H. Bader Arslan

22 Eylül 2010

İRLANDA’DA GÜNBATIMI

Bir süredir İrlanda ekonomisine yönelik algılarda bozulma var...

'Dün akşam tamamlanan FED toplantısında alınan kararlar mı; yoksa İrlanda ekonomisindeki riskler mi?' diye kendime sordum ve birinciye  odaklanan  çok yazı olacağı  için ben diğerini seçtim.
Bir süredir İrlanda ekonomisine yönelik algılarda bozulma var. Kamu borcu düşük olsa da, bankaların ve şirketlerin dış borçlarının yüksekliği, dev bütçe açığı ve 2009’daki rekor daralma, İrlanda’yı AB içinde adı en çok geçen ülkelerden biri yapmıştı.
Ancak bugünlerde bankaların yeniden kurtarma yardımına ihtiyaç duyabileceklerine ve ülkenin bir dış yardıma başvurmak zorunda kalabileceğine yönelik endişeler, İrlanda’yı küresel krizdekinden daha riskli bir ekonomiye dönüştürmüş durumda.
İrlanda’nın Sorunu Ne?
Doksanlı yıllarda hızla büyüyerek AB’nin çok üzerinde bir büyüme ortalaması yakalayan İrlanda, Avrupa için bir başarı hikayesiydi.  Çektiği yabancı yatırımlar, ar-ge teşvikleri ve yatırımları, hızla gerileyen işsizlik oranı ile İrlanda basamakları ikişer ikişer tırmandı. 
Ancak bu süreçte pek çok ülkede olduğu gibi ama bunların da çoğundan hızlı bir oranla emlak fiyatlarında balon oluştu. Sorun, bankaların konut finansmanını aldıkları dış borçla karşılıyor olmasıydı. Konut piyasasının doygunluğa ulaşmış olması ve 2008 ortalarında bankalar arası piyasanın donmasıyla konut fiyatları düştü, inşaatlar durdu, bankalar alacaklarını tahsil edememeye başladılar. Eylül 2008’de AB içinde resesyona ilk giren ekonomi olan İrlanda’da, halkın mali sisteme güveni azaldı ve paralarını çekmeye başladılar. Bunun üzerine 2 Ekim 2008’de çıkarılan bir yasa ile altı bankada tutulan mevduata güvence getirildi. 400 milyar euro civarındaki bu güvence dünyadaki en büyük mevduat güvencelerinden biri oldu. Bazı bankalara  sermaye desteği verildi; Anglo-Irish Bankası kamulaştırıldı.
Sonuçta 2009 yılını AB içinde en yüksek bütçe açığı oranı (-%14.3) ile tamamlayan İrlanda ekonomisi yüzde 7.1 oranında daraldı. İrlanda açısından işi kötüsü şu ki; ülke ekonomisi 2008’de de yüzde 3 küçülmüştü. Durun, daha bitmedi: İrlanda’nın bu yıl da küçülmesi bekleniyor.2009’da yüzde 13’e varan işsizlik oranı Temmuz 2010 itibarıyla yüzde 13.6 düzeyinde.


Üstteki tabloda son satıra dikkatinizi çekerim: İrlanda’nın toplam dış borcu (2010’un birinci çeyreği sonunda) 2.25 trilyon dolar. Yani ülkenin gelirinin neredeyse 10 katı dış borcu var.  Bu borcun,  sadece 112 milyar doları kamu dış borcu. Yani özel sektörün dış borcu 2 trilyon dolardan fazla.  Bunun yarıya yakını bankalara ait. Bir o kadar da şirketlerin ve hanehalkının borcu var. Bu yapıyı dünyanın başka bir ülkesinde görmek mümkün değil sanırım. En azından ben bu kadar ağır borç yükü olan bir ülke görmedim.
İrlanda’nın kırılganlığının temelinde yatan da bu: ağır borç yükü. Zaten yüksek olan borçlara bir de düşük performans gösteren ekonomi eklendiğinde; sonuç bu borçların geri ödemesindeki risk artışı olarak karşımıza çıkıyor. 
 
