2008 sonunda başlayan küresel kriz döneminde ekonomik gündemin hep üst sıralarında yer alan ülke kredi notları, son aylarda Türkiye’nin ülke notunun artırılıp-artırılmayacağı tartışmaları ile daha da yakından izlenir hale geldi.
Bu konuda zihinlerdeki soru işaretlerini gidermek ve kredi notlarına daha yakından bakabilmenizi kolaylaştırmak için başlangıç düzeyinde kısa bir özet yapmak istedim.
Buyurun başlayalım, bir sorup bir cevaplayalım…
1-Kredi notu nedir?
Kredi notu, bir borçlunun borcunu geri ödeyebilme kapasitesini, ya da başka bir açıdan borcunu geri ödeyememe riskini gösterir. Borçlu bir devlet de olabilir, şirket de.
2-Kredi notu ne işe yarar?
Kredi piyasası gerek borca konu olan meblağ açısından gerekse de içindeki oyuncular açısından çok büyük bir piyasa. Binlerce bankanın, şirketin, yerel yönetimin ve devletin içinde bulunduğu bu piyasada tarafların birbirini tanıması, tanısa bile borcunu geri ödeyeme riskini bilmesi çok zor. İşte bu nedenle sermaye sahiplerinin, kredi verecekleri borçluları daha yakından tanıyabilmesi için kredi derecelendirme şirketleri bu şirketlere, yerel yönetimlere ya da devletlere not veriyor.
Kredi notunun yüksek olması, borçlunun güvenilir olduğunu, borcun tahsilinde sorun yaşanma riskinin düşük olduğunu gösterir. Not düştükçe borçlu riskli hale gelir. Bu nedenle yüksek notlu borçluların daha düşük faizle, düşük notluların ise daha yüksek faizle borçlanması beklenir. Ancak, uygulamada buna aksi örnekler bulmak mümkün; özellikle de son yıllarda…
3-Kaç kredi derecelendirme şirketi var?
Üç şirket herkesin malumu: Moody’s, S&P ve Fitch. Bunların yanında JCR (Japonya), Dagong (Çin), Dominion (Kanada), Egan-Jones (ABD) gibi şirketler de var.
4-Görünüm nedir?
Notun yanısıra bir de “görünüm” denen ara bir gösterge olduğunu da hatırlatmak isterim. Görünüm pozitif, durağan ya da negatif olabilir. Görünümün ne olduğu bir sonraki notun ne olacağı konusunda bir ipucu verir. Görünümün pozitif olması notun artırılabileceği, negatif olması ise düşürülebileceği şeklinde yorumlanabilir. Ancak bunu bir vaat olarak görmemek gerekir. Görünüm pozitif olsa da notta indirim yapılabilir.
5-Farklı şirketler aynı ülkeye neden farklı notlar verebiliyor?
Bu sık görülen bir sonuç. Çünkü her şirketin farklı değerleme kriterleri ve her kriterin de farklı ağırlığı var. Ayrıca, her şirketin ilgili borçluyu değerlendirdiği zaman aralıkları da bu farka neden olabiliyor.
Uygulamada bir borçlunun sadece notlarının değil, not kategorilerinin bile farklılaştığı olabiliyor. Bu durumun özellikle ülke notlarında ciddi sorunlara neden olabildiğini görüyoruz.Fransa, Avusturya, Türkiye, İrlanda, Fas, Romanya gibi örneklerin bir şirket tarafından yatırım yapılabilir, diğeri tarafından yatırım yapılamaz düzeyde sınıflandırıldığı olabiliyor.
6-Şirketlerin kredi notu sınıflaması ne?
Aslına bakarsanız her şirketin farklı bir sınıflaması var. Ama hemen hepsindeki ortak özellik notların üç kategoride toparlanması: yatırım yapılabilir düzey, yatırım yapılamaz (yüksek riskli) düzey ve batık düzey. Batığı da yatırım yapılamaz kategorisinde değerlendirmek mümkün. Bu arada, batık için zaman zaman “çöp” dendiğini de duyarız.
Şirketler bu üç kategoriyi de kendi aralarında sınıflandırıyor ve her muhatap için bir not veriyor. Genellikle gördüğümüz sınıflamada en iyi notlar A harfiyle başlıyor ve D harfi ile bitiyor.
Üç büyük şirketin de en yüksek notu üç A. Moodys bunu Aaa, S&P ve Fitch ise AAA olarak gösteriyor. Tabloda göreceğiniz gibi Moody’s sınıflamasında ilk harf büyük sonrakiler küçük harf ve rakam şeklinde ifade ediliyor. S&P ve Fitch ise notlarında rakam değil, harfler ve +,- işaret kullanıyor.
Moody’s için yatırım yapılabilir düzeydeki en düşük not Baa3, S&P ve Fitch için ise BBB-. Bunun altındaki notlar yatırım yapılamaz düzeye iniyor.
Yukarıdaki tabloda kırmızı ile gösterilen notlar Türkiye’ye ait. Moodys Ba1, S&P BB+ ve Fitch BBB- ile notlamış durumda. Bu notlar ülke notumuz. Fitch, Türkiye’yi yatırım yapılabilir düzeyde en alt notu verirken, diğer ikisi yatırım yapılamaz düzeyin en üst notunu veriyor.
8-Türkiye’nin kredi notu artışı neden önemli?
İki nedenden dolayı Türkiye’nin ülke notu konusunda gerek özel sektör, gerekse de kamu tarafında “Türkiye’nin notunun artırılması gerektiği konusunda” bir görüş birliği oluşmuş gibi görünüyor. Birincisi, ekonomik ve politik gelişmeler anlamında (alınacak çok yol olmakla birlikte) mevcut notların Türkiye’nin performansını yansıtmadığına inanılıyor. Kimse ülke notumuzun A seviyesine çıkması gerektiğini söylemese de; çoğu, alt-orta sınıfta bir not hakkedildiğini düşünüyor. İkincisi ise ekonomik, sosyal ya da siyasi olarak durumu Türkiye’den daha iyi olmayan birçok ülkenin Türkiye’den daha yüksek notlara sahip olması.
Türkiye’nin kredi notunda Moody’s ya da S&P tarafından yapılacak bir iyileştirme, ülkenin daha fazla yatırım çekebilmesi açısından bir eşik olarak kabul ediliyor. Zira, herhangi bir ülkenin üç büyük şirketten ikisi tarafından yatırım yapılabilir kategorisinde notlanması, yatırım girişlerini tetiklemesi açısından yeterli görülüyor.
Kredi notumuzdaki artışın, portföy yatırımları ve doğrudan yatırımları artırması beklendiği gibi, yabancı borçlanma maliyetlerimizi de aşağı çekmesi bekleniyor. Bu, doğrudan olmasa da dolaylı olarak iç borçlanma maliyetlerini de aşağı çekecek bir değişiklik olacak. Son aylarda faizlerdeki gerilemenin bir nedeni de bu.
9-Muhtemel not artışı ne zaman olabilir?
Üç büyük şirketin Türkiye’nin ülke notunda yaptığı son değişiklikler sırasıyla şöyle: Moody’s 20 Haziran 2012, Fitch 6 Kasım 2012, S&P 27 Mart 2013.
Artış beklenen iki şirketten S&P, son not artışını yaklaşık üç ay önce yaptığı için yakın zamanda yeni bir artış gelmesi beklenmiyor. Zira, genellikle bir yıldan kısa süre içinde ülke notlarında birden fazla değişiklik yapılmıyor.
Moody’s, Türkiye’ye son notunu bundan 11 ay önce verdiği için not artışında gözler bu şirkete çevrilmiş durumda. Şu anda Türkiye’nin Moody’s’den aldığı ülke notu, yatırım yapılabilir düzeyin bir basamak altında. Görünüm ise pozitif.
20 Haziran 2012’deki not artışında Moody’s tarafından yapılan açıklama, not artışını iki sebebe dayandırıyordu. Birincisi, kamu maliyesindeki hızlı iyileşme; ikincisi ise, cari işlemler açığındaki dengesizlikleri iyileştirmek için alınan tedbirler. Bugün itibarıyla iki konuda da kötüye giden ya da buna işaret eden herhangi bir gelişme yok.
20 Haziran 2012’de Moodys, “cari açıkta yapısal iyileşmeye, döviz rezervlerinde artışa ya da özel sektör yabancı borçlarında azalmaya dönük ilerlemeler sağlanırsa” not artışı yapılabileceğini açıklamıştı. Son 11 ayda bunların üçünde de adımlar atıldı, kimi alanlarda sonuç da alınmaya başladı.
Şirketten geçen ay yapılan açıklamada ise pozitif görünümün gelecek 1-1.5 yıla ait not değişikliği işaretçisi olduğu hatırlatıldı. Bu da yaz aylarında notta bir artış olabileceğini gösteriyor.