H. Bader Arslan

26 Mart 2010

SANAYİ VE İHRACAT İLİŞKİSİ

Ne zamandır Türkiye’de sanayi ve ihracat ilişkisi konusunda yazmak istiyordum, bugün bir fırsat oldu ve bunu başarabildim.

Ne zamandır Türkiye’de sanayi ve ihracat ilişkisi konusunda yazmak istiyordum, bugün bir fırsat oldu ve bunu başarabildim.
Türkiye’nin 2002’de 36 milyar dolar olan mal ihracatı, 2008’de 132 milyar dolara ulaştı, 2009’da yüzde 22.6 gerileyerek 102 milyar dolara düştü.  2002’de 230 milyar dolar olan gayrısafi yurt içi hasılamız (GSYİH), 2008’de 742 milyar dolara çıktı. Gelecek hafta 2009 sonuçlarını göreceğiz.
Tahminlere göre GSYİH 650 milyar dolar civarında gerçekleşecek.
Bunlar zaten, konuya ilgi duyan pek çok kişinin bildiği şeyler. Ama bu tablo içinde çoğumuzun fark etmediği bir nokta var. O da; Türkiye’de yapılan sanayi üretiminin çok büyük bir kısmının ihraç edildiği.
2002’de 230 milyar dolarlık üretim yapmış bir Türkiye var. Bu üretimin 53,4 milyar dolarını yani %23.2’sini sanayi sektörü gerçekleştirmiş. Aynı yıl yapılan ihracat 36,1 milyar dolar. Bunun içinde sanayi ürünleri ihracatı ise 28,8 milyar dolar. Yani 2002’de yapılan sanayi üretiminin tam olarak %63.1’i ihraç edilmiş.



Gelelim 2008’e…

Türkiye’de 2008 yılında 742 milyar dolar değerinde üretim yapılmış. Bunun 178 milyar dolarını yani %24’ünü sanayi sektörü gerçekleştirmiş. Aynı yıl yapılan ihracat 132 milyar dolar. Bunun içinde sanayi ürünleri ihracatı ise 125 milyar dolar. Yani 2008’de yapılan sanayi üretiminin tam olarak %70’i ihraç edilmiş.

2002’den 2008’e gelindiğinde ihracatın milli gelire oranı %15.6’dan %17.8’e, aynı dönemde sanayi ürünleri ihracatının milli gelire oranı ise %14.6’dan, %16.9’a çıkmış. Bütün bunlar bize Türkiye’de sanayi ve ihracatın ne kadar birbirine bağlı olduğunu gösteriyor.
Gelecek hafta 2009 büyüme oranı ve GSYİH’si açıklandığında 2009 yılı için de yorum yapabileceğiz. Fakat bugünden şunları söylemek mümkün.
2009’da %22.6 daralan bir mal ihracatı var. İhracatımız önceki yıla göre yaklaşık 30 milyar dolar düştü. Bunun tam olarak %99.5’i sanayi ihracatındaki gerilemeden kaynaklanıyor. Coğrafi olarak baktığımızda ise 30 milyar dolarlık gerilemenin yaklaşık 21 milyar dolarının Avrupa ülkelerinden kaynaklandığını görüyoruz.
Avrupa bölgesi, küresel krizden en fazla zarar göre bölge. İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan, Baltık ülkelerinin durumunu çok iyi biliyorsunuz. İngiltere ekonomisi %4.8, Almanya ekonomisi %5 küçüldü. Yani Avrupa’da gerileyen talep, Türkiye’nin de ihracatını azaltan temel faktör.
Sanayi üretiminin çok büyük bir kısmı ihracata yönelik olan özellikle Avrupa’daki daralma nedeniyle sanayi üretimi gerileyen Türkiye’nin, 2009 yılı içinde sanayi üretim endeksindeki gerilemenin de temelinde yatan faktör buydu.

Kıssadan Hisse
Pekiyi bundan nasıl bir sonuç çıkarmak gerekir?
Benim düşüncem şöyle…
Türkiye’de gerçekleştirilen sanayi üretiminin yüzde 70’e varan oranda ihraç ediliyor olması aynı zamanda yüksek bir risk göstergesi. Zira ihracatın azalması, büyük oranda sanayi üretimini de azaltıp, işsizliğe neden oluyor. Her ne kadar 2009’daki gerileme dış kaynaklı olsa da, bunun tekrar etmemesinin önünde bir engel yok. Dolayısıyla, bir taraftan ihracata yönelik üretim yaparken, diğer taraftan iç tüketime yönelik üretimi canlandırmak gerekir. Bu amaca ulaşmak için en faydalı sonucu verecek çözüm, iç talebi karşılamak için yapılan ithalatın azaltılması için bir çözüm bulmak diye düşünüyorum.
İthalatın bir kısmı var ki; ithal malların fiyatı daha cazip olması ve yerli üretimin kalitesi konusundaki şüpheler nedeniyle yapılıyor. İzninizle ben buna “gereksiz ithalat” diyeceğim.
Özellikle ilk neden konusunda ipin ucu yine kısmen düşük kura ve Merkez Bankası’na gidiyor.
İkincisi ise büyük oranda imaj sorunu. Bunun halli için yerli üreticilerin imaj düzletme atağına geçmesi gerekiyor.