İki yıldır uluslararası ekonomi alanındaki en önemli organizasyon haline gelen G-20’nin son Liderler Zirvesi bu hafta sonu Toronto’da yapıldı. Daha önce 2009 başlarında Londra’da ve sonlarında Pittsburgh’da yapılan toplantılar küresel krize karşı ortak önlem alınması konusunda dikkat çekmişti.
Eskiden G-7 ülkelerinin liderleri sık sık biraraya gelirdi ama iki yıldır G-20 gündemi ele geçirdi. Bunun nedeni G-20’nin (dünya GSYİH toplamının yüzde 85’ini temsil ediyor olması nedeniyle) daha büyük bir temsil gücüne sahip olması ve organizasyon içinde hem gelişmiş ülkelerin, hem de gelişmekte olan ülkelerin temsil ediliyor olması.
Toronto Zirvesi’nde alınan kararları üç başlık altında toplayabiliriz. Birincisi dünya ekonomisindeki dengesizliklerin giderilmesi, ikincisi bütçe açıklarının aşağı çekilmesi, üçüncüsü ise banka sermaye yeterlik rasyolarının güçlendirilmesi.
Pittsburg Zirvesi’ndeki gündem ‘küresel dengesizliklerin sona erdirilmesi’ idi. Pittsburg öncesinde Obama:“Herşeyi Çin, Almanya ve benzeri ülkelerden aldığımız… ve bizim onlara bir şey satmadığımız eski günlere geri dönemeyiz” demişti. Aradan yaklaşık dokuz ay geçti.
Obama’nın dileklerinin bir kısmı gerçekleşirken, bir kısmı için dünya hala beklemede.Geçen dokuz ayda euro hızla değer kaybetti ve Avrupa’nın rekabet avantajı yükselmeye başladı. Ancak yuanın euroya karşı değer kaybetmesi ile Çin’in dış ticaretinde değişim görmeye başladık. Bu konuda Toronto’da, Pittsburg’dakine benzer ifadeler gördük. Çizilen yol Çin gibi ihracat öncülüğünde büyüyen ekonomilerin artık ulusal ekonomilerini güçlendirmek için iç talebi canlandırıcı yollara yönelecek olmaları.
İkinci karar, gelişmiş ekonomilerin 2013 yılına kadar bütçe açıklarını en az yarı yarıya azaltmaları. Biliyorsunuz, dünyanın en gelişmiş ülkeleri aynı zamanda bütçe açıklarının ve borçluluğun en yüksek olduğu ülkeler. Son aylarda Avrupa’da yaşanan krizlerin temelinde de bu yatıyor. Bütçe açıklarını yarıya indirmek ve bunu büyümeden feragat etmeden başarmayı amaçlamak oldukça iddialı bir hedef.
Üçüncü karar ise 2012’ye kadar G-20 bankalarının sermaye yeterlik rasyolarının güçlendirilmesi. Henüz netleşmiş bir hedef olmamakla birlikte 2012’ye kadar sermaye yeterliliğinin hızla yükseltilmesi amaçlanıyor. Bu konuda Vedat Özdan’ın Şubat başında kaleme aldığı, sermeye yeterliliği konusunda ender bulunabilecek bilgiler içeren yazılarına yeniden göz atmakta fayda var.
İyi haftalar.