Kriz döneminde bütün dünyada dış ticaretin en fazla gerilediği ay olan Şubat 2009’da dahi, Çin dış ticaretinde 4.8 milyar dolar fazla vermişti. Dolayısıyla, dün açıklanan dış ticaret açığı bazıları için büyük bir sürpriz oldu. Oysa bu beklenen bir gelişmeydi.
Beklenen
Beklenen bir gelişmeydi çünkü, Çin’in ithalatında bir süredir hatırı sayılır bir yükseliş var. Bunun birinci nedeni, Çin’in giderek yükselen emtia ithalatı var. Miktar olarak yükselen emtia ithalatı, son bir yıldır artan fiyatlar ile dolar bazında daha da büyük bir yekün oluşturuyor. Nitekim ithalatında en fazla artış görülen ürünler petrol ve hammaddeler. Geçen hafta petrol fiyatının 85 dolara çıkarak, krizin küresel boyuta taşındığı Eylül 2008’deki düzeyine ulaştığını biliyoruz. Bugünlerde petrol fiyatı, geçen yılki düzeyinin yaklaşık yüzde 80 üzerinde.
Aşağıdaki tablo 2009 yılında Çin’in bazı ürünlerdeki ithalatını gösteriyor. Dört ürün grubundaki toplam ithalat 280 milyar dolar civarında. Geçen yıl emtia fiyatlarının aşırı düştüğünü ve yılın ikinci yarısıyla birlikte yeniden yükselmeye başladığını, bugünlerde ise yeniden 2008 düzeylerine çıktığını dikkate alırsak, ithalattaki artışa büyük oranda cevap bulmuş oluruz.
İkincisi, Çin yıllardır yüksek hızla büyüyor ve kişi başına gelir de giderek yükseliyor. Bu, insanların lüks tüketim talebini ve dolayısıyla ithalatını artırıyor. Zira, ithalatında artış görülen başka bir kalem ise otomobil. Mevcut büyüme oranlarının devamı durumunda lüks ithalat eğilimi de devam edecektir.
Bunlarla birlikte, her şey böyle devam ederse yılsonunda, Çin’in dış ticarette fazla vermesi bekleniyor.
Korkulan
Biliyorsunuz, ABD ve AB başta olmak üzere bütün dünya Çin’in yuanın değerlenmesine izin vermesi konusunda baskı yapıyor. Bu baskılar sonuç verir ve yuan değerlenmeye başlarsa, bir sürerdi artmakta olan ithalat daha hızlı artmaya başlayacaktır. Yapay kur avantajını kaybetmeye başlayan Çin, bir süre sonra ihracatındaki ivmeyi kaybedebilir. Böylece diğer gelişmekte olan ülkelerin yıllardır maruz kaldığı Çin baskısı hafifleyecek ve bu ülkelerin ihracatı kolaylaşmaya başlayacaktır. Diğer gelişmekte olan ülkelerdeki ihracat artışı ve Çin’den yapılan ithalattaki gerileme, ulusal ekonomilerin yerli sanayi üretimlerini, istihdamını ve büyümelerini destekleyecektir. Bunlar bizim için olumlu işaretler.
Fakat, Çin’in Mart’ta verdiği dış ticaret açığı, kendisine yapılan “yuanın değerlenmesine izin ver” baskılarına karşı öne sürülebilecek geçerli bir mazeret olarak ortaya çıkıyor. Yani Çin hükümeti ve Merkez Bankası bu veriyi kullanarak, “Zaten açık vermeye başladık, bu savla üzerimize gelmeyin” kozunu kullanmaya başlayabilir. Başlayacaktır da… Bu, aklıma verilerin manipüle edilmiş olma ihtimalini getirmiyor değil.