Eğer vaktiniz varsa, bu yazıya başlamadan önce 10 Aralık tarihli “Doların Seyri Değişiyor mu?” başlıklı yazıma göz atmanızda fayda var.
O gün, 2008’in Ağustos’undan, Aralık 2009’a kadar uluslar arası para piyasalarındaki hareketlerin ABD ve Avrupa’dan gelen kötü verilerin, doların değer kazanmasına, iyi gelişmelerin doların değer kaybetmesine neden olduğunu ancak; son günlerde bunun tersine (yani kriz öncesi döneme) döndüğünü ve bunun nedenlerini detaylarıyla yazmıştım.
Ağustos 2008’de kriz göstergeleri kırmızı bölgeye sıçramış ve Eylül ortasında ABD’nin en büyük yatırım bankalarından biri olan Lehman Brothers iflas etmişti. Bu iflas ile piyasa mantığı tam tersine dönmüş ve gelen tüm kötü haberler doların değer kazanmasına, iyi haberler ise değer kaybetmesine neden olmaya başlamıştı.
Son bir aydır ise gördüğümüz manzara şu: Hem ABD’den, hem Avrupa’dan hem de diğer büyük ekonomilerden gelen iyi haberler ile borsa endeksleri yükselirken, dolar da değer kazanıyor. Aklınıza “Bunda bir tuhaflık mı var?” gibi bir soru geliyorsa, ben cevap vereyim: “Hayır, yok”.
Bir taraftan, sıfıra yakın faiz oranlarının oluşturduğu altyapı ve gelen iyi veriler ile hisse senetleri değer kazanırken; diğer taraftan, ABD hükümetinin ve ABD Merkez Bankasının piyasaya boşalttığı 10 trilyon dolardan fazla canlandırma yardımının önümüzdeki Şubat ayından sonra geri çekilmeye başlayacağı beklentisi ile dolar yükseliyor. Tabii bir de, faiz artışı beklentisi var. Henüz zamanlama konusunda kesin bir kanat oluşmuş değil ama, hemen herkes ABD’nin, Avrupa’dan daha önce faiz artıracağı konusunda hemfikir.
FAKAT
Doların yükseliş hareketinin mantığı konusunda söylenecek bir şey yok. Fakat, menkul kıymet piyasalarındaki yükselişin ne kadar süreceği konusu hala bir muamma. Piyasalar iyimserliklerini korusa da, bence borsaların seyri kırılganlığını sürdürüyor.
Bunun nedeni, devlet yardımlarının ve canlandırma paketlerinin geri çekilmeye başlaması durumunda, piyasaların yakaladıkları ivmeyi sürdüremeyecek olabilmeleri.
Yapılan müdahalelere rağmen, ABD’de talepte canlanma işaretleri zayıf. İşsizlik yüzde 10 düzeyinde. Konut ve otomobil satışları kriz öncesine göre çok düşük. Dayanıklı mal siparişleri de öyle. Ortada talep yokken, talebe dayalı enflasyondan bahsetmek mümkün değil.
Hal böyle iken, mevcut verilere göre borsaların yükselmeye devam etmeleri için ya aşırı iyimser beklentilerin devam etmesi ya da canlanmanın gerçekten başlaması gerekiyor. Aksi halde, dolar yükselirken, dünyada hisse fiyatlarının gerilediği günlere geri dönülebilir.