Güneç Kıyak

13 Aralık 2020

Bir hologram içinde olabilir miyiz?

Sicim kuramı, kara delikler için geçerli olan bu durumun tüm evren için de geçerli olabileceğini söylüyor. Bundan sonrası ise yığınlarca soru, ama en azından felsefeye ilham veriyorlar

Stefan Hawking diyor ki: "Yaşamımız, dünyalı olmayan ve akıllı yaratıklar tarafından oynanan bir bilgisayar oyunu, biz de bilgisayarlarla üretilmiş oyuncular olabiliriz. Belki de, sadece bakıp eğlendikleri hologramlarız."

Gerçekten olabilir miyiz?

Peki, hologram nedir?

Cisimlere ait bilgiler, genellikle ses veya elektromanyetik dalgalar yoluyla alınır. Elektromanyetik dalgalar içinde en önemli bilgi kaynağı ise ışık.

Holografi, cisimlerin bu dal­galar yoluyla gelen bilgilerinin kaydedilmesi ve bu bilgilerden hareketle cismin görüntüsünün elde edildiği bir teknik. Burada bilgi derken gelen dalganın özellikleri; şiddeti, dalga boyu ve yayılma doğrultusu gibi veriler kastediliyor.

Hologram ise cismin holografi tekniği ile elde edilen görüntüsü.

Tekniğe holografi adını bu alanda öncü çalışmalar yapmış olan Dennis Gabor vermiş; Latince "bütün" anlamına gelen "holos"dan esinlenilmiş.

Daha iyi anlamak için fotoğraf örneği üzerinden gidelim:

Her ışık dalgası temelde üç özellik taşır: Dalga şiddeti, dalga boyu ve dalganın yayılma doğrultusu.

Siyah beyaz fotoğraflar ışık şiddetindeki farklılıklarının gümüşlü fotoğraf plakası üzerinde oluşan izleri ile elde edilir; dalga boyundaki değişikliklerin kaydedilmesi ile de renkli resim ortaya çıkar.

Hologramlar için ise ışığın her üç özelliği de kullanılır.

Özetle, ışığın dalga özellikleri kullanılarak bir cismin bilgilerinin kaydedilip görüntünün yeniden oluşturulması tekniğine holografi ve elde edilen görüntüye de hologram deniyor.

Bu tekniğin kayda değer ve en önemli özelliği ise daha yüksek boyuttaki bilgiler, daha düşük boyuttaki bir oluşumun içine kodlanarak kaydedilebilir ve daha sonra orijinal görüntü yeniden sağlanabilir.

Yani, üç boyutlu cisim bilgileri, iki boyutlu bir yüzeye kaydedilerek üç boyutta görüntü elde edilebilir.

Önemli bir başka özellik ise hologramın her bir parçası, bütünde var olan bilginin tümünü içeriyor olmasıdır. Örneğin üzerinde bir ağaç görüntüsü olan bir hologram küçük parçalara ayrılsa bile her bir parça ağacın bütün görüntüsüne sahiptir. Çünkü, ağaca ait üç boyutlu bilgilerin tamamı, iki boyutlu yüzeyin her noktasına kaydedilmiştir.

İşte, holografik bilgilerin bu "her noktada bulunma" doğası ve boyut özelliği, evreni yorumlamada yeni bir yol olarak karşımıza çıkıyor.

Dünyamız bir hologram olabilir mi?

Yukarıda da açıklandığı gibi üç boyutlu dünyamızı iki boyutlu yüzey üzerine kaydederek onun iki boyutlu bu ortam üzerinde üç boyutlu orijinal görüntüsünü sağlamak mümkün!

Eğer bu mümkünse, üç boyutlu dünyamızda gerçekleşen her şey, aslında daha yüksek boyutlu bir başka dünya tarafından üretilmiş olabilir mi? Örneğin dört boyuta sahip bir dünya!

Eğer Dünya'mız bir hologram ise, bütün bilgiler yine Dünya'nın her noktasında ayrı ayrı kaydedilmiş olmalı. Ve onun bir parçası olan bizlerin, normalde görülemeyen bu bilgileri zaman zaman fark ediyor olması olası mı?

Ya da bir paralel dünyanın bir yansıması olabilir miyiz?

Hawking'e sorarsanız bu soruların yanıtı "evet"!

 Ve bu yaklaşım bize paralel dünyaların kapısını açıyor.

Hologram evren?

Bundan 40 yıl önce "kara delikler tarafından yutulan cisimlere ne oluyor?" sorusu bilim insanları arasında uzun ve hararetli tartışmalara neden oldu ve bu tartışmalar sonrasında "Holografik ilke" ortaya atıldı.

 

Tartışmayı ilk başlatan Hollandalı fizikçi Gerardus 't Hooft.

Hooft, Martinus J.G. Veltman ile birlikte "elektrozayıf etkileşimlerin kuantum yapısı" çalışması ile 1999 yılı Nobel Fizik Ödülü sahibi bir bilim insanı.

Her ne kadar fikri ilk olarak Gerardus 't Hooft ortaya atmışa da sonrasında Leonard Susskind, Gerardus 't Hooft ve Charles Thorn'un da katkılarıyla "Holografik ilke"yi bir Sicim Kuramı yorumu olarak biçimlendirdi.

Sicim Kuramı'na göre kara deliğin olay ufku iki boyutlu bir yüzeydir ve cisimler kara deliğin içine girerken iki boyutlu yüzey onların üç boyutlu bilgilerini kaydeder. Böylece üç boyutlu bilgi, bir holografi tekniğiyle kaydedilmiş ve korunmuş olur, deniyor.

Buna göre kara deliğe çekilen bir madde (dolayısıyla bilgi) kara deliğin hacmi ile değil, ona ait yüzey alanı ile orantılı olacaktır, yani tüm bilgi kara deliğin yüzeyinde holografik olarak kaydedilmiş durumdadır.

Holografik ilkeyi evrene uygulayabilir miyiz?

Sicim kuramı, kara delikler için geçerli olan bu durumun tüm evren için de geçerli olabileceğini söylüyor.

Bundan sonrası ise yığınlarca soru, ama en azından felsefeye ilham veriyorlar.

Tekrar kendi sorumuza dönelim: Bir hologram içinde olabilir miyiz?

Ya da şöyle soralım: Bir hologram içinde olmadığımızı söyleyebilir miyiz? 


Kaynakça