Hakan Aksay

27 Mart 2016

Konuşurken çok namuslu bir toplum, ama genellikle susuyor

Bu kadar korkak bir topluma tecavüz etmeye tek bir kişinin bile gücü yetebilir

Vicdansız bir toplumuz.

Din, ahlak, namus, vicdan, dürüstlük, mertlik...

Daha yüzlerce aksesuarımız var.

Yeri geldiğinde hepsini üstümüze giymekte bir an bile tereddüt etmiyoruz.

Ve bağıra çağıra hem kendimizi, hem de asla derinlemesine düşünüp sonuna kadar hissetmediğimiz bu kavramları savunmaya kalkışıyoruz.

Sonra bu gürültülü gösteri bitiyor ve sıradan hayat kaldığı yerden akmaya devam ediyor.

Çığırtkanlar susuyor ve her zaman yaptıkları gibi zavallı menfaatleriyle kirli büyük oyunlardan birkaç küçük parça avantaj koparmaya gayret ediyor.

Ne adına?

Milyarlarca yıllık evrenin tarihinde ne yaparsan yap sadece bit kadar bir yer kaplayacak olan ömürlerini biraz daha bol para, mal mülk ve iktidar getirisiyle “rahatlatmak” için...

*    *    *

 

Bakın son günlerin tartışmasına.

Onca çocuk istismar kurbanı, birçoğuna tecavüz edilmiş.

Yıllarca...

Kim bilir ne acılar çekmişlerdir. Ve çekiyorlardır.

Duyabiliyor musunuz?

Acının sesini duyabiliyor musunuz?

Duymak için susup dinlemek gerekir.

Ne kadar dikkatle dinliyorsunuz bu çocukları?

Yoksa siz de en kolayını yapıp Ensar Vakfı’nı mı konuşuyorsunuz?

İktidar yanlısıysanız topu evirip çevirip “bizimkileri her durumda savunmak lazım” kaygısını mı taşıyorsunuz?

“Buna bir kere rastlanmış olması, saygın bir kurumu karalamak için gerekçe olamaz”; siz de böyle düşünenlerden misiniz?

 

*    *    *

 

Size “bir kere” tecavüz ettiler mi hiç?

“Bir kere” vücudunuza sizin izniniz olmadan dokunsalar...

Okşasalar...

Pantolonunuzu veya eteğinizi çıkarsalar...

Üzerinize abansalar...

Sadece “bir kere” ama...

Neler hissederdiniz?

Karaman’da 45 erkek öğrencinin yalnız vücudu değil ruhu da kirletilmiş, karartılmış, yaralanmış...

Yıllarca...

Lanet olası siyasi ve ekonomik menfaatlerine zarar gelmesin diye bir şeyler söyleme derdinde olanlara sesleniyorum:

Kelimeleriniz vicdan raylarının çok dışında seyreden kara trenler gibi yürekleri parçalayıp sağa sola savrulacağına...

Susun bari!

En azından susun!

Susmak, başka sessizlikleri duyabilmek için şarttır.

Susmasını becerdiğinizde, belki o çocukların da sustuğunu fark edebileceksiniz.

Onlar susuyor.

Yıllardır.

Onların suskunluğu başka ama.

Onlar suskunluklarına birileri cevap versin diye bekliyorlar aslında.

*    *    *

 

Konuyu “AKP’nin yıpratılması için bir fırsat” olarak gören muhaliflere de sözüm var.

Bütün mesele Ensar Vakfı mı gerçekten?

Bu ülkede çocuklar sürekli olarak şiddet, istismar, tecavüz tehdidi altında yaşıyor.

Ensestin toplumsal tabanının yüzde 30’lara, hatta 40’lara çıktığı söyleniyor.

Anlıyor musunuz?

Erkek ya da kız çocuğunun, çoğu kez babası, bazen de başka yakınları tarafından “cinsel heyecan ve tatmin aracı olarak kullanılması” adım başı rastlanan, sıradanlaşan bir vahşet buralarda.

Türkiye, ensest vakalarında dünyada ön sıralarda.

Ve hemen herkes susuyor.

“Çocuk gelin” denilen rezalette de aynı durumdayız.

Orada da susan, hatta bazen davul zurnayla küçücük çocukların hayatının mahvedilmesine alkış tutabilen milyonlar yaşıyor bu topraklarda.

“Rızası dâhilinde” diye konuyu kapatan sadece birkaç hâkim değil, koca bir toplum!

Kim bu sorunları gündeme getiriyor? Kaç kişi? Ne kadar sıklıkla? Nasıl bir kararlılıkla?

 

*    *    *

 

Çevrenizde hiç gördünüz mü bu tür örnekleri?

Çocuk istismarından kuşkulandığınız oldu mu?

Ensesti hissettiniz mi?

Hepsine hayır diyenler hiç olmazsa zahmet edip de Atlıkarınca veya Mustang filmini görsün mesela.

Türkiye’de milyonlarca insanın – bu arada yalnızca ensestin kurbanlarının değil, olayın farkında olan akrabaların da – bu felaketle ilgili tavrının ne olduğunu biliyor musunuz?

Susuyorlar.

“El alem ne der” deyip susuyorlar.

“Ailem yıkılır” deyip susuyorlar.

“Akrabalar birbirine girer” deyip susuyorlar.

Cezalandırılmamak için susuyorlar.

Nihayet unutmak, gerçeği reddetmek için susuyorlar.

Sükût altın değildir her zaman.

Bazı sessizliklerin temelinde korku yatar.

Ve Cervantes’in dediği gibi, “korkak ruhlarda mutluluğa yer yoktur”.

Biraz da bundan dolayıdır Türkiye’nin dünyanın en mutsuz ülkelerinden biri olması.

 

*    *    *

 

Çocuklara tecavüz ediliyor.

Kadınlara tecavüz ediliyor.

Kürtlere tecavüz ediliyor.

Hukuka tecavüz ediliyor.

Ülkeye tecavüz ediliyor.

Tek tük çığlıklar yükseliyor bu tecavüzler sırasında.

Ama çoğunluk, tecavüz sırasının kendisine gelmediğine şükredip susmayı tercih ediyor.

Bu kadar uysal, bu kadar korkak, bu kadar vicdansız bir topluma baştan aşağı tecavüz etmeye tek bir kişinin bile gücü yetebilir.