Hakan Aksay

29 Mayıs 2014

Ukrayna yazıları 5 - Yeni lider ülkeyi kurtarabilecek mi?

Ukrayna'nın yeni lideri Poroşenko birçok radikal ve milliyetçi liderden farklı olarak Rusya ile iyi ilişkiler kurmak istediğini açıkladı

Her şeye rağmen Ukrayna devlet başkanlığı seçimleri düzenlendi. Her şeye rağmen... Bunun anlamını geçen hafta yayımlanan 4. yazıda açıklamaya çalışmıştım: Kırım Rusya'ya bağlanmış, Donetsk ve Luhansk bölgeleri kendilerini "bağımsız cumhuriyet" ilan etmiş durumda; ülkenin doğusuyla güneyinde çatışmalar sürüyor...

Devletin varlığının tehdit altında olduğu şartlarda, yüzde 60 civarında bir katılımla ilk turda oyların yaklaşık yüzde 55'ini kazanmak (üstelik sandık başına gidilen bütün vilayetlerde ipi önde göğüslemek) elbette önemli bir başarı sayılır. Ülkenin en zengin işadamlarından biri olan Petro Poroşenko, seçimlerde bir numaralı rakibi sayılan eski Başbakan Yuliya Timoşenko'ya büyük fark attı.

 

25 Mayıs seçimlerinin gösterdiği

 

"Turuncu devrim"in önderlerinden Timoşenko yüzde 13, üçüncü sıradaki milliyetçi lider Oleg Lyaşko ise yüzde 8 civarında oy aldı.

21 aday arasında Rusya'ya sıcak bakan Sergey Tigipko ve Mihail Dobkin'in toplam oyları yüzde 8'in biraz üstünde. Poroşenko, "Seçimlerin, Ukrayna halkının yüzde 85'inin Avrupa tercihini ortaya koyduğunu" savundu.

Haklı mı? Tüm nüfus ele alındığında, oran, herhalde dediği kadar fazla değildir; ama çoğunluğun - son aylardaki gelişmelerin de etkisiyle - Rusya'dan daha fazla uzaklaşıp Batı'ya yaklaştığı sanırım doğru.

Bununla birlikte "Seçilirsem ilk işim NATO'ya üyelik başvurusu olacak, seçilmezsem yeni bir 'Meydan direnişi' başlatırım" diyen Bayan Timoşenko'nun bu kadar az oy almasının nedeni, sadece "meydan direnişleri"nden ve "devrimler"den dolayı duyulan yorgunluk değil, aynı zamanda siyasi tercihlerin kırıp dökmeden, süreç içinde gerçekleştirilmesi isteği olsa gerek.

Ukrayna seçmeninin aşırı sağcı radikal siyasetçilere de ciddi bir ayar verdiğini ekleyelim. Faşist ve ırkçı suçlamalarıyla sık sık karşılaşan Sağ Sektör örgütünün lideri Dmirtiy Yaroş yüzde 0,7, aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin Başkanı Oleg Tyagnibok ise yüzde 1,2 oy alabildi (Dilerseniz bunu, Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 25 civarında oy almasıyla karşılaştırabilirsiniz).

 

Yeni umut: Poroşenko...

 

Rus medyasında Ukrayna seçimleriyle ilgili beni en çok etkileyen başlık şu oldu: "Ukrayna bir lidere daha güvendi"... Gerçekten de SSCB sonrasında demokrasi söyleminin çok yaygın kullanıldığı bu eski Sovyet cumhuriyetinde, yolsuzluktan, yağmacılıktan, gerginliklerden beslenen yöneticilerin biri gitti öteki geldi. Sonuç ortada...

Şimdi "lider" olarak yeni, ama siyaset sahnesinde eski diyebileceğimiz biri başa geldi. 48 yaşındaki Poroşenko, uzun yıllar içinde milletvekili, Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri, Ukrayna Ulusal Bankası Konseyi Başkanı, Dışişleri Bakanı, Ekonomik Kalkınma Ve Ticaret Bakanı kimlikleri ile ülkenin tanınmış birçok liderinin arkasında veya yanındaydı. "Meydan"ın sponsorlarındandı.

Poroşenko'nun nasıl bir Başkan olacağını göreceğiz. Ama önüne koyduğu görevler çok zor: İç savaş şartlarını ortadan kaldırmak ve ülkenin bütünlüğünü sağlamak (bu, ne kadar mümkün olabilecekse), tümüyle harap olmuş ulusal ekonomiyi canlandırmak, enerji krizini önlemek, Rusya ile ilişkileri istikrarlı hale getirmek, AB ve ABD ile işbirliğini güçlendirmek...

İç siyasi dengelerde çiçeği burnunda liderin ilk aylarda seçimlerden aldığı rüzgârın yardımıyla ciddi ağırlığı olacağı kesin. Ama kendisini bekleyen önemli engeller daha şimdiden ufukta belirmiş durumda.

 

İç politikada güçler dengesi

 

Poroşenko devletin başına geçti. Ama Rada'daki (Ukrayna parlamentosu) dengeler, bugün için Timoşenko ve yandaşlarından yana. Başkan ile Rada arasında yetki kavgaları çıkabilir.

Poroşenko bu durumu değiştirmek için milletvekili seçimlerini erkene almaya çalışacaktır. Bu arada krizin çok kısa sürede iktidara taşıdığı yeni liderin, muhtemelen kendisine bir siyasi parti kurmak gibi önemli bir görevle karşı karşıya olduğu da söylenebilir.

Üçüncü liberal-Batı yanlısı odak ise, Poroşenko ile geçici ittifak kurarak pazar günü Kiev Belediye Başkanı seçilen boksör Vitaliy Kliçko'nun çevresinde şekilleniyor.

Devrik Başkan Viktor Yanukoviç'in Bölgeler Partisi dağılma sürecinde. Tigipko, bu kitleyi Güçlü Ukrayna Partisi çatısı altında birleştirmeyi amaçlıyor. Kremlin'in bundan sonra kimi destekleyeceği de önemli olacak.

Bir de Ukrayna'da hep gündemde olan "oligarşi iktidarı" konusu var. Roshen adlı firmasıyla "çikolata kralı" olarak da tanınan Poroşenko (ayrıca otomobil ve otobüs fabrikaları var, gemicilikte ve medyada da etkili), Forbes'a göre, 1,3 milyar dolarlık servetiyle ülkenin 7. zengini. Yeni Başkan, kısa sürede bütün şirket ve hisselerini satarak iş dünyasından çıkma sözü verdi gerçi, ama buna herkes inanmadı.

Ondan daha büyük oligarklar arasında Rinat Ahmetov, İgor Kolomoyski, Gennadiy Bogolyubov gibi isimler de siyasetle iç içe. Şimdi hangisinin kimle birlikte ve kime karşı mücadele edeceği de Ukrayna'nın geleceğinde önemli rol oynayacak.

 

Kiev: Batı ile Rusya arasında

 

Poroşenko'nun dış politika hedefinde öncelikle ABD ile uyumlu ve AB içinde yer alan bir Ukrayna var. Ama o, birçok radikal ve milliyetçi liderden farklı olarak Rusya ile iyi ilişkiler kurmak istediğini, hatta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le "Haziran ayının ilk yarısında" görüşmek niyetini açıkladı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da buna ihtiyatlı, ama olumlu bir açıklamayla karşılık verdi.

Aynı Poroşenko, "Kırım'ın geri alınması"nı ana amaçlarından biri olarak ilan etti. Moskova'nın bu konuda geri adım atmaya hiç niyeti yok. Dahası birçok Batılı devlet de Kırım dosyasını kapatmış gibi görünüyor.

Donetsk ve Luhansk, yeniden Kiev'e bağlanabilecek mi? Bu imkânsız değil. Kremlin bu konuda uzlaşmacı çizgiye gelebilir. Ama karşılığında verilecek taviz ne olacak? Ukrayna'nın "federal yapı"ya yönelmesi ve Rusların etkili olduğu bölgelerin özerklik gücüne kavuşması mı? Kiev'in dış politikada Rusya ile Batı arasında "Finlandiya gibi" bağımsız bir konumda durma güvencesi mi? Ekonomi ve enerjiyle ilgili Moskova'yı memnun edecek gelişmeler mi?

Ukrayna'nın doğalgaz borcunun 3,5 milyar dolara ulaştığını savunan Rusya, önümüzdeki haftadan itibaren "ön ödeme olmazsa gaz yok" kararını uygulayacak. Diğer taraftan, Ukrayna üzerinden Avrupa'ya ve Türkiye'ye gönderilen gazla ilgili çıkabilecek muhtemel sorunlarla ilgili olarak söz konusu ülkeleri uyarıyor. Bu konuda sıkı bir pazarlık yaşanacağı aşikâr.

Ukrayna ekonomisi büyük ölçüde İMF'nin etkisi altına girdi veya girmek üzere. AB ile anlaşma sürecinde Kiev için yeni ve ağır yükümlülükler geleceğini tahmin etmek de zor değil.

Batı, en başta da ABD nasıl bir tutum izleyecek? Ukrayna'nın toprak bütünlüğü, halkının mutluluğu ve bölgesel barış için yapıcı adımlar mı atacak? Zannetmem. Onu Moskova'ya karşı kullanmak, bir an önce Rusya'dan tümüyle koparmak, sanırım Batı için daha cazip bir hedef. Bu sırada yaşanabilecek krizler, dökülebilecek kanlar Washington'da fazla önemsenmeyebilir.

 

Moskova karar aşamasında

 

Ya Rusya ne yapacak? Donetsk ve Luhansk'a ağırlığını koyarak isyancı "cumhuriyetler"e son verilmesini sağlayacak mı? Kırım, doğalgaz ve ekonomik işbirliği konularında uzlaşma yolunda adımlar atacak mı? Bunlar karşılığında Batı'dan önemli tavizler alabilecek mi?

Kremlin'in tavrında son zamanlarda bir yumuşama var. Belki Ukrayna içindeki tehlikeli gelişmeler, Rusya'nın komşu ülkeye ordu birlikleri sokma riskine girememesi, belki Batı'nın giderek daha tehdit edici boyutlara gelmekte olan "Moskova karşıtı yaptırımları" bunun nedenleri arasında olabilir.

Şimdi Putin'in bir gün arayla dile getirdiği "Ukrayna başkanlık seçimlerine saygı duyuyoruz" açıklamasıyla "bizce yasal Başkan hâlâ Yanukoviç'tir" tezi arasındaki ince sınırda durmaya çalışan Rusya, herhalde yakın zamanda şu ya da bu yönde daha net bir çizgiye gelecektir.

Moskova'da "Kırım'la başlayan atağın Donetsk'te sürdürülmesi, asla Kiev'le görüşülmemesi" çağrıları yapan lobilerin sayısı az değil.

Bu arada Ukrayna'daki çatışma bölgelerine Çeçen lider Ramzan Kadirov'a bağlı silahlı güçlerin aktığı yolundaki söylentiler artıyor. Bu, eğer doğruysa, ateşe benzin dökülmesine benziyor. Bugün söz konusu bölgelerde, yarın belki de "yola gelmeyen Kırım Tatarlarına karşı"... Umarım bu provokasyon kıvılcımı büyümeden söndürülür.

Ukrayna'da yeni lider belirlendi. Bu durum krizin atlatılması ve uzlaşma yolunda bir avantaja dönüşebilir. Ama kriz o kadar derinleşti ve tehlikeler öylesine büyük ki, ilgili bütün tarafların yapabileceği yanlışlar, ülke ve tüm bölge açısından çok daha ciddi sonuçlara yol açabilir.

 

@AksayHakan