H. Bader Arslan

01 Şubat 2010

2009 İHRACATI TAHMİNLERİ AŞTI

TÜİK, geçen Cuma, Aralık ayına ait dış ticaret verilerini açıkladı...

TÜİK, geçen Cuma, Aralık ayına ait dış ticaret verilerini açıkladı. Aralık ayında Türkiye’nin ihracatı 10 milyar 62 milyon dolara, ithalatı ise 14 milyar 989 milyon dolara ulaştı.
Böylece 2009’da Ekim ve Aralık ayları olmak üzere iki kez ihracat 10 milyar dolar sınırını aştığı gibi, Orta Vadeli Program’daki 98.5 milyar dolar ve psikolojik sınır olan 100 milyar dolar sınırları da aşılmış oldu. Zira 2009 yılı toplam ihracatı 102 milyar 16 milyon dolara ulaştı.

2008-2009 Aylık Dış Ticaret

Bu düzey, 2008’de 132 milyar dolar düzeyinde olan ihracatımıza kıyasla yüzde 22.6 oranında gerileme olduğunu gösteriyor. IMF dünya ihracatının geçen yıl yüzde 27.8 gerilemiş olduğunu tahmin ediyor. Kesin veriler açıklandığında büyük olasılıkla gerilemenin biraz daha düşük olacağını göreceğiz ama yine de, Türkiye’nin ihracatındaki gerileme, dünya ihracatındaki gerilemeden daha az.

Ayrıca Türkiye’nin performansının birçok AB ülkesinden,  Japonya’dan, bazı Asya ülkelerinden ve Brezilya’dan daha iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu ülkelerde ihracatın gerileme oranı, Türkiye’nin üzerinde.

Toparlanma Mayıs’tan Sonra
Yıl içindeki en düşük düzeyini 7.3 milyar dolar ile Mayıs ayında gören ihracat, bu aydan sonra toparlanmaya başladı. Ağustos, Eylül ve Kasım ayları mevsim ve takvim etkilerinin yoğun hissedildiği aylar oldu ancak, yılın ikinci yarısında ihracatta ana trendin yukarı yönlü olduğunu gördük.

İhracatın 2010’da nasıl seyredeceği konusunda kesin bir şey söylemek güç. Piyasalar son bir ayda iç açıcı görünmüyor. Tüketici güven beklentilerinde de gerileme olan ülkeler var. Bunun ticaret üzerinde etkileri olacaktır. O nedenle, 2010 içinde dünya ticareti de dalgalı bir seyir izleyebilir.

Son bir ayda doların, diğer paralara karşı değer kazandığını gördük. Bu da Türkiye’nin ihracatı üzerinde olumsuz bir etkiye neden olabilir. Son yıllarda payı gerilese de, ihracatın yarıya yakını Avrupa ülkelerine yapılıyor. Bunun da büyük kısmı Euro kullanan ülkelere gidiyor. İşletmeler bir taraftan değer kaybeden euro cinsinden mal satarken, diğer taraftan daha düşük karla mal satmaya çalışmak zorunda kalabilirler.