TÜİK bu sabah Ocak ayı sanayi üretim endeksini açıkladı: 99.2
Aralık 2009’da endeks, 117.2 düzeyinde olduğu için, önceki aya ciddi bir gerileme olduğunu söyleyebiliriz. Ocak ayında sanayi üretim endeksi, önceki aya göre 18 puan ( yüzde15.3) geriledi.
Daha anlamlı bir sonuca ulaşmak için, bir de geçen yılın Ocak ayı verisi ile karşılaştırma yapmak gerekiyor. Ocak 2009’da endeks 88.6 düzeyinde idi. Hatırlarsanız, tam bir yıl önce küresel krizin en kötü günleri yaşanıyordu. O zamana göre sanayi üretim endeksi 10.6 puan (yüzde 12) artış var. Ancak burada da baz etkisi var. Geçen yıl endeks, aşırı düştüğü için, bugün açıklanan veriler, geçen yıla göre artış gösteriyor. Buna baz etkisi diyoruz. Baz etkisinin varlığı, kesinlikle, sanayi üretiminin artmadığını göstermiyor. Ama bu örnekte, durumun olduğundan iyi görünmesine neden olabilir.
Dolayısıyla endeks, geçen yıla göre daha iyi, ancak önceki aya göre daha kötü düzeyde. Bu kritik bir ifade. Sanayi üretimi iyiye mi gidiyor demeliyiz, yoksa kötüye mi?
Gelin buna birlikte cevap arayalım…
Mevsim ve takvim etkisi
Aralık ayına göre endekste sert bir gerileme var. Buna bakarak işler iyi gidiyor demek mümkün değil.
Fakat, elimizde daha objektif bir değerlendirme yapmak için yeni bir araç var. TÜİK son birkaç aydır sanayi üretimi endeksini üç başlık altında açıklıyor. Bunlar ham veri, takvim etkilerinden arındırılmış veri ve hem takvim hem de mevsim etkilerinden arındırılmış veri. 99.2 olarak açıklanan endeks ham veriyi gösteriyor ve sert gerileme olan gösterge de bu. Ancak, ham veride gerileme olmasına karşın, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış endekste önceki aya göre bir gerileme olmadığı gibi, az da olsa artış var.
Bu noktada şunu da eklememe izin verin lütfen. Türkiye sanayi üretim endeksinde Ocak-Şubat aylarında sürekli gerileme olur. Neden böyle? Çok basit iki örnek vereyim. Biri yılbaşı tatili, diğeri de Şubat ayının diğer aylara göre daha kısa olması. İşte bu nedenle mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veri daha da önemli hale geliyor.
İhracat mı sanayiden, sanayi mi ihracattan?
Sanayi üretimi konusunda yorum yaparken, ihracat ve sanayi üretimi arasındaki ilişkiyi de incelemek gerekiyor. Aşağıdaki grafik son iki yılda aylık bazda sanayi üretim endeksini ve ihracatı gösteriyor. Gördüğünüz gibi iki veri arasında önemli derecede paralellik var. Bunun nedeni ihracatımızın içinde sanayi ürünlerinin payının yüksek olması. Geçen yılki ihracatın yüzde 93.4’ü sanayi mallarından oluşuyordu.
Sanayi üretimi içinde ihracata dönük üretimin payının da çok yüksek olduğunu biliyoruz. Milli gelir içinde sanayinin payı %24, ihracatın milli gelire oranı ise yüzde 16 civarında. İhracatın da yüzde 90’dan fazlası sanayi ürünü. Yani, kaba bir mantıkla, Türkiye’de gerçekleşen sanayi üretiminin yarısından fazlası ihraç ediliyor. İşte bu nedenle ihracat ve sanayi üretimi arasında güçlü bir ilişki var.
Pekiyi, birine bakarak diğerini tahmin etmek mümkün mü? Evet, mümkün. İhracat verisi bir ay, sanayi üretimi verisi iki ay gecikmeli açıklanıyor. Yani, ihracat verisine bakarak sanayi üretim endeksinin ne şekilde gerçekleşebileceğini tahmin edebiliyoruz. Şubat sonunda açıklanan Ocak ayı ihracatı 7 milyar 864 milyon dolar idi. Bugün, TÜİK tarafından açıklanan Ocak ayı sanayi üretim endeksi 99,2 olarak gerçekleşti.
Bu ay sonunda TÜİK, Şubat ayı ihracatını açıklayacak. Büyük olasılıkla Ocak ayına göre ihracatta bir artış göreceğiz. Bu artışın nedeni sanayi ürünleri ihracatındaki artış olursa, Şubat ayı sanayi üretim endeksinde de bir artış olacaktır. Fakat, geçmiş yıllarda Şubat ayı sanayi üretimlerinde bir düşüş olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla Şubat ayı için bir olumlu bir de olumsuz etki var. Endeksin nasıl gerçekleşeceğini, bu iki etkinin ağırlığı belirleyecek.
“Eee, başlıktaki sorunun cevabı ne?” diyenlere cevabım: “Ne iyi, ne kötü”.
“Bu nasıl cevap böyle!” diyenlere ise şunları söyleyebilirim: Yukarıda, mevcut verilere bakıldığında Ocak ayında durumun göründüğü kadar kötü olmadığını anlatmaya çalıştım. Ancak bu kesinlikle durumun iyi olduğunu düşündüğüm anlamına gelmiyor. Doğru bir benzetme olursa, şu anda iyi ve kötünün sınırındayız; geleceği ise büyük ölçüde ihracat performansı belirleyecek.
Türkiye’de sanayi üretimini artırmak için hem iç talebi, hem de ihracatı artırmak gerekiyor. Ancak, ihracatın sanayi üretimini artırıcı payı bir miktar daha yüksek. O nedenle, gelecek aylarda ihracattaki seyir çok önemli. Türkiye’nin bir taraftan yeni pazarlara (Afrika, Orta-Doğu, Kuzey ve Güney Amerika) girmek ve buralardaki payını yükseltmek için çalışması, diğer taraftan Avrupa’ya asılmaya devam etmesi gerekiyor. Bu süreçte Avrupa ekonomisindeki canlanma ve talep artışının büyük desteği olacaktır.