IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantıları bu hafta Salı ve Çarşamba günleri yapılacak. Fakat basından da izlediğiz gibi son günlerde İstanbul’da birçok seminer ve organizasyon gerçekleşiyor. Hatta bunların birinde, IMF Başkanına isabetli olmayan bir ayakkabı fırlatma olayı yaşandı.
Yıllık toplantılar başlamadan önce gerçekleştirilen bu toplantıları iki ayrı grupta toplayabiliriz. Birinci gruptaki toplantılarda IMF ve DB tarafından hazırlanan bazı raporlar açıklanıyor. Bunlardan ilki geçen hafta Çarşamba günü IMF tarafından yayımlanan Küresel Mali İstikrar Raporu’ydu. Sonraki gün ise Dünya Ekonomik Görünümü Raporu açıklandı.
İkinci gruptakiler ise, bunlara seminerler diyebiliriz, her birinin kendi içeriği olan ve genellikle ekonomik krize, krizin etkilerine ve çözüm yollarına odaklanmış konuları kapsayan toplantılar. Dünya Bankası ayağında ise ikim değişikliği, yoksulluk gibi konular ön planda. Bu toplantılarda konuşanlar, üye ülkelerin maliye bakanları, merkez bankaları başkanları ya da diğer üst düzey yöneticileri ile IMF ve DB temsilcileri.
Toplantıların mümkün olduğunca çoğuna katılmaya çalışıyorum. Her ne kadar katılımcılar oldukça zengin özgeçmişlere sahip olsalar da, konuşmalar pek de malumun ilanından öteye geçemiyor. Ancak, farklı ülkelerin kriz deneyimlerini paylaşmalarının, diğerleri için oldukça bilgilendirici olduğunu söyleyebilirim.
Şu ana dek France24 ve BBC için iki canlı tartışma programı düzenlendi. Ayakkabı fırlatılanı saymazsak, BBC tarafından Cumartesi sabahı yapılan canlı yayın, belki de tüm organizasyon içinde bugüne dek yapılan en çarpıcı toplantıydı. Türkiye’den Güler Sabancı, IMF Başkanı, Fransa Ekonomi Bakanı, Harvard’dan bir akademisyen ve Goldman Sachs’tan bir bankacının katılımıyla gerçekleştirilen yayın, BBC’deki canlı aktarımdan sonra birkaç kez daha yayınlanacak.
Dün, 2001 krizi döneminde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olan Kemal Derviş, oldukça kalabalık bir gruba etkili bir konuşma yaptı. Derviş’in konuşması krizin kısa bir analizi ile başladı ve ardından reel ekonomideki toparlanmanın hangi şartlarda ve nasıl bir zaman boyutunda ilerleyeceğine yönelik görüşleri ile devam etti.
Kemal Derviş’e göre, 2010’dan sonra uluslar arası ticaret, daha önce olduğu gibi, dünya ekonomisinin büyüme hızından daha yüksek bir hıza ulaşacak. Bu dönemde ABD ekonomisinde krize dek süre giden yüksek tüketim eğilimi devam etmese bile, bu küresel ekonominin büyümesine fazla sekte vurmayacak. Krizden en fazla etkilene ülkeler ihracatın milli gelire oranının yüksek olduğu ülkeler olsa da, krizin etkilerinin hafiflemesinden sonra, en hızlı çıkışa geçecek ülkelerin de bunlar olacağını düşünen Derviş, Türkiye’nin de şu ana dek sürdürdüğü ihracat odaklı büyüme hedefini devam ettirmesi gerektiğini savundu.
Şu ana dek yapılan konuşmaların hemen hepsinde, iyileşmenin zaman alacağı, son altı ayda görülen iyileşmenin aldatıcı olabileceği, önümüzdeki zamanda yeni ve beklenmedik şokların gelebileceği yönünde uyarılar yapıldı. Nouriel Roubini de önceki gün aynı şeylere vurgu yaptı.
Yıllık toplantılardan önceki son gün olan yarın yapılacak seminerlerin ana teması yine kriz ve iyileşme süresinde dünya ekonomisi olacak.