Hakan Aksay

19 Ekim 2011

‘Van minut’ iyi de, ‘van hayat’ daha önemli

Bir kişi, bin kişi ile takas edilir mi? Teröristlerle pazarlık edilir mi? Böyle bir...


İsrail, 2006’dan beri savaş esiri olan “tek bir yurttaşı için bin Filistinli teröristi salıvereceğini” açıkladı. Ve tartışma başladı.
Bir kişi, bin kişi ile takas edilir mi? Teröristlerle pazarlık edilir mi? Böyle bir takas yapılırsa serbest bırakılan bin “terörist” daha birçok cana kıymaz mı? Tek bir İsrailli’nin hayatının bu kadar “pahalı” olduğunu gören “teröristler” bundan sonra İsrailli avına çıkmaz mı? (İsrail hapishanelerinde daha 8 bini aşkın Filistinli esir olduğu söyleniyor; “sekiz usta av”, bunların tümünü serbest bıraktırmaya yetmez mi?) 

Herhalde hiçbiri önemsiz bulunamayacak olan bu sorular arasında bence en önemlisi ikincisi: Teröristlerle pazarlık edilir mi?
Birçok kişinin saniye düşünmeden olumsuz cevap vereceğini biliyorum. “Vatan, milli birlik ve bütünlük, ülkenin prestiji, bayrağın dalgalanması” vs. türü bir dizi değere sahip çıkma yanlıları, “devletin asla pazarlık etmeyeceğini” söylüyorlar.
Devlet hiç pazarlık etmiyor mu gerçekten? Bir başka devletle veya devletler grubuyla (mesela, AB ile) türlü taviz alışverişiyle siyasi pazarlıklara girişmiyor mu? Veya ucuz doğalgaz almak için yıllarca ticari pazarlık etmiyor mu? Ama konu, insanların hayatına gelince… devlet asla pazarlık etmez mi?
*      *      *
İsrail konusunda yaygın bir kanı var: İsrail, terörizme karşı en sert ve ödünsüz mücadele eden devlettir. Güvenlik önlemlerinden tutun da, gerçekleştirilen operasyonlara kadar.
Ama İsrail teröristlere ödün verdi. Tek bir yurttaşını kurtarmak için, düşmanlarına bin kişi vaat etti. Sonuçta 2006’da esir düşen İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında terörist olarak elinde tuttuğu 1027 kişiyi serbest bırakmayı kabul etti. Üstelik bunların aşağı yukarı üçte biri müebbete mahkum olmuş “son derece tehlikeli militan” sayılıyordu.
Dün Şalit ve 477 Filistinli serbest kaldı. İki ay içinde 550 Filistinli daha özgürlüğüne kavuşacak. 

Terörizme karşı en sert yöntemlerle savaşan İsrail, teröristlere taviz verdi. Onlarla beş yıl pazarlık yaptı ve 11 Ekim’de anlaştı. 
Bu örneği, “dünya ve İsrail tarihinde bir ilk” olarak niteleyenlerin bilgi eksikliği olsa gerek. Defalarca eşit olmayan (genellikle bir İsrailli için on Arap) takaslar gerçekleştirildi. Hatta İsrail, birkaç yıl önce öldürülen bir askerinin cansız bedenini almak için 300 canlı Arap “teröristi” serbest bırakmayı kabul etti. Geçen gün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu türden uygulamalara örnek olarak, 1983’te 1150 kişinin serbest bırakıldığı takası hatırlattı. 

Peki, İsrail toplumu bu duruma ne diyor?
Netanyahu hükümetini vatanı satmakla mı suçluyor? Elbette böyleleri de var. Dahası serbest bırakılacak Filistinliler tarafından yakınları öldürülen bir grup İsrailli, takas kararının iptali, hiç olmazsa 48 saat ertelenmesi için yasal başvuru yaptı. (İsrail Yüksek Mahkemesi başvuruyu reddetti.)
Ama halkın büyük bölümü, 1027 “düşmanın” serbest bırakılması bedeliyle bile olsa, Şalit’in özgürleştirilmesi kararını destekledi. Yapılan kamuoyu araştırmasına göre, İsrail toplumunun yüzde 69’u takası bu haliyle onayladığını belirtti. (Tersi görüşte olanların çoğunun Sovyetler Birliği kökenli İsrailliler olması da ilginçti…)
İsrail devletinin bir dizi politikasıyla ilgili ortaya konabilecek eleştirel yaklaşımlar bir kenara, dünkü takasın olumlu ve akıllı bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca İsrailli askerlerin, savaşta esir düşerlerse devletinin kendilerini koruyacağına olan inancı daha da güçlenmiştir. 

Bir devletin yurttaşlarına güven vermekten, onların her birinin hayatına en yüksek değeri biçmekten daha önemli ne görevi olabilir ki? 

İsrail’in 25 yaşındaki basit bir genç için (Şalit, esir düştüğünde onbaşıydı, esaret yıllarında önce çavuşluğa, ardından başçavuşluğa terfi ettirildi; iki gün önce de “kıdemli başçavuş” ilan edildi), 1027 “düşmanı” bırakması yine de bir “hesap hatası” değil mi? 
Sıradan bir insan için değer miydi?

Değerdi. Çünkü Gilad Şalit, ailesi, yakınları ve arkadaşları için en önemli savaş esiri, en değerli politik değerdi; çünkü insandı ve sevgiyi, korumayı hak ediyordu…

Bu basit, ama derin yaklaşımı anlamayacak olanlar açısından dile getirilecek “amalar, fakatlar” çok fazladır, biliyorum. Kimisi, İsrail’de bir insana verilen değeri, ülke nüfusunun çok az olmasına bağlayabilir. Kimisi, Netanyahu’nun BMÖ’de bağımsızlık ilan ederek kendisini zor duruma düşüren Filistin lideri Mahmud Abbas’ı devre dışı bırakan bir pazarlıkla radikal Hamas ile anlaşılarak, çoğu aynı zamanda Abbas karşıtı militanların serbest bırakılmasında “içeriyi karıştırmaya yönelik kurnaz bir hamle” görür. Üstelik İsrail Başbakanı, bu hamleyle başta ekonomik sorunlar olmak üzere birçok alanda çoktandır kendisine yönelik kitlesel eleştirileri bastırarak rahat soluk alabileceği bir ortam yaratmıştır. 
Bu ve başka açıklamaların doğruluk payı olsa da, meselenin özü, devletin tek bir hayat için olağanüstü büyük bir takası göze alabilmiş olmasıdır ve bunun gerisinde de İsrail toplumunun bu yaklaşımı desteklemesi yatmaktadır.

Bu basit bir takas değildir, bir politikadır, hem de başarılı bir politika. 

*      *      *
Askerlerini kolayca ölüme gönderebilen, onları barış zamanında bile koruyamayan, esir düşenlere neredeyse “keşke ölseydi” gözüyle bakan ve yeni hayat kayıplarına aldırmadan savaş politikasının sürmesini savunanlar için, bütün bunları kavramak kolay olmayabilir. 
Kürt lider Abdullah Öcalan’la ve PKK yönetimiyle görüşüleceğine gerekirse binlerce Mehmetçiğin feda olmasını savunanlar ve twitter’da “Öcalan’a ev hapsi mi 100 yeni ölüm mü?” dediği için Mehmet Ali Birand’ı topa tutanlar için benim bütün  bu yazdıklarım da “vatan hainliği” olsa gerek. Hatta “İsrail ajanlığı” suçlaması da bu satırların altına yakışır hani!..
Keşke biz de ülkemiz insanlarının her birinin hayatının en önemli değer olduğunu içimize sindirebilseydik… Bir tek askerimizin canının, “vatan, millet ve Sakarya”dan bin kat önemli olduğunu anlayabilseydik… 
Ve keşke Ortadoğu’yu fethetmeye çıkmışken, Hamas yönetimi ile İsrail hükümeti arasındaki dünkü tarihsel takasa, Mısır yerine biz aracılık edebilseydik…
Dün serbest bırakıldıktan sonra gazetecilerin sorularını  cevaplayan Gilad Şalit, bu takas anlaşmasının İsrail'le Filistin arasındaki barışa katkı sağlayacağını söylemiş ve halen İsrail cezaevlerinde bulunan bütün Filistinliler’in serbest kalmasının kendisini mutlu edeceğini dile getirmiş… 
Ne güzel bir vatan hainliği, değil mi?