H. Bader Arslan

13 Ocak 2010

Anlaş-Anlaşma-Anlaş-Anlaşma

Ne bereketli bir konuymuş ki; tazeliğini hiç kaybetmeyen bu konu bugün yine iç ekonomik gündemin birinci sırasında...

Aylardır (belki de yıllardır demek gerek) Türkiye ile IMF arasında türünün ne olacağı tartışılan bir anlaşma olacağı yönünde haberler okuyor, açıklamalar dinliyoruz. Ne bereketli bir konuymuş ki; tazeliğini hiç kaybetmeyen bu konu bugün yine iç ekonomik gündemin birinci sırasında.

Dün akşam internette, son iki yılda IMF ile anlaşma konusunda çıkan haberleri taradım ve sizin için çok kısa bir özetini çıkardım.

***

17 Kasım 2008 (Zaman): Türkiye, IMF ile 20'nci anlaşmayı yapmaya hazırlanıyor. Mayıs 2008'de sona eren 19'uncu stand-by'ın ardından yola nasıl devam edileceğine yönelik belirsizlik, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın önceki akşam ABD'de yaptığı, "Çözüme en çok yaklaştığımız noktadayız." açıklamasıyla yeni bir sürece girdi.

5 Aralık 2008 (Milliyet): “Reuters’ın üst düzey ekonomi yetkililerinden edindiği bilgiye göre, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 2009 başında yürürlüğe girmesi beklenen yeni anlaşmada önemli ölçüde mutabakat sağlandı”.

13 Aralık 2008 (Ntvmsnbc): Devlet Bakanı Şimşek, IMF ile sürdürülen anlaşma görüşmelerinde çok önemli bir mesafe katedildiğini, anlaşmaya varılmak üzere olduğunu söyledi.

10 Nisan 2009 (Cnnturk): Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, IMF ile 25 Nisan'daki bahar toplantıları öncesinde anlaşmayı umduklarını söyledi.

29 Aralık 2009 (AA): Devlet Bakanı Ali Babacan: “IMF ile bugün itibarıyla iyi bir noktadayız. Olası bir anlaşma aciliyetten kaynaklanan değil, Türkiye'nin büyümesini destekleyen bir program olacak. (IMF ile anlaşma olursa) demek, anlaşma olmama ihtimalini de içeriyor.”

11 Ocak 2010 (Sabah): Başbakan Tayyip Erdoğan, IMF ile iki yıldır süren görüşmelerdeki sorunların büyük ölçüde aşıldığını, imzaya yakın olduklarını açıkladı. Erdoğan "Herhalde gün, hafta içinde... Bu iş burada çözülecektir diye düşünüyorum" dedi.

12 Ocak 2010 (T24): Başbakan Erdoğan: “Belki ben yanlış söyledim. Ama olay gün, hafta, bu şeklindedir. Arkadaşlarımız şu anda kesin görüşmeleri yapıyor. Bu işin sonuna geldik. Ama olursa olur, olmazsa olmaz. Arkadaşlarımdan aldığım rapor, işin sonuna geldiğimiz şeklinde."


***

Gördüğünüz gibi 2008’in sonlarına doğru başlayan IMF ile anlaşma süreci bugüne geldiğimizde hâlâ sona ermiş değil.

11 Ocak günü akşam saatlerinde T24’te yayına verilen ve olası Türkiye-IMF anlaşmasını inceleyen yazısında Doğan Akın şöyle diyordu: “Erdoğan'ın “IMF ile anlaşma gün meselesi” yolundaki sözleri, saat 14:20 (11 Ocak Pazartesi) sıralarında ajanslar, televizyonlar ve haber sitelerine düştü. Erdoğan, Lübnan Başbakanı Saad Hariri ile düzenlediği ortak basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken şu açıklamayı yaptı: “IMF ile olan görüşmeler büyük ölçüde, şu anda aşılmış noktada. Bu konuyla ilgili olarak, artık 'Herhalde gün, hafta... Bu iş burada çözülecektir' diye düşünüyorum ve arkadaşlardan da haberleri bekliyorum." Oysa Doğan Akın aynı yazısında, IMF anlaşma konusunda, özellikle IMF tarafında henüz bir netlik olmadığını söylüyordu.

Nihayet dün Başbakan Erdoğan, Rusya seyahati öncesi yaptığı açıklamada: “Belki ben yanlış söyledim. Ama olay gün, hafta, bu şeklindedir. Arkadaşlarımız şu anda kesin görüşmeleri yapıyor. Bu işin sonuna geldik. Ama olursa olur, olmazsa olmaz. Arkadaşlarımdan aldığım rapor, işin sonuna geldiğimiz şeklinde” dedi.

Son haberlere bakıldığında ‘galiba bu sefer olacak’ demek mümkünse bile, benzer ifadelerin daha önce de çok kez kullanıldığı IMF anlaşması, imzalanana kadar bir muamma olarak kalacağa benziyor. Ben, müzakereleri bu kadar uzun süren ve hala akıbeti konusunda net bir bilgi olmayan başka bir anlaşma bilmiyorum.

Pekiyi, neden hükümet anlaşmayı iki yıla yakın süredir ara sıra gündeme getirip, daha sonra soğumaya bırakıyor olabilir? Bunun için öne sürülen bazı görüşler var ama bana en mantıklısı “beklenti yönetimi” gibi geliyor. IMF ile bir anlaşma yapılacaksa da, yapılmayacaksa da şu ana kadar ‘IMF ile anlaşma’ beklentisi piyasaları hep yukarı taşıdı; hem de defalarca.

Peki ya bir anlaşma yapılmazsa, piyasalar nasıl tepki verir?

Dikkat! Bu yazıda “anlaşma” ifadesi 22 kez kullanılmıştır. Böyle anlaşmaya böyle yazı…