Hakan Aksay

10 Haziran 2012

AMK: Küfürbazlık, para ve ün kazandırabilir

Dün bir gazete doğdu Türkiye’de. Çok dikkat çekici adıyla, nasıl diyelim, “tarihe geçti”.

Dün bir gazete doğdu Türkiye’de. Çok dikkat çekici adıyla, nasıl diyelim, “tarihe geçti”. Son yıllarda ülkemizde yerlere serilen gazetecilik kalite çıtasını bataklığa doğru iyice saplayıverdi.

Bu “tarihî” ad: AMK. Yani okkalı bir küfürün, köylü kurnazlığı ve pişkin bir sırıtmayla şifrelenmiş hali.

Söz konusu küfür gazetesinin, pardon, spor gazetesinin sahip ve yöneticileri, herhalde bu buluşlarıyla vıcık vıcık bir “bıyık altı gülüş” ve abartılı erkeksi tavırlar eşliğinde gizlice övünüyorlardır.

Aman, ne akıl! Ne keskin zekâ! Ne devasa bir buluş!

Düşünün bir kez! Arkadaşlar, halkımızın içten ifade geleneklerinde küfürün önemli yer tuttuğunu saptamışlar... Ülkemizdeki spor seyircisinin bel altı yorum yapma alışkanlığını da ustaca yakalamışlar…

Ve gazetenin tepesine küfürü çakmışlar: AMK! Ve tabii kendi kartvizitlerine de…

Bu kadar büyük bir buluşun sahibi zekâ, elbette hukuki açıdan açık vermez. Her ne kadar hiç kimse bu buluşun sahiplerinden daha aptal olmadığı için, AMK’nin aslında ne olduğu kuşku götürmüyorsa da, yasalar karşısında gazete yönetiminin açıklaması hazır:

“AMK: Açık, Mert, Korkusuz demek!”

Yaa!.. “Korkusuz, Açık, Mert” (KAM) veya “Mert, Açık, Korkusuz” (MAK) falan değil de, “Açık, Mert, Korkusuz” (AMK), öyle mi?..

Aslında kastettiklerini “Açık” söylemedikleri, bu konuda “Mert” davranmadıkları, yasa ve tepkilerden de “Korktukları” için, bu üç kelimenin de hakkını veremiyorlar.

Ama dedik ya, bunlar süper zekâ! Adın ve dolayısıyla gazetenin “tutması”, yani “tiraj alması”, yani “para kazanması” için bu büyük buluşu tepe tepe kullanmaya kararlılar.

Üstelik zeki hesaplar bununla da sınırlı kalmıyor: Bir de gizli isim değişikliği stratejisi var (“Gözcü”, “Sözcü” olmadı mı? Ya da “12 Adam”, “Fotomaç”a dönüşmedi mi?). Son zamanlarda halkın yaşam tarzına sıkça müdahale eden hükümetten ve özgürlük sınırlayıcı kurumlardan gelebilecek olası bir yasak ve “zorunlu isim değişikliği”, gazetenin “tutması”, “tiraj alması”, “para kazanması”, hatta neredeyse “mağdur” ve “kahraman” olması için bol demagoji sosuyla rahatlıkla kullanılabilir.

- AMK hakkımız yasaklanamaz!

- Kartvizitimizde, kendi adımızın hemen yanında AMK’yı taşıma özgürlüğümüz engellenemez!

Böyle bir durumda bu küfür, pardon spor gazetesinin “ağabeyi” konumundaki Sözcü gazetesinden birileri de herhalde “AMK adıyla demokratikleşme arasında” derin bağlantılar kuracaktır.

Sözcü gazetesi, tirajı bakımından Posta, Hürriyet ve Sabah’tan sonra dördüncü sırada geliyor (verileri kuşkulu olan Zaman’ı saymıyorum). Gazetede Emin Çölaşan, Necati Doğru, Uğur Dündar gibi ünlü ve iktidarın antidemokratik baskıları sonucu Sözcü’den başka çalışacak mevzileri kalmamış isimler yazıyor. Tepe yöneticiler, genç Burak Akbay ve onun gerisindeki “Gölge Adam” Ertuğrul Akbay. Bunlar, tutarlı ve etkili muhalefet geleneğini temsil etmekten ziyade, “muhalif tavrın piyasa değerini iyi hesaplayan işadamları” izlenimini veriyorlar. İşte şimdi de “küfürün piyasa getirisini” hesaplamışlar.

Ana yayınlarını “Atatürkçü” sloganlarla pazarlayanlar, bu utanç verici isimle çıkardıkları yayın organını da “Atatürkçü spor gazetesi” olarak mı lanse edecekler acaba?

Sözcü Grubu’ndaki gerçek gazetecilerin bu üsluptan rahatsız olmamaları düşünülebilir mi hiç!..

İktidar temsilcilerinde olduğu gibi, muhalif yayınlarda da fikir, politika ve uygulamalar üzerinden değil de, küfür, hakaret ve argoyla karşıtını yıpratma gibi kötü bir alışkanlık eskiden beri var. Başbakan’dan “RTE”, “Tayyip” gibi bahsedilmesi bunun örneklerinden. Herhalde şimdi şifrelerle birbirine küfretme geleneği daha da yaratıcı yöntemlerle güçlenecektir…

Ne günlere kaldık! Medyamızın irtifa kaybının en büyük etkenlerinden biri olarak “yandaşlık” faktörünü tartışırken, Başbakan’a yönelik “yağcılık” ve “fedailik” timsallerinden midemiz bulanırken, şimdi karşı cepheden, sözüm ona “en muhalif” kesimlerden – spor düzleminde bile olsa – küfürlü bir yayın organı doğuverdi.

Aynı “medya tüccarları”nın adı, bir süredir yeni gazete ve televizyon kanalı kurma söylentileriyle anılıyor.

Kim bilir, daha ne gibi medya adları duyacağız!..

Ve kim bilir, daha ne rezillikler göreceğiz!..