Aşağıda 10 yıllık İrlanda tahvillerinin getirisindeki değişimi görüyorsunuz. 2008 başında yüzde 4 civarında iken Lehman Brothers’ın batışıyla yüzde 6’ya sıçrayan oran bu yılın başında yeniden yüzde 4.5’e kadar düşmüştü. Ancak son bir ay içinde sert şekilde tırmanışa geçen getiriler şu anda küresel krizdeki en yüksek düzeyinin de üzerinde (yüzde 6.5) seyrediyor. Yani İrlanda Hazinesi, her geçen gün daha yüksek faizle borçlanabiliyor.

İrlanda 10-Yıllık Tahvil Getirisi 


Geçen hafta Cuma günü Barclays Bankası İrlanda ekonomisinin sorunlarına işaret eden ve önümüzdeki yılın ortasına kadar acil bir durum yok gibi görünse de, İrlanda’nın AB ve IMF’den yardım isteyebileceğine dair bir rapor yayımladı. Bu raporla birlikte,  İrlanda tahvillerini sigortalamak için ödenen CDS primleri de tüm zamanların en yüksek düzeyine çıktı. 

Dünkü İhaleler

Dün piyasalar iki farklı kaynaktan gelecek haberlere odaklanmıştı. Birincisi ABD Merkez Bankası’ndan gelecek olan açıklamalar; ikincisi ise İrlanda’nın yapacağı 2014 ve 2018 vadeli tahvil ihalelerinden gelecek sonuçtu. 
Bu ihalelerde borçlanılacak miktar çok düşük olmasına rağmen, İrlanda tahvillerinin kırılganlığı gözleri bu piyasaya çevirmişti. İhalelerde yeterli talebi buldu ve dün bir sorun olmadan atlatıldı. Ancak bu, önümüzdeki günler için iyimserlik yaratmaya yeterli değil.  Yukarıdaki grafikte net biçimde görülen bozulma 2-3 milyar dolarlık borçlanmanın başarılmasıyla düzelemez.
İrlanda tahvillerinin, pazartesi günü 442 baz puan olan risk primleri, dünkü ihalenin ardından 420 puana kadar gerilemiş olsa da; hala Yunanistan’dan (833 puan) sonra AB’nin en riskli tahvilleri konumunda.

Ateş Olmayan Yerden…
“İrlanda’nın mevcut durumu daha da ciddileşerek yeni bir mali krize zemin hazırlar mı?” gibi bir soruya cevap vermeden önce birkaç şey hatırlayalım.

1-Dünya ekonomisinin geçtiğimiz iki yılda kazandığı tecrübeler, “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” demeyi gerektiriyor. Yunanistan, Dubai, Letonya ve İspanya ekonomileri hakkında söylentiler ilk kez dillendirildiğinde pek çok kişi/kurum işin daha da ciddileşeceğine ihtimal vermiyordu. Bunun en iyi örneği Yunanistan oldu. “Mali yardıma gerek yok” ile başlayıp  “10-15 milyar euro yeterli” ile devam eden Yunanistan yorumları “110 milyar Euro yardım” ile sonuçlandı.
2-İrlanda için konuşursak; ortada belirsizlik değil, gitgide kötüleşen bir mali yapı ile piyasa yapısı var. Yani bu konuda iyimser olmak için henüz çok erken.
3-İrlanda Maliye Bakanı, geçen hafta sonu tırmanan AB ve IMF yardımları dedikodusunu yalanladı. Bu şaşılacak bir şey değil. Kim olsa aynını yapardı. Zaten “Evet, bu tür bir yardıma ihtiyaç olabilir” demesi piyasaları alt üst ederdi. Dolayısıyla Maliye Bakanının yalanlaması, piyasaları ikna etmek için yeterli olamaz. 
İrlanda ekonomisine yönelik algının bozulduğu son birkaç ay, uluslar arası piyasaların çiçek açtığı bir döneme denk geldi. Birçok yerden iyi veriler gelmesine rağmen İrlanda bu durumda ise, piyasalarda yaşanacak bir bozulma İrlanda’yı daha da zorlayacaktır.