Ne mutlu Türkiye’ye, Açık Radyo’su var. Ne mutlu Türkiye’nin Başkanı Tayyip Erdoğan’a. Dünyayla iftiharla paylaşabileceği Açık Radyo var.
Ömer Madra ve arkadaşlarını, devlet konuğu olarak ağırladıklarına örnek gösterebileceği, hepsinin kültürlerine nefesini veren, radyo tarihinde Türkiye’den çığır açan bir Açık Radyo.
Ne mutlu, dünyada Türkçe konuşulan her yerde Açık Radyo’yla günaydınlaşan, gün boyunca yayınlarını yaşam şevkiyle takip eden dinleyicilerine.
Ne mutlu Açık Radyo’ya; iklim krizine duyarlılığıyla, dünyaya küresel yurttaşlık örneği veren Açık Radyo’ya. Kimsenin Açık Radyo’yu susturabilmek cüretinde olduğuna inanmıyorum. Ülkelerine kötülük yapmak istemiş olamazlar. Sokağa çıkmaktan, çocuklarının gözüne bakmaktan, ülkenin genç kuşaklarından kaçacakları duruma düşmekte istemezler. Gölgelerinden korkmanın kabuslarını hortlatacağını bilirler.
Açık Radyo’yu susturmak cüret değil cehalettir. Sesin idamıdır. Yoksa onlar da bilir, Açık Radyo’yu susturmak, Dünyaya hiç duyulmadığı kadar sesini duyurmak demektir. Türkiye’ye dünyayı kapatmak demektir.
Kainatın tüm seslerine ve renklerine, dünyanın her dilinde yayın yapma kudretinde Açık Radyo’ya, bugün de, yarın da günaydın!