Rusya, Avrupa yolsuzluk şampiyonu olmuş. Ernst&Young şirketinin araştırmalarına göre, sorunların çözümünü kolaylaştırmak için para ve hediye vermek bakımından da, mali raporlara “takla attırmak” bakımından da Rus şirketleri ve işadamları birinci olmuş.
Rusya’da rüşveti genellikle para olarak verme eğilimi yaygın. En azından araştırmaya katılan Ruslar’ın yüzde 39’u bu kanıda. Yüzde 26 ise “değerli hediye” verilmesinden yana (Bu alanda Rusya’yı yüzde 32’lik oranla yalnızca Türkiye geride bırakmış.) Yüzde 25 de, “tatil ve eğlence imkanları”nı rüşvet olarak sunuyormuş.
Araştırmacılar, sadece Rusya’da değil, neredeyse bütün ülkelerde yolsuzluk ve rüşvet olaylarının arttığını belirtiyorlar. Özellikle de krize bağlı olarak. Avrupalı her beş kişiden biri rüşvet vermeyi olağan gördüğünü açıkça söylemiş.
Biz Rusya’ya dönelim. Kriz sonrasında Rusya Federasyonu’ndaki “yolsuzluk piyasası”nın 300 milyar dolarlık bir hacme ulaştığı söyleniyor. İddia sahibi, Uluslararası Saydamlık Örgütü Transparency International. Söz konusu kuruluşun 2010 yılına ilişkin 178 ülkelik listesinde Rusya 154. sırada. 10 puan üzerinden en yaygın rüşvete 0 not verildiği koşullarda, Rusya’nın notu 2.1. (Fransa ve Norveç’in başta geldiği sıralamada, Türkiye 56. basamakta; notu ise Rusya’dan biraz daha iyi: 4.4.)
* * *
Aslında Çarlık Rusyası’nda rüşvet o kadar kötü bir şey değildi. Hatta XVIII. Yüzyıl’a kadar devlet memurlarının “yemleme” adı altında rüşveti yasal olarak almaları mümkündü. 1715’te rüşvet yasaklandıysa da, gelenekler ağır bastı. Büyük Pyotr’ün (“Deli Petro”) ölümünden sonra da tekrar yasallaştı.
Sovyet Rusya’da yolsuzluklar “karşı devrimci bir faaliyet” olarak değerlendiriliyor, bu suçu işleyenler kurşuna diziliyordu. Rüşvet “sosyalizmin doğasına aykırı, kapitalizme özgü bir hastalık” olarak değerlendiriliyordu. Ancak yıllar içinde rüşvet geleneği tekrar güçlendi. Özellikle Brejnev döneminde devasa boyutlara ulaştı. 1983’te haberalma kökenli Andropov başa geldiğinde, en büyük amaçlarından biri “yolsuzluklarla mücadele” idi.
“Yeni Rusya” bu konuda eskinin rekorlarını kırdı. 2006’da Rusya Federasyonu Başsavcı Birinci Yardımcısı Aleksandr Buksman, Rusya’nın “240 milyar doları aşkın bir yolsuzluk piyasası olduğunu” söyledi. Transparency International da bu rakamı 300 milyara tamamladı.
* * *
Rusya’da rüşvet ve yolsuzluklara karşı çıkan çok yazı okumuştum, ama tersini açıktan savunana rastlamamıştım. Geçen gün bu eksikliğimi de giderdim. Adamın biri, “Bırakın rüşvetle mücadele sloganlarını! Rusya’da rüşvet olmazsa işler yürümez. Yüzyıllardır hayatımızın bir parçasıdır o. Yasaklanırsa üretim ve sosyal hayat durur” diyor ve bir dizi örnekle görüşünü temellendiriyordu.
Gerçekten de Rusya, okuldan askerliğe, sağlık hizmetlerinden tatillere kadar her alanda gırtlağına kadar rüşvete batmış durumda. Vermezsen alamazsın: İzin alamazsın, vize alamazsın, sıra alamazsın... Başka? Kayıt yaptıramazsın, tedavi olamazsın, tamir ettiremezsin...
Hani şu sosyalizmden kalma “bedava” hizmetler var ya! En çok da onlardan korkun! Sağlık alanını ele alalım. “Nasıl olsa tedavi ücretsizdir” diye doktor ve hemşirelere hiç olmazsa mütevazı bir hediye getirmeyin de görün bakalım, nasıl tedavi ediliyorsunuz... Bu ve benzeri “düzgün” alanlarda daha çok çikolata-şeker hediyeler yaygındır.
Az eğitimli erkek işlerine gelince (“mujik” emeği gerektiren konular): Burada masaya votka koymak zorundasınız! Örneğin, tamirat işi diyelim. Muslukçu, duvarcı, badanacı vs. içkisini almadan yüzünüze bakmaz. Para alsa bile ayrıca “alkollü jest” ister. Siz ücreti zaten ödenmiş bir kooperatif evinde bu işleri “doğal olarak bedava yaptıracağınızı” sanmakta istediğiniz kadar özgürsünüz tabii!
Daha büyük rüşvet çeşitleri de var. Söz gelimi, oğlunuza sakat raporu vererek askerlikten kurtaran doktoru bir Avrupa ülkesine tatile gönderebilirsiniz. İşler büyüdükçe rüşvetin hacmi de büyür elbette.
* * *
Kriz gerekçesi (veya bahanesi) ile son iki yılda Rusya’daki rüşvetin boyutu neredeyse iki kat artmış.
Tam da bu yıllarda Başkan Medvedev’in en büyük önceliklerinden biri yolsuzlukla mücadele idi…