H. Bader Arslan

10 Kasım 2009

Dolar Çöküyor mu?

ABD dolarının dünya egemenliği, 1944-1971 arasında yürürlükte olan Bretton-Woods para sisteminin eseridir.

Piyasalarda iyileşme işaretlerinin gelmesinin ardından, diğer paralara kaşı değer kaybetmeye başlayan ABD dolarının durumu, ‘acaba dolar çöküyor mu?’ sorusunu gündeme getirdi. Bugün bu soruya cevap vermeye çalışacağım izninizle.
Henüz çökmüyor.
Bu sizin için yeterliyse, ‘Yarın yine görüşürüz’.
Yeterli değilse, ‘okumaya devam edin’.
***
ABD dolarının dünya egemenliği, 1944-1971 arasında yürürlükte olan Bretton-Woods para sisteminin eseridir. Sistemde altına sabit bir değer üzerinden dönüştürülebilen tek para olan ABD doları, zamanla uluslar arası ticarette kullanılan bir para birimi haline geldi. Sistemin çökmesinin ardından bu özelliğini koruyan dolar, zamanla bir rezerv paraya da dönüştü. Bugün uluslar arası ticaretin yüzde 60’ı dolar ile yapılırken,  hemen hemen bütün ülkeler rezervlerinde bir miktar ABD doları tutuyor.
Uluslar arası ticarette alternatif para birimleri kullanılıyor olsaydı, doların değeri daha önce düşmeye başlayabilirdi. Ancak geçen yıla kadar bu alanda atılan önemli bir adım olmadı.
Çalışmalarına geçen yıl başlayan Çin, bu yıldan itibaren dış ticaretinde yerel para kullanımına ağırlık vermeye başlıyor.
2012 yılında Çin dış ticaret hacminin yüzde 60’nın yuan ve diğer yerel para birimleri ile yapılması bekleniyor. ‘Bekleniyor’ ifadesini özellikle kullanıyorum. Çünkü bu politikanın başarılı olup olmayacağı henüz belli değil. Fakat yine de, yuan bir alternatif olabilirse, doların bundan zarar göreceğine şüphe yok. Çin, şu anda bu amaçla döviz swap anlaşmaları kullanıyor ve altı ülke ile ticaretinde yuan kullanıyor. Bu ülkeler Malezya, Endonezya, G.Kore, Hong Kong, Belarus ve Arjantin. Gelecek yıllarda Brezilya ve Rusya’nın da bu ülkelere eklenmeleri bekleniyor.
Doların aşırı değer kaybı, rezerv tutan ülkelerin de rezervlerinin erimesi demek. Hiçbir ülke henüz buna hazır değil. Yani dolar yakında çökmeyecek çünkü, henüz kendisine alternatif bir rezerv para da yok.
Tekrar Çin’e dönelim. Yuan’ın Çin tarafından kullanılacak olması bu paranın rezerv olarak da kullanılacağı anlamına gelmiyor. Bir para biriminin rezerv olarak kabul görmesi için o paraya güvenilmesi gerekiyor. Yeni bir rezerv paranın, doları tahtından edebilmesi için dolardan daha fazla güven duyulan bir para birimi olması gerekiyor. Yuan böyle bir para mı, bunu zaman gösterecek.
Çin’den sonra dolara yönelik ikinci tehdit, kaynak zengini ülkeler.  Basına geçen aylarda sızan ve yalanlanmayan haberler, kaynak zengini ülkelerin petrol ve gazlarını artık ABD doları ile değil, farklı para birimleri ile satmak istediklerini gösteriyor. Hatta bunun için tek bir para yerine, altı farklı paradan oluşan bir sepet kullanılması gündemde. Bunun gerçekleşmesi durumunda, doların değer kaybı hızlanacaktır.
Dolara gelen üçünü tehdit, Amerikan hükümetinden.
Hükümet, zayıf dolardan pek de rahatsız görünmüyor. Neden rahatsız olsun ki; düşük dolar, devletin aldığı dış borcun maliyetini düşürüyor (hatta maliyetini negatife çekiyor.), ihracatı daha avantajlı hale getiriyor. İhracatın artması, üretimin artması, bu da işsizliğin azalması anlamına gelecek.

Alın size bir teori!

Krizin en kötü günlerinde, güvenli liman havası verilen dolar tüm paralara karşı değer kazanmıştı. O günlerde, yüzde 2 faizle dünyaya 1 trilyon dolar değerinde devlet tahvili satan ABD, borcunun değerini düşürmek, ihracatı ve istihdamı artırmak için bugünlerde piyasalara aşırı iyimserlik pompalayarak ya da bu süreci uzaktan izleyerek doların değer kaybetmesini destekliyor olabilir mi?