Gündem o kadar hızlı değişiyor ki; üzerinden aylar geçtiğini düşündüğüm bir habere dönüp baktığımda, henüz birkaç hafta önce gündemi belirlemiş olduğunu gördüğümde şaşırıyorum. Aynı şey size de oluyor mu?
Dün, Yunanistan seçimleri sonrasında ülke ekonomisi hakkında yazmayı düşünürken bir de baktım ki; seçimlerin üzerinden henüz bir ay geçmiş. Neyse ki; bu süre yeni hükümetin politikaları konusunda yazmak için yeterli sayışabilecek bir süre.
4 Ekim’de yapılan seçimlerde George Papandreu oyların yüzde 43,9’unu alarak Yunanistan’ın yeni başbakanı oldu. Üç gün sonra yemin eden hükümetin ilk işi yaklaşık 3 milyar euro değerinde bir canlandırma paketi açıklamak oldu. Paketin ana başlığı, çalışan ve emekli aylıklarına zam olarak özetlenebilir.
Yunanistan küresel krizden en çok turizm ve deniz nakliyesi gelirlerinde azalma nedeniyle zarar gördü. Tahmin edeceğiniz gibi, Yunanistan bu iki alanda da en önde gelen ülkelerden biri. Belki siz de bulunduğunuz şehirde, yaz aylarında Yunanistan’da yaz tatili yapmaya davet eden pano reklamlarını görmüşsünüzdür. Bu, belki şu ana kadar Türkiye’de pek de tanık olmadığımız bir pazarlama tekniğiydi ama Yunanistan’ın turizm gelirlerindeki gerileme, ülkenin bu yıl tanıtım için yeni pazarlar da dahil olmak üzere daha yüksek bütçe ayırmasına neden oldu.
Yeni hükümetin 2009’un son aylarında devraldığı ekonominin, bu yıl yüzde 1,5 oranında küçülmesi bekleniyor. Fakat Yunanistan’ın karnesindeki en düşük notu bütçe dersinden. Bu yıl bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 12,7 olacağı tahmin ediliyor. Bu, ülke hedefinin iki katı, AB üst sınırlarının dört katı büyüklüğünde bir oran ve oldukça büyük eleştiri alıyor.
Geçen haftalarda ülkenin kredi notlarında indirim yapıldı. Fitch daha önce A olan kredi notunu A-‘ye indirirken, not indirimine devam edeceğinin işaretlerini verdi. Şu anda Yunanistan, AB içinde kredi notu en düşük olan ülke. Kredi notundaki indirimin Yunanistan için ayrı bir anlamı var. Çünkü Yunanistan aynı zamanda AB içinde ‘Borç/Milli Gelir’ oranının en yüksek olduğu ikinci ülke. Dolayısıyla not indirimi, ülkenin borç çevrimi ve yeni borçlanma çabalarının daha yüksek maliyetle gerçekleşmesine zemin hazırlayacak.
Yunanistan tahvillerinin faizleri ile Avrupa’da temel gösterge olarak kabul edilen Alman tahvillerini faizleri arasındaki fark, kriz döneminde Yunanistan aleyhine giderek açıldı. Ekim’deki seçimlerden önce 2 puana yaklaşan fark, Papandreu’nun seçilmesinin ardından geçtiğimiz haftalarda 1,3 puana kadar gerilemişti. Bütçe açığının kötüleştiğinin ortaya çıkması ile birlikte bu fark 1,43’e yükseldi. Yani, nihai durumda Yunan devleti, borçlanmak için Alman devletine göre bu kadar daha yüksek faizle borçlanıyor.
Ancak yeni hükümet bu konuda eskisine göre daha atak bir politika izleyecek gibi görünüyor. Geçen hafta Perşembe günü yeni bütçesini açıklayan hükümet, 2010’da bütçe açığını yüzde 30 oranında azaltmayı hedefliyor. Yeni hükümet tarafından, gelecek yıl için bütçe açığının milli gelire oranı hedefi yüzde 9,4 olarak belirlendi.
Bakalım, AB’nin ekonomi standartlarına en uzak üyesinin yeni hükümet döneminde performansı nasıl olacak?