Bu yazı 17 Nisan'da bu sütunda yayınlanan ve başkanlık sistemlerinin ekonomi için neden kötü olduğunu irdeleyen yazımın devamı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçimlerinden birine haftalar kaldı ve bu seçimin sonucu ülkenin hangi hükümet sistemi ile yönetileceğini de belirleyecek. Seçimi iktidar kazanırsa yoluna başkanlık sistemi ile devam edecek, bunun yıkıcı sonuçlarını 2018'den bu yana yaşayarak gözlemledik. Öte yandan muhalefet blokunun en önemli vaadi güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş. Seçmenlere bu kadar keskin iki alternatif sunulan – sadece Türkiye'den bahsetmiyorum – başka çok az seçim olmalı.
Bir önceki yazıma başkanlık ve parlamenter sistemlerin hangisinin ekonomik performansı daha iyi sorusuna cevap arayarak başlamıştım. 119 ülkenin 1960-2020 arası kişi başı milli gelir, enflasyon ve gelir dağılımı verilerini analiz ederek, başkanlık rejimlerinin parlamenter sistemlere göre çok daha kötü ekonomik performans sergilediğine dikkat çekmiştim.
Örneğin, başkanlık sistemlerinde ortalama kişi başı milli gelir parlamenter sistemlerdekinin neredeyse beşte biri. Benzer şekilde, gelir dağılımı başkanlıkla yönetilen ülkelerde, parlamenter sistemlere göre yüzde 12 ile 25 arası daha bozuk.
Doğal olarak bu tespitleri yaptıktan sonra cevaplanması gereken en önemli soru neden başkanlık rejimlerinin ekonomi için tutarlı olarak bu kadar kötü olduğu. Bu soru bir önceki yazının odağıydı. Yine verilerle iki sistemin ekonomik performansını irdelediğimizde başkanlık sistemlerinde kurumların kalitesinin, parlamenter rejimlere göre tutarlı olarak zayıf olduğunu ortaya koymuştuk.
Muhalefetin kazandığı durumda seçimlerden hemen sonra başlaması gereken ve başlayacağı taahhüt edilen en önemli süreç hükümet sistemi değişikliği ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş. Peki parlamenter sistem nasıl güçlendirilmeli?
Yukarıdaki bahsettiğim analizde kullandığımız, elimizde bulunan hem ekonomik ölçütler, hem de kurumların kalitesi konusunda zengin veri setinin yardımıyla bu soruya da cevap aramak mümkün.
Parlamenter ve başkanlık sistemlerinde demokrasi ve kurumların kalitesi
Aşağıdaki grafiklerde, yukarıda söz ettiğim 119 ülke için kurumların kalitesi, demokrasi düzeyi, bireysel özgürlükler ve yönetim kalitesi verileri sunuluyor. Her bir ölçüt için her iki sistemde – siyah dik kutular başkanlık, griler parlamenter sistem- ülkeler en düşükten en yükseğe beş kategoriye ayrılıyor.
Grafik 1'de soldaki panelde demokratikleşme düzeyini gösteren 'Polity' değişkeni var. Düşük değerler otokratik rejimleri temsil ediyor, endeksin değeri yükseldikçe demokrasinin kalitesi de yükseliyor. Grafikte yatay eksenin sağına yaklaştıkça gri dikey kutuların baskın olması demokrasi düzeyi en yüksek olan ülkelerin büyük çoğunluğunun parlamenter sistemle yönetildiğine işaret ediyor.
Grafik 1. Başkanlık ve parlamenter sistemler, demokrasi düzeyi ve demokratik seçimler. Kaynak. McManus & Ozkan, 2023.
Grafik 1'de sağdaki panel ise seçim demokrasisi endeksi, yine endeks değerinin artması seçimlerin daha demokratik bir altyapıda gerçekleştiğinin işareti. Soldaki panelden çıkardığımız sonuca benzer şekilde yine en demokratik seçimler parlamenter sistemlerde gözlemleniyor.
Grafik 2 yargı sistemi ile ilgili iki önemli ölçüt sunuyor. Soldaki panel hukukun üstünlüğünü gösteren endeks. Bu endeks özellikle sözleşmelerin uygulanması, mülkiyet hakları, polis teşkilatı ve mahkemelerin işleyişi konularına duyulan güveni yansıtıyor.
Grafik 2. Başkanlık ve parlamenter sistemler, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, yargı. Kaynak. McManus & Ozkan, 2023.
Ortadaki panelde yasama, yargı ve yürütme arasındaki kuvvetler ayrılığının derecesi sunuluyor. Her iki panelden açıklıkla görüyoruz ki hem hukukun üstünlüğünün hem de kuvvetler ayrılığının en güçlü olduğu ülkeler yine parlamenter sistemle yönetilenler. Soldaki panelde siyah dikey kutuların yoğunlukla en solda öbeklenmesi de hukukun üstünlüğü konusunda en sorunlu ülkelerin başkanlıkla yönetilenler olduğuna işaret ediyor.
En sağdaki paneldeki veriler ise yargı kurumlarının bağımsızlığı ile ilgili ve yürütmenin mahkeme kararlarına ne kadar uyduğu ve yargının yürütmeden ne kadar bağımsız hareket edebildiği ile ilgili bir ölçüt. Yine önceki sonuçlarla tutarlı olarak parlamenter sistem ile yönetilen ülkelerde yargı bağımsızlığı başkanlık rejimlerine göre tutarlı olarak yüksek.
Bir ülkenin demokrasi kalitesini o ülkedeki özgürlükler ortamını ele almadan değerlendirebilmek mümkün değil. Grafik 3 tam da bunu yapıyor. En soldaki panel ifade özgürlüğü, ortadaki basın özgürlüğü, en sağdaki ise sivil özgürlükler ve insan hakları düzeyini ölçen değerler sunuyor.
Yine açıkça göreceğimiz gibi hem ifade özgürlüğünde hem basın özgürlüğünde hem de insan haklarında en yüksek değerler parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde gözlemleniyor.
Grafik 3. Başkanlık ve parlamenter sistemler, ifade ve basın özgürlüğü, sivil özgürlükler ve insan hakları. Kaynak. McManus & Ozkan, 2023.
Demokrasi kalitesinin önemli boyutlarından biri de yönetim sisteminin ne kadar kapsayıcı olduğu ile ilgili. Veri setimizde 'halkın sesi' diye adlandırabileceğimiz bir endeks var (Grafik 4, soldaki panel), bireylerin istedikleri yöneticileri seçebilme yetisine, örgütlenme özgürlüğüne ve basının hükümetten bağımsızlığına işaret ediyor.
Grafik 4'te sağdaki panel ise katılımcı demokrasi endeksi, bireylerin mahalli ve bölgesel yönetimlere ve sivil toplum örgütlerine katılabilme özgürlüğünü ölçüyor. Her iki panelden de görüleceği gibi halkın sesi ve kapsayıcılık boyutunda da yine parlamenter sistemle yönetilen ülkeler önde.
Grafik 4. Başkanlık ve parlamenter sistemler, halkın sesi ve hesap verebilirlik, katılımcı demokrasi. Kaynak. McManus & Ozkan, 2023.
Kurumların kalitesi ile ilgili dikkate alacağımız son iki ölçüt hükümet etkinliği ve regülasyon kalitesi.
Grafik 5'te soldaki panelde gösterilen hükümet etkinliği endeksi kamu hizmetleri ve harcamalarının kalitesini ölçüyor. Sağdaki panelde sunulan regülasyon kalitesi ise özel sektörü destekleyici politikaların tasarlanması ve uygulanması konusundaki güven olarak tanımlanıyor.
İki hükümet sistemi arasındaki sıralama yine aynı: parlamenter sistemler her iki ölçüte göre de başkanlık rejimlerinden daha üstün sonuçlar sağlıyorlar.
Grafik 5. Başkanlık ve parlamenter sistemler, hükümet etkinliği ve regülasyon kalitesi. Kaynak. McManus & Ozkan, 2023.
Yukarıda ayrıntılı bir şekilde başkanlık ve parlamenter sistemle yönetilen ülkelerdeki kurumların ve demokrasinin kalitesini karşılaştırdık ve parlamenter sistemin irdelediğimiz tüm ölçütlerde daha üstün olduğunu tespit ettik.
Bu veriler ve analiz ülkemizde parlamenter sistem nasıl yeniden tasarlanmalı sorusuna vereceğimiz cevabı da şekillendiriyor. Yeni güçlendirilmiş parlamenter sistem yüksek demokrasi temelinde, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı üzerine inşa edilmeli; ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğü konularında tüm kısıt ve kısıtlamaları ortadan kaldıran, katılımcı ve kapsayıcı demokrasiyi tüm ögeleriyle hayata geçiren yeni bir rejim olmalı.
Demokrasinin ve kurumların kalitesi ekonomik performansı etkiler mi?
Peki kurumların kalitesindeki bu fark ekonomiye nasıl yansıyor? Kurumların ekonomik performans üzerindeki etkilerini başkanlık rejimlerinin ekonomik performansının neden bu kadar kötü olduğu konusundaki kitabımızda inceledik (Why are presidential regimes bad for the economy? Richard McManus and Gülçin Özkan, Routledge January 2023).
Sonuç yine gayet açık. Kurumların kaliteli, demokratik yapının güçlü, özgürlüklerin geniş ve bireylerin yönetime katılımının yüksek olduğu ülkelerde ekonomik performans daha güçlü. Bu ülkelerde üretilen milli gelir yüksek, enflasyon düşük, gelir dağılımı daha adil.
Bu bulgular aynı zamanda son dört yılda Türkiye'de ekonominin adeta çökmesinin, aynı dönemde kurumların çökmesinden bağımsız düşünülemeyeceğinin de kanıtı.
Kısacası kurumları ve demokrasiyi güçlendirmenin bir de ekonomik primi var, hem de hiç azımsanmayacak kadar.
Gülçin Özkan kimdir? Gülçin Özkan, Londra King’s College’da finans profesörüdür. Liseyi Erzincan’ın Kemah ilçesinde okuduktan sonra lisans derecesini ODTÜ Ekonomi Bölümü’nde, yüksek lisans ve doktora derecelerini İngiltere’de Warwick ve York üniversitelerinde tamamladı. Uzmanlık alanı makroekonomi ve finans. Döviz krizleri ve finansal krizler, merkez bankası bağımsızlığı, para politikası, döviz kuru rejimleri, hükümet sistemleri ve ekonomi, Brexit, vergi politikaları konularında birçok yayını bulunuyor. Şu an çeşitli üniversitelerde akademisyen olarak çalışan ve IMF, Avrupa Merkez Bankası, OECD ve değişik ülkelerin merkez bankalarında görev yapan çok sayıda doktora öğrencisi yetiştirdi. Başkanlık sistemlerinin ekonomik performansının neden kötü olduğu konusundaki kitabı Routledge yayınevi tarafından Ocak 2023’te basıldı. (Why are presidential regimes bad for the economy? Richard McManus and Gülçin Özkan, Routledge January 2023). |