapmasa da turizm piyasasının bazı aktörleri bu uyarıyı aldıklarını doğruladı.
Sonra bir dizi haber daha çıktı; doğru, yanlış, saçma, abartma...
Mesela, “Rusya yetkilileri, referandum sonrasında Türkiye’de 15 Temmuz benzeri karışıklıkların çıkmasından endişe ederek” kendi yurttaşlarının can güvenliğini düşünüyordu (bunu da yanlışlar içeren bir haberde, İnterfax Ajansı’nda gördüm).
Olmaz mı?
Rusya’dan Türkiye’ye gidecek charter uçakları durdurulamaz mı?
Ruslarla barıştık ya? Öyle değil mi? Daha 10 Mart Moskova Zirvesi sonrası Putin bizzat övmedi mi Türkiye’deki tatil organizasyonunu?
Eee?..
Aynı basın toplantısında, aynı Putin, “Türk şirketlerine ve Türk işçilerine yönelik vize ve çalışma izni konularında” bizi rahatlatan kararlar açıklamış ve “pek yakında” bunların uygulamaya geçeceğini söylememiş miydi?
Uygulamaya geçti mi?
Hayır.
* * *
Soruyu genişletelim:
Türkiye’nin korkunç bir hata yaparak Rus uçağını vurmasından sonra geçen 7-8 ayın ardından başlayan “barışma süreci”nde, özellikle de 9 Ağustos 2016’daki Petersburg Zirvesi’nden itibaren “ilişkilerin normalleşmesi” adına, Suriye’deki askerî işbirliği ve iki büyük Rus enerji projesi dışında ciddi bir gelişme oldu mu?
Vizesiz geçiş rejiminden ticarete, inşaata, gümrüklere, kültürel bağlara kadar son derece geniş bir ilişki yelpazesinde kayda değer bir aşama sağlandı mı?
Hayır!
Sadece turizmde “umut veren bir hareketlilik” başladı.
O umudu alan Türk turizmciler de – özellikle Avrupalı turistlerin ülkemize artık eskisi gibi akın akın gelmeyeceğinin anlaşılmasına bağlı olarak – 3, 4, hatta 5 milyon Rus turist beklentisine girmedi mi? Rusları pasaportsuz bile almaya hazırlanmıyor muyuz? Yeter ki gelsinler...
Ruslar da doğrusu gelmeye hazırlanıyorlar. Ama...
Rus turistlerin gelmesi için Türkiye ile Rusya’nın siyasi-askerî ilişkileri iyi olmalı. Nokta!
Dünkü küçücük haber “Rusya’dan Türkiye’ye charter uçakları durdurulabilir” diyordu.
Bu gerçekleşirse, bizim için, Türk turizmi için felâket demek!
Rus turistlerin Türkiye’ye – kendileri isteseler de – gelememesi demek!
Neden? Neler oluyor?
* * *
Ne yazık ki, Türkiye-Rusya ilişkileri 24 Kasım’da bozuldu ve sonradan ne denirse densin bir türlü düzelmiyor. Varsa yoksa Suriye...
Suriye’de iyi kötü (Allah için söyleyelim, bazı açılardan başarılı ve genel hatlarıyla Türkiye’ye yararlı sayılabilecek) bir işbirliği aylarca gündemdeydi.
Sonra sorunlar sıklaşmaya başladı.
Rusya, Türkiye’nin Suriye’den sanki hiç çıkmayacakmış gibi davranmasından, kendi başına attığı adımlardan rahatsız oldu. Verdiği mesajlarla TSK’nın geriye dönmesini istediğini belli etti.
Ama Ankara’da olağanüstü bir özgüven vardı ve onu kimse durduramazdı.
Dahası “Moskova’yla anlaşılamayan yerde Washington’la ilerlemek” gibi kurnaz bir manevra eğilimi de vardı Ankara’nın.
Hani şu (tıpkı Ruslar gibi) Kürtlere sahip çıkan ve üstelik bir de Gülen’i vermeyen, dahası Zarrab’ı içeri atan Amerikalılarla.
Türkiye, Suriye’ye Rusya’nın verdiği izinle girmişti ve 7 ay boyunca genel olarak onunla koordinasyon içinde davranmıştı. Sonunda Fırat Kalkanı’nı bitirdim dese de, yeni operasyonlara – Moskova bunu istemese de – girme isteğini gizleyemiyordu.
* * *
Washington yönetiminin Suriye bombardımanı önemli bir sahne oldu. Sadece Tomahawklarla ilgili bölümüyle değil, aldığı tepkilerle de.
ABD saldırısının en ateşli destekçisi Türkiye yönetimiydi. Yapılan açıklamalarda ne Rusya ile ilişkiler düşünülüyordu, ne de Astana Süreci.
Dahası birkaç gün önce Putin’i arayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şu sözleri sarfetmişti:
“Sayın Putin ile görüştüm ama hâlâ ‘bu işin arkasında Esad var mı yok mu’, bunu anlayamıyorsa, bunu halen iki gündür, üç gündür anlamıyorsa, bu bizim için de üzücüdür.”
Türkiye açıkça Rusya ile işbirliğinden vazgeçmeye başladığı izlenimini uyandırıyordu.
Bir süre önce terk edilen “Esad’ı devirmek” amacı tekrar gündeme gelivermişti.
Ankara, böylelikle sadece Suriye’deki konumunu değil, Rusya ile ilişkilerdeki tüm yalpazeyi de riske soktuğunu düşünmüyor gibiydi.
“Nasıl olsa barışmadık mı? Her şey kendiliğinden düzelir.”
Öyle mi?
Değil işte!..
Dün Moskova’dan gelen haber, “Rusya’dan Türkiye’ye charter uçakları durdurulabilir” diyordu.
Bunun anlamı, turizm tekrar (24 Kasım sonrasında olduğu gibi) durabilir, demekti.
Rusya ince mesajlar vermesini seviyordu.
Ama gerisi, mesajı anlamak isteyen veya istemeyenin bileceği işti.
* * *
Gelelim zamanlamaya.
Türkiye yönetimi, uzun süre ilişkilerin “barıştık” demekle eski düzeye dönemeyeceğini anlamadı (bunun en fazla yazıldığı yer, T24’ün bu köşesidir sanırım).
Uzun süre “sabrettikten” sonra, Rusların domatesimizi almamasına duyduğu tepkiyle “karşı hamle” yaparak Rus buğdayının ülkemize ithalatını engelleyen adımlar attı (gerçi Rusların dışında bizim ithalatçılar da zarar etti, o da ayrı konu).
Moskova’dan sert açıklamalar geldi.
Bizimkiler geçiştirdi.
“Rusya büyük devletse, Türkiye de aynı derecede büyük devletti. Kısasa kısas!”
Sonra bir de Suriye’deki değişmeler... “Putin hâlâ anlamıyor”lar falan...
“Rusya’dan Türkiye’ye charter uçakları durdurulabilir” deniyordu dünkü haberde.
Moskova bir adım attı böylece.
Bugün susuyor.
Ankara’ya bakıyor.
Ankara ne adım atacak diye.
Ankara adım atmazsa veya “beklenen adımları” atmazsa...
Moskova ikinci adımı da atacaktır.
Rusya’dan Türkiye’ye charter uçakları durdurulabilir.
Başka adımlar da gelebilir.
Suriye’de bozulmakta olan ilişkiler toparlanmazsa kısa süre içinde kendimizi Rusya ile yeni ve büyük bir kriz içinde bulabiliriz.
Rusya ilk adımı attı, bekliyor.
Ne kadar bekleyecek?
Referandumun sonrasına kadar mı?
Yoksaaa?..
Eğer referandum öncesi “Rusya’dan Türkiye’ye charter uçaklarının durdurulduğu” açıklaması yapılırsa...
Bu, hem ilişkileri çıkmaza sokabilir...
Hem de referandumda oy kullanma hakkı bulunmayan bir yabancının, “sevgili dostum Vladimir”in sandığa doğru sallayacağı “okkalı bir hayır oyu” anlamına gelebilir.