Gülçin Özkan

17 Nisan 2023

Başkanlık rejimlerinde ekonomik performans neden bu kadar kötü?

Hangi rejimin ekonomik performansı daha iyi? 

Türkiye'nin geleceği için hayati önem taşıdığı herkes tarafından kabul edilen 14 Mayıs seçimlerinin sonucu ülkenin hangi hükümet sistemi ile yönetileceğini de belirleyecek. Muhalefet blokunun en önemli seçim vaadi yönetim sistemini tekrar ve güçlendirilmiş parlamenter rejim lehine değiştirmek. Elbette böyle bir rejim değişikliğinin çok yönlü etkileri olacaktır, ama bu yazının konusu hükümet sistemlerinin ekonomik etkileri.

En doğru hükümet sistemi hangisidir sorusu en az 19. yüzyıldan bu yana siyaset bilimcileri, düşünürleri, devlet adamlarını meşgul eden bir konu; arada hibrit formüller olsa da en önemli iki alternatif başkanlık rejimi ve parlamenter sistem. Bugün dünyada parlamenter sistem ile yönetilen ülke sayısı daha fazla ama başkanlık rejimleri – özellikle ABD ve Rusya gibi yüzölçümü büyük ülkelerin bu kategoride olması nedeniyle - daha geniş bir coğrafyada temsil ediliyorlar.

Anayasa değişiklikleri seyrek aralıklarla gerçekleşiyor ama bazı dönemlerde sistem reformları birçok ülkede eş zamanlı gözlemleniyor. Örneğin 1990'ların başında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla serbest kalan bir çok Doğu Avrupa ülkesinin yeni rejim seçimi gibi. Yine benzer bir şekilde 1990'lar önceki on yıllar boyunca siyasi istikrarsızlık ve darbelerle sarsılan Latin Amerika ülkelerinde de yeni rejim arayışlarına zemin oluşturan bir zaman dilimi oldu. 

Bu dönemdeki yoğun 'doğru rejim' arayışları üzerine araştırmalar hangi rejimin demokratik istikrar açısından daha tercih edilebilir olduğu konusuna odaklandı. Bu çabaların sonucu ortaya çıkan birçok çalışma başkanlık rejimlerinin doğurduğu ciddi istikrarsızlık sorunlarına dikkat çekiyordu. Gerçekten de rejim istikrarı ve demokratik devamlