Cinsel hayatımız, son günlerde iki “kıymetli katkı” ile renklendi, daha doğrusu siyah-beyaz bir “derinlik” kazandı.
Bir “katkı”, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gençlik arkadaşı ve eski gayriresmî şoförü Ahmet Hamdi Çamlı’dan geldi. (Kendisi şu anda yukarıda adı geçen Cumhurbaşkanı’na âşık olmuş bir işadamının gazetesinde “köşe yazarlığı” ile iştigal etmektedir.)
Öteki “katkı” ise halkımızın cinsel tercih ve adımlarını yönetme çabasından inanılmaz bir sorumluluk duygusuyla keyif alan, aile içi yatak sahnelerinde caiz olanlarla olmayanları bitmek bilmez bir sabırla aydınlatan ilahiyatçı Ali Rıza Demircan'a aitti (Evet, hani şu “Tapeleri dinlemek ve yaymak günahtır” demiş olan şahsiyet).
TRT'de konuk olan Demircan, yine karı koca arasındaki “yakınlaşma taktiklerini” ayrıntılarıyla anlatırken bir ara “ileri boyutlarda oral ilişki”ye (???) de ambargo koyunca programın sunucusu Pelin Çift gülmekten yerlere yattı.
Oysa ilahiyatçımız çok ciddiydi. Tıpkı bir zamanlar cennette erkekleri ne kadar zengin seks imkânlarının beklediğini ballandırarak anlattığı programda olduğu gibi.
* * *
Acaba Pelin Çift, Star Gazetesi yazarı Çamlı’nın dünkü makalesini ekrandan okumak zorunda kalsaydı, nasıl gülerdi? Yoksa gülmez, ağlar ya da kızar mıydı?
Yazının ne kadar “sıkı içerikli” olduğu daha başlığından belliydi: “Sıcaklar ve Edep’sizliğimiz!” (Kendisi öyle yazmış, Star da düzeltmemiş: “E” büyük harfle, dördüncü harften sonra kesme işareti ve sonunda ünlem... Elbette “köşe yazarı” olmakla Türkçe’yi doğru kullanmak arasındaki bağ abartılmamalı. Kendisinin geçenlerde yazdığı bir tweet de aynen şöyleydi: “Reisicumhur umuz İstanbul Üniversitesi nde Darulfinun İlahiyat vakfı iftarinda hitap ediyor..!” Vallahi tek bir noktasına bile dokunmadım.)
Yazıdan anlaşıldığı kadarıyla hazret bugünlerde “niyetli”; e zaten havalar sıcak, bir de sokaklarda “açık saçık” kadın görmeye hiç dayanamıyor.
Kendisi bunu daha uzun ve üstü kapalı anlatıyor tabii, birkaç alıntı yaparak onun emeğine saygı gösterelim:
“Sıcaklar acayip kıyafetlere sahne oluyor. Ferahlamak için açılır saçılırsan (...) yanarsın. Yandıkça açılır, açıldıkça da yanmaya devam edersin..! (...)
Ama dert sıcaktan ve güneş ışınlarının zararından korunmak değil ki... Dert edepsizlik... Öyle dekoltelerle sokaklara çıkılıyor ki (...).
Öyle mübarek Ramazan’mış falan kimsenin tınladığı da yok. Cazibenin değil pornonun bile kırmızı çizgisine kadar çekilmiş sözde giyinme tarzları ve aşırı çıplaklıklar. Yahu biraz dikkat edelim, mübarek Ramazandır, millet oruçlu, biraz saygı duyalım falan da yok.”
* * *
Erdoğan’ın eski arkadaşı Çamlı’yı (Demircan Hoca’nın “günah” saydığı) tapelerden hatırlayanlarınız vardır belki. “Reis”in futbol alanına müdahalesini dillendirirken, Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı Fikret Orman ve hatta akrabaları ile ilgili epeyce cinsel içerikli kelimeyi gergin bir tonda kullandığı iddialarıyla gündemdeydi.
Çamlı’nın “Twitter yaratıcılığı” ve ortalama AKP’linin zekâ düzeyine hitap etme çabası sergileyen köşe yazıları içinde de dikkat çekecek kadar fazla “cinsellik” vurgusu var.
Mesela, 8 Haziran’da “HDP'nin Homoseksüel adayı seçilememiş galiba..! Halbuki bu koalisyon Hükümetinde Aile Bakanı olacaktı..!” derken...
Ya da Lady Gaga üzerinden “Batılı Çıplağın hatırlattığı ‘Yüz Yıllık Parantez’..!” (“Güzel Türkçe” yine kendisine ait) başlığıyla stratejik bir analiz yapmayı denerken...
Bu arada kibarlığına da diyecek yok; Figen Yüksekdağ’a “Çıngıraklı Yılan..!”, Nazlı Ilıcak’a da “Kokoş Nazlı” diye hitap etmekte sakınca görmüyor.
Örnek bol, ama uzatmaya gerek yok.
* * *
11 Nisan 2011 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Fatma Aksu’nun yazdığına göre, Erdoğan, “elinde büyüyen” Ahmet Hamdi Çamlı’yı kendisi evlendirmiş. Hem de eşini bizzat seçerek:
“Erdoğan, Çamlı’yı, eski Rize Milletvekili ve Belediye Başkanı Şevki Yılmaz’ın yeğeni Hilal’le evlendirdi. Bir ‘Hanımlar Toplantısı’ dönüşü, Emine Hanım, Çamlı’ya göstermek için müstakbel eşini otomobiline bindirdi. Çamlı, kızı beğendi. Çiftin Başbakan’ın istediği gibi 3 çocuğu oldu.”
Gördüğünüz gibi, “dava adamı olmak” ve “teşkilatçılık kabiliyetleri” "noktasında" her şey mükemmel.
Sorun orada çıkmıyor, sorun yıllar sonra sıcak Ramazan günlerinde sokaktaki kadınların oralarını buralarını görünce ortaya çıkıveriyor.
Bunun elbette nedenleri vardır; ama biz uzman değiliz ki, bilemeyiz; belki Ali Rıza Demircan'a sormakta yarar olabilir.
Biz sadece sıcak Ramazan günlerinde “niyetli” (“niyetli” kelimesinin önüne bir küçük ek yapma arzusunu şiddetle hissettim bir an, ama neyse, Ramazan’da yazmayayım böyle şeyler) ve “dini bütün” erkeklerin görüş alanına giren kadınların erotik duyguları gıdıklayacak giysilerden kaçınmalarını rica edelim.
Mümkünse her yerlerini kapatsınlar...
Sonra, malum, istenmeyen ve ancak “iyi hal” yardımıyla hafifleyebilen bazı sonuçlar yaşanabiliyor...
Elbette her şeyden önce de “edep” ve “namus”la ilgili sorunlar çıkabiliyor.
Bildiğiniz gibi, EdeP ve NaMus ÇoK MühİmDiR......!!!
@AksayHakan