Nihayet yerel seçimleri geride bıraktık. Nihayet diyorum çünkü, hem siyasi üslup açısından gergin bir dönem atlattık, hem de ekonomik kriz nedeniyle ertelenen/ikinci plana itilen bazı önlemlerin daha dikkate ele alınacağı yeni bir döneme girdik.
Bugün itibarıyla elimizdeki son durum şu: AKP’nin oy yüzdesinde 2007 seçimlerine göre 7,6, 2004 seçimlerine göre 2,7 puan gerileme oldu. 2007’ye göre kaybedilen 7,6 puan CHP, MHP ve SP’ye kaydı. Oy oranını en yüksek hızda artıran parti ise SP oldu. Bu büyük gerilemeye rağmen %38,9’luk oy oranı bile AKP yönetimi için sevindirici olmalıdır. Etkisiz muhalefet, Başbakan’ın Davos çıkışı, Ergenekon davasındaki gelişmeler olmasaydı, ya da seçimler birkaç hafta sonra yapılsaydı, AKP’nin oyları daha da düşebilirdi.
12 Mart tarihli “Seçim Sonrası Piyasa Tahminleri” yazımda şöyle demiştim:
“Yerel Seçim Sonuçları: Gündem yavaşça erken seçime doğru dönüyor. Özellikle kriz nedeniyle AKP oylarına gerileme olması şaşırtıcı olmaz. Ancak bu gerileme beklentilerin çok üzerinde olursa, erken seçim söylentileri artacaktır. Erken seçim olsun olmasın, bu yöndeki söylentiler, kuru bir miktar yukarı itebilir.”
Sonucun Piyasalara Etkisi
Seçim sonucu, kesinlikle bir erken seçim beklentisi yaratacak yapıda değil. O nedenle, bugün itibarıyla ekonomik dengelerin bozulacağı gibi karamsar bir beklenti içinde olmamak gerekiyor. Kurda ve faizde kalıcı bir yükseliş beklememek gerekir. Zaten piyasalar AKP oylarında muhtemel bir geri çekilmeyi önceden hesaplarına eklemişti.
Dün dolar kurundaki artış ve borsa endeksinde düşüş sizi yanıltmasın. Bu hareketin nedeni, bazı TV kanallarında ya da gazetelerde söylenenlerin aksine, kesinlikle seçim sonuçları değil.
Dün piyasadaki bozulmanın ana nedeni, hafta sonu yurt dışında oluşan olumsuz hava. ABD’deki otomobil şirketlerinin yeniden yapılanma planlarının tatmin kar bulunmaması, kısa sürede hızla yükselen borsalarda sert satışlar getirdi. Zaten bu nedenle pazartesi sabahı Asya borsaları %4’ün üzerinde düşüşle kapandı. Avrupa borsalarındaki kayıplar %3’ün üzerindeydi. İMKB-100 de buna paralel şekilde fakat daha az bir oranda geriledi. Aynı haber bundan üç hafta önce gelseydi inanın dünkü gibi bir etki yaratmazdı.
Cuma akşamı dolar/TL kuru 1,675, euro/TL 2,23 düzeylerinden kapanmıştı. Dün akşam saatlerinde dolar 1,697 euro 2,24’den işlem görüyordu. Yani dolar kurunda %1,3, euro kurunda %0,4’lük artış görüldü. Bu sürede euro/dolar paritesi, dolar lehine değişerek 1,33’ten, 1,3160’a kadar indi. Yani Türkiye’de dolar kurundaki artışın öneli bir nedeni, doların dış piyasalarda diğer para birimlerine karşı değer kazanmasıydı.
Bakın dün akşam itibarıyla bazı para birimlerinin dolara karşı değer kayıpları şöyle:
Euro -%0,85,
Kanada doları -%1,70,
Polonya Zlotisi -%1.80,
G. Afrika Randı -%1.30
Macar Forinti -%2 (Kredi notu düşürüldü)
Norveç Kronu -%2.6
Dolayısı ile dün itibarıyla, TL’ye has bir zayıflıktan söz edemeyiz. Ne borsadaki düşüş, ne de dövizdeki yükselişin nedeni seçim sonucudur. Kaldı ki; dün 1.70’e kadar yükselen dolar/TL kurunun, bugün yeniden 1.68’in altına inme olasılığı oldukça yüksek.
Bundan Sonrası
Bundan sonraki günlerde ülke ekonomik gündeminin birinci konusu IMF anlaşması olacak. Benim beklentim, bir ay içinde, muhtemelen Nisan ayı sonunda, anlaşmanın yapılması, aynı dönemde krize yönelik yeni paketlerin ilan edilmesi yönünde. (Bunların gerçekleşmemesi durumunda ülke 2001 krizini mumla aratacak, uzun süreli bir küçülme dönemine girebilir) Fakat yine de bu süreçte, üretim, işsizlik ve ihracatta kötü veriler gelmeye devam edecektir.
Seçim sonuçlarının önümüzdeki yıllarda ülke ekonomisi için olumlu etkileri olacağını düşünüyorum. AKP, daha fazla oy kaybetmemek için işi daha sıkı tutacaktır. Bu, hem ekonomi politikalarında hem de AB ve demokratikleşme alanlarında kendini gösterecektir. Yıl sonuna doğru dışarıda ve bizde toparlanma işaretleri belirginleşmeye başlaması durumunda, önümüzdeki dönemde piyasalar sağlam bir iyileşme potansiyeline sahip olabilir.