H. Bader Arslan

20 Haziran 2011

Benzemez kimse sana

İnsanlar bu konudan bıktı ama Avrupa yine Yunanistan konusunda...


İnsanlar bu konudan bıktı ama Avrupa yine Yunanistan konusunda uzlaşamadı. Yakında öyle hava olacak ki; artık “Yunanistan temerrüde düşse de kurtulsak” diyecekler. Bakın son üç günde neler oldu…
Euro Bölgesi Maliye Bakanları, her krizde olduğu gibi yine bir pazar günü Lüksemburg’da toplandı. Evden çıkarken aileleriyle aralarında nasıl bir diyalog geçtiğini düşündünüz mü hiç? Muhtemelen şöyle bir şey…
-Tatlım, ben çıkıyorum.
-Nereye gidiyorsun?
-Lüksemburg’a. Bizimkilerle buluşacağız.
-Dur söyleme, tahmin edeyim. Yine Yunanistan değil mi?
-Evet. Akşama dönerim.
-Lütfen bu defa çözmeden gelmeyin. Neredeyse bir buçuk yıl oldu, hala bir sonuç yok. Ne yapıyorsunuz anlamıyorum.
-Ben de.

Pazar günü Yunanistan konusunda yapılan pek çok toplantıda olduğu gibi, bakanlar bu defa da tam olarak uzlaşamadan ayrıldılar. Yunanistan’a verilen 110 milyar euroluk kredinin 12 milyar euroluk Temmuz dilimini alıp almayacağı henüz net değil. Muhtemelen bu sorun aşılacak ama, sizin de bildiğiniz gibi, bunun alınmasının, Atina’nın çözüm bekleyen sorunlarının yanında pek anlamı yok.
Artık işaretleri gelen yeni bir paket var. Geçen yıl verilene denk büyüklükte ikinci bir kurtarma paketi söylentileri daha yüksek sesle ifade ediliyor. Bunu dillendirenlerden biri Başbakan Papandreu. Papandreu, dün Brüksel’e gidip Avrupa’lı liderler ile görüştü ve onları yeni paket için ikna etmeye çalıştı. Bu akşam ise kendi Meclis’inde zor bir güven oylaması sınavından geçecek.
Ne Brüksel’de yapılan görüşmelerin, ne de güven oylamasının olumlu sonuçlanması Yunanistan’ın sorunlarının çözümü için yeterli olabilir. Avrupa, sonu nereye vardığı belli olan bir yolda ilerliyor ve mevcut politikalarla bundan kaçmanın imkanı yok. 
Zaman zaman aklınıza Avrupa’nın Yunan sorununu çözme konusunda neden bu kadar beceriksiz olduğu sorusu takılıyor olabilir. Bunun üç nedeni var. Birincisi, gerçekten öngörüsüz ve karar alma konusunda cesaretsiz olmaları. İkincisi, Yunanistan’ın batışının bütün Avrupa ülkelerini aynı derecede etkilemeyecek (bazılarının büyük zarar görecek, bazılarının teğet geçecek olması) olması. Sonuncusu ise, Yunanistan’ın kurtarılmasının bu ülkelere aynı derecede fayda sağlamayacak olmasına rağmen bütün ülkelerin mali yük altına girecek olması. Yani Euro Bölgesi’nin kağıt üzerinde bir birliktelik olması. 
Ben, euroyu terkedip drahmiye dönülmedikçe, borçlarının vadesi uzatılmadıkça ve kurumsal olmayan (yani ülkelerin münferit olarak-) yeni borç verilmedikçe (bu konuda Çin’den bir hamle gelebilir) Yunanistan’ın başını yukarı kaldıramayacağını düşünüyorum. Bu konuda da IMF kadar iyimser değilim.
IMF 2012’den sonra Yunan ekonomisinin yeniden büyümeye geçeceğini ve 2016’da 2008’deki düzeyine ulaşacağını tahmin ediyor. 2016’da erişip erişemeyeceğini bilemem ama bence 2012’de yeniden büyümeye başlamak hayal olamayacak kadar iyimser bir beklenti.