Araştırmacılar, Dış Güneş Sistemi'nin çok uzaklarında tuhaf, oldukça uzun bir yörüngeye sahip dev bir gezegenin izini sürüyorlar. "Dokuzuncu Gezegen" ya da "Gezegen X" adı verilen bu nesnenin Güneş etrafında yalnızca bir tam tur atmasının 10.000 yıl sürebileceği tahmin ediliyor.
Biliyorsunuz 2006 yılına kadar Güneş Sistemi'nde dokuz gezegen vardı. Pluton, dokuzuncu gezegendi ancak daha sonra onu gezegen statüsünden alarak "cüce gezegen" statüsüne indirdiler.
Yani şu anda Güneş Sistemi'nde resmi olarak sekiz gezegen bulunuyor. Güneş'e en yakın olan Merkür ve en uzak olanlar ise Uranüs ve Neptün; ve elbette daha ileride cüce gezegen Pluton bulunuyor.
Ancak bilim insanları mevcut gezegenlerden milyarlarca kilometre uzakta bir buz devi gezegenin daha olduğunu düşünüyorlar. Bunun için haklı nedenleri var.
Dokuzuncu Gezegen olasılığını ilk dile getiren Gökbilimci Mike Brown, "Dokuzuncu Gezegen olmadan Güneş Sistemi'ni açıklamak gerçekten zor" diyor. "Fakat onu görene kadar var olduğundan tam olarak emin olmanın da bir yolu yok. Eğer varsa, Güneş Sistemi'nin evrimi hakkındaki anlayışımızı gözden geçirmemiz gerekecek."
Gökbilimciler bu varsayımsal gezegenin ne kadar büyük olabileceğini, Dünya'dan ne kadar uzakta olabileceğini ve hatta Güneş etrafındaki yörüngesinin nasıl olması gerektiğini öngörebiliyorlar.
Cüce gezegen Sedna
Güneş Sistemi'nin en uzak iki gezegeninden biri olan Uranüs'ün 1846'da, daha uzakta olan Neptün'ün 1781'de keşfedildiği biliniyor. Buz devleri sınıfına giren bu gezegenlerin daha ilerisinde Kuiper Kuşağı var. Kuiper Kuşağı, Neptün'ün ötesinde Güneş'in etrafında dönen asteroitler, kuyruklu yıldızlar ve cüce gezegenlerden oluşan devasa bir halka; burası Güneş Sistemi'nin dış bölgesi sayılıyor.
Ancak 2004'teki bir keşif bunu değiştirdi. Bilim insanları, Kuiper Kuşağı'nın ötesinde yer alan potansiyel bir cüce gezegen olan Sedna'nın Güneş etrafında tuhaf bir yörüngeye sahip olduğunu keşfettiler.
Daha sonra 2014 yılında yapılan bir çalışmada yine Kuiper Kuşağı'nda Sedna'nınkine benzer garip bir yörüngeye sahip "2012 VP113" kod adlı daha küçük bir nesne tespit ettiklerini duyurdular.
Bu alışılmadık yörüngeler, bu bölgede başka görülemeyen bir büyük kütlenin var olabileceği düşüncesi yarattı.
Bulgular, daha ötede" Neptün ötesi nesneler (TNO'lar)" bulunabileceğini ima ediyordu. Yani Güneş Sistemi bizim öngörülerimizin ötesinde çok daha büyüktü.
Bu bulguları inceleyen gökbilimciler Mike Brown ve Konstantin Batygin, hem Sedna'nın hem de 2012 VP113'ün yörüngelerinde benzer türde bir "bükülme" olduğunu fark ettiler.
Bu bükülmenin bir gezegen gibi kütleli bir cisim kaynaklı bir çekim etkisi altında oluşabileceğinii düşündüler. Brown, "En iyi tahminimiz, Dünya'dan yedi kat daha büyük veya gezegenimizin kütlesinin beş ile 10 katı arasında bir kütleye sahip olduğu yönünde" diyor. Bunun onu Jüpiter, Satürn, Neptün ve Uranüs'ten sonra Güneş Sistemi'ndeki beşinci en büyük gezegen yapacağını belirtiyor .
Brown, Dokuzuncu Gezegen'in bileşiminin muhtemelen Güneş'e olan uzaklığı nedeniyle en çok Neptün'e benzeyebileceğini söylüyor. Dahası bu Dokuzuncu Gezegen'in büyük gaz devleri gibi uydularla çevrili olabileceği de öngörüleri arasında.
Neden önemli?
Eğer varsa, Dokuzuncu Gezegen Güneş'ten muhtemelen Güneş ile Dünya arasındaki mesafeden 500 kat daha uzakta olmalı, deniyor.
Bu kadar uzakta, Dokuzuncu Gezegenin Güneş'in etrafında tek bir turu tamamlaması 5.000 ile 10.000 yıl sürebilir. Yörüngesi muhtemelen oldukça eliptik olduğundan, Güneş'e olan uzaklığı zaman içinde büyük ölçüde değişecektir. Ayrıca muhtemelen diğer gezegenlerle aynı düzlemde bir yörüngede bulunmadığından bu da onu bulmayı daha da zorlaştırıyor.
Dokuzuncu Gezegen'in olağandışı yörüngesi ve Güneş'ten aşırı uzaklığı, onun yıldızlar arasında gezinen serseri bir gezegen olabileceği ihtimalini artırıyor. Ancak Brown ve Batygin, Dokuzuncu Gezegen'in Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenlerle birlikte oluştuğuna inanıyorlar.
Gökbilimciler neredeyse on yıldır bu varsayımsal Dokuzuncu Gezegen'in izlerini bulmak için dış Güneş sistemini taradılar. Henüz bir sonuç alınabilmiş değil ancak Vera C. Rubin Gözlemevi'nin 2025'te devreye girmesi ile birlikte, önümüzdeki birkaç yıl içinde onu bulabileceklerini düşünüyorlar.
Mike Brown, Plüton'un gezegenlikten cüce gezegene indirilmesinde katkısı olduğunu ima ederek "Plüton'un gezegen statüsünden indirilmesine kızan tüm insanlara gerçek bir gezegenin var olduğunu duyurmak heyecan verici," diyor.
"Şimdi gidip bu gezegeni bulabiliriz ve Güneş Sistemi'nin bir kez daha dokuz gezegene sahip olmasını sağlayabiliriz."
Kaynakça
https://science.nasa.gov/solar-system/planet-x/
https://www.space.com/planet-9-cometary-bodies-neptune-solar-system
https://www.caltech.edu/about/news/caltech-researchers-find-evidence-real-ninth-planet-49523
Nafiye Güneç Kıyak kimdir?Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı. Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu. 1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi. 2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır. Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOS; Sırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir. |