Hakan Aksay

12 Mayıs 2013

Köşe yazarı olmak istiyorum, abi; şahane fikirlerim var!..

Abi, senden istediğim tek bir şey var: Bana bir fırsat tanıman; bir köşe vermen!..

Abi, senden istediğim tek bir şey var: Bana bir fırsat tanıman; bir köşe vermen!..

İnanıyorum, gerisi çorap söküğü gibi gelecek.

Adım gibi eminim buna!

Çünkü masa başı adamı değilim ben, abi! Sokaktan geliyorum; halkın ne istediğini çok iyi biliyorum.

Kalıbımı basarım ki, her yazım ses getirecek, her köşem olay olacak!

Medyanın yenilenmesinin zamanı geldi de geçiyor, abi.

Halkı ve hayatı tanımayan, yıllardır aynı makaleleri okura tekrar tekrar yutturan köşe yazarlarını çöpe atma vakti geldi.

Bunu dünya âleme göstereceğim, abi. Bak, güven bana!

Çok şahane fikirlerim var.

Birkaç yazım basılsın, her şey belli olacak! Hatta tek yazıda bile ortalığı sarsacağım, inan!

Dediğim doğru çıkmazsa üç ay sonra atarsın beni işten; kabul; gönül koymam.

Bir fırsat ver, abi! Sadece bir fırsat! Senden başka istediğim bir şey yok valla...

Para-mara vermesen de olur, katlanırız.

Hatta, söylemesi ayıp, eğer bir ihtiyaç varsa, ben de çorbada tuzum bulunsun diye 3-5 kuruş ortaya koyarım.

*   *   *

Hep aynı köşe yazarlarını okumaktan bıktı millet, abi.

Beni sorarsan çoktan usandım onlardan; zaten yıllardır 3-4 yazar dışında kimseyi okumuyorum. Hatta son zamanlarda onları da bıraktım. Okunacak kimse yok, abi, Allah seni inandırsın!..

Ben çocukluktan meraklıydım yazmaya. Mektebin duvar gazetesini tek başıma çıkarırdım.

Şiir yazmak bende, hatıra defteri bende, hikâye ve masal desen hakeza...

Geceleri rüyama giriyor, abi: Köşe yazarı olmuşum, herkes bana bir hayran, okurlardan öyle mesajlar yağıyor ki... Tebrikler, övgüler, teşekkürler...

Allaaaah!..

Televizyonda tartışma programlarına çıkıyorum. Tabii havam bin beş yüz! Arkamda parlak spot ışıklar... Soyadımın başında ağdalı bir "Sayın"...

Öteki köşe yazarları popüler olabilmek için benimle polemiğe girmeye çalışıyor. Ama ben pas vermiyorum. Sadece birkaç samimi köşe yazarı arkadaş, ancak birbirimizin anlayacağı tarzda köşelerimizden cilveleşiyoruz. Akşam da barda buluşup neşe içinde devam ediyoruz.

Restoranlara giriyorum, garsonlar önümde eğiliyor, masalardan alkış tufan... Restoran sahibi yanıma yaklaşıyor; ellerini göbeği üstünde birleştirerek bir ricasını iletiyor: "Bir köşenizde de bizden bahsetseniz, beyefendi? Hesap falan isterseniz billahi darılırım size."

Bodrum'a, Çeşme'ye falan gidip bir güzel tatil yapıyorum. Arada 5-10 dakikada iki satır döktürüyorum: Al sana gazetecilik! Hem tatil, hem iş!.. Yeme de yanında yat!

Canım istiyor, politika yazıyorum; canım istiyor, ekonomi... Bazen ahlak konusuna giriyorum, bazen sağlık. Elbette cinsel konuları ve sporu da unutmuyorum. Halk ne isterse o yani...

Eh, kafamı kızdıran olursa, köşemde rezil ediyorum, haliyle.

İşin sırrı, "sıkı bir üslupla" yazmak ve yeri geldikçe "birilerine çakmak" değil mi?

Evet, gazetecilik falan okumadım, ama zaten kaç köşe yazarı okumuş ki! Mesele, yaşadığın hayat zengin olsun, değil mi?

Ben yaşadıklarımın, gördüklerimin birazını yazsam "bestseller" roman olur, abi!..

Kısacası, abicim, kimseden eksiğim yok, fazlam var. Bari sen anla bunu!

Tek eksiğim, "de"leri ve "ki"leri ne zaman birleşik, ne zaman ayrı yazacağımı bilmememdi. Onun için de kursa gittim, abi; yalanım varsa ne olayım...

Artık tamamdır her şey, sahaya çıkmaya hazırım.

Keşfedin artık beni ya!..

*   *   *

Abi, bak...

Tek isteğim köşe yazarı olmak.

Tepede olmasa da, kenarda, hatta aşağıda bir yerde falan da olabilir.

Köşe yazısı olmazsa "etek yazısı" da yazarım.

Nasıl olsa yere düşmekle cevher sakit olmaz!..

Acayip üretkenimdir; her şey hakkında, her zaman, her şekilde yazarım.

Alimallah, bir tutturdum muydu, haftada en az sekiz yazı çıkarırım.

Yani beş de olur, abi; niye olmasın!

Üç yazı olarak da başlayabiliriz tabii.

Hiç olmazsa bir yazı, ha?..

Abi, tek bir gün?..

Ha?..

Yukarıdan girmese de yandan?..

Aşağıdan?..

"Stajyer yazar" olarak?..

Ha?..

Lütfeeenn!..

Abiii!..