H. Bader Arslan

26 Nisan 2011

Beş dakikada Merkez Bankası sunumu

TCMB’nin yeni Başkanı Erdem Başçı, bugün, Bakanlar Kurulu’na dört bölümden oluşan bir sunum yaptı...


TCMB’nin yeni Başkanı Erdem Başçı, bugün, Bakanlar Kurulu’na dört bölümden oluşan bir sunum yaptı.  Kriz sonrasında toparlanma, para politikaları, politikaların sonuçları ve küresel riskler bölümlerinden oluşan sunum, Türkiye ekonomisinin kriz sonrası dönemdeki seyri ile Merkez Bankası’nın bu süreçte izlediği politikaların sonuçlarını özetliyor.
Sunum, Türkiye, ABD ve AB ekonomileri için yapılan çıktı açığı analizi ile başlıyor. Görünene göre, Türkiye diğer iki ekonomiden daha olumlu bir seyir izlemiş. Hatta, dış piyasaya yönelik üretim yapan, yani ihracata dönük sektörlerde durum daha da iyi. İstihdam düzeyi ve işgücüne katılma oranları en yüksek düzeylerine, kriz öncesinin de üzerine çıkmış durumda. Ancak yine de işsizlik oranı kriz öncesi düzeyinin az da olsa üzerinde.
İkinci bölümde, toparlanma sürecinde büyük ekonomilerin yaptıkları miktarsal genişlemenin menfi etkilerini hafifletmek amacıyla hakim olan iki yaklaşım öne çıkarılıyor: faiz artırımı ve faiz dışı önlemler. Ardından TCMB’nin zorunlu karşılıklarda yaptığı artırımların mantığı ve bu yolla elde edilmesi beklenen sonuçlar açıklanıyor. Dolayısıyla Bakanlar Kurulu’na, Bankanın izlediği politikanın ne olduğu detayıyla açıklanıyor. Hatta bir grafik yoluyla, zorunlu karşılıkları yüzde 20 ve üzerine çıkarmış iki ülke (Brezilya ve Çin) örneği veriliyor ve Türkiye’nin de önünde daha fazla artırım için yol olduğu ima ediliyor.
Zorunlu karşılıklarda yapılan artırımların döviz kuru üzerindeki etkisi, 30. sayfada, çarpıcı bir grafikle gösteriliyor. FED’in 2010 sonunda başlattığı 2. parasal genişleme süreci ile birlikte, gelişmekte olan ülkelerin paraları dolara karşı yaklaşık yüzde 6 değer kazanırken, TL  bugün itibarıyla yüzde 2 civarında değer kaybetmiş durumda. Yani başka bir deyişle, karşılıklarda artırım yapılmamış olsaydı, muhtemelen dolar kuru bugünlerde 1.52 değil 1.42 düzeyinde olacaktı.  Bunun tek başına cari açığı sınırlandırmak için yapıldığını söylemek mümkün değil ancak; artık sadece enflasyonu değil, finansal istikrarı da dikkate alan banka döviz kuru yoluyla cari açık üzerinde de olumlu etkileri olacak bir politika izliyor demek mümkün.
Sunumun sonlarına doğru, aylık bazda kredi büyümesinin hızının kontrol altına alındığını gösteren bir grafiğin ardından ekonomik büyümenin devam ettiği ancak, ekonomide aşırı ısınma işaretlerinin gelmediği; bununla birlikte petrol ve emtia fiyatlarındaki artışın enflasyonu geçici olarak yükselteceği vurgusu yapılıyor.
Son sözler hükümete…
Gelişmiş ülkelerdeki kamu borçları ile Arap ülkelerindeki problemlerin küresel riskler olarak hatırlatıldığı sunum son olarak hükümete, mali disiplinin sürdürülmesi, enerji yatırımları başta olmak üzere yapısal reformlara hız verilmesi ve özel kesim borçlarının kontrollü ve sağlıklı artırılmasının sağlanması mesajları veriyor. Bildiğiniz gibi cari açığın en önemli nedeni ithalatın yüzde 20’den fazlasını oluşturan enerji ithalatı.