Şöyle dönüp baktım da; Avrupa ekonomilerinin sorunları hakkında sıkça yazmışım ama, söylemem gereken önemli bir şeyi atlamışım. Bu parçalı bulutlu kriz ortamında euronun değeri nice olacak?
Valla durum hiç iyi değil.
Gözlerinizi yavaaaş yavaaaş kapatın; geçmişe dönüyoruz. Çok değil, bir ay öncesine… Tamam durun. Tarih 5 Kasım 2010. Önceki gece FED, ikinci parasal genişleme sürecini başlatmış. Parite 1.42’nin üzerinde. Herkes borsalarda sert yükselişler ve dolarda değer kaybı bekliyor. Henüz İrlanda sorunu krize dönüşmemiş, ortam sakin. IMKB-100, 70 bin puanın üzerinde. Dolar/TL kuru 1.40’ın hemen altında.
Aradan sadece birkaç hafta geçti. Ne ikinci genişleme kaldı akılda ne de başka bir şey. Gündem bir anda tamamen değişti; görmezden gelinen Avrupa birden hatırlandı ve piyasaların yönü aşağı döndü. Portekiz, İspanya hatta dün ilk kez Fransa sonraki kriz durakları olarak sayıldı.
İster inanın ister inanmayın; önümüzdeki aylarda da benzer şeyler yaşayacağız. Avrupa krizi bir sönecek, bir parlayacak ve sonuçta euro değer kaybedecek.
Zaman zaman ABD ve Euro Bölgesi politikalarının birbirine benzediği söyleniyor. Buna örnek olarak da, merkez bankalarının tahvil alımları gösteriliyor. Görünüşte benzer olsa da söz konusu tahvil alımlarının tarzı farklı. FED’in alımları daha proaktif adımlar.
Oysa, Avrupa Merkez Bankası alımlar için önce sorun çıkmasını, ardından gerilimin tırmanmasını bekliyor. Bankayı tanıdıysak, tavrının bundan sonra da aynı olacağını söylemek sıradan bir tahmin olur.
Sadece tahvil alımları değil, ülke sorunlarının çözümüne isteksiz yaklaşma, ne yapacağını bilememe, defalarca toplanıp karar verememe de Euro Bölgesi’nin sorunları.
İşte bu hantallık, vurdumduymazlık, son bir ay içinde sıklıkla tanık olduğumuz “ben diğerlerine benzemem”cilik ve de “her koyun kendi bacağından asılır”cılık, euronun ipini çeken ve önümüzdeki aylarda da çekecek olan zaaflar. Euro bölgesi ülkeleri birbirlerine güvenmiyorlarsa, dünya neden onların parasına güvensin ki.
İşte bu ahval ve şerait altında ben, son birkaç günde parite 1.34’e yaklaşan yükselişin sadece bir tepki hareketi olduğunu düşünüyor ve özellikle Ocak-Mayıs döneminde paritede yüzde 10’a yakın gerileme bekliyorum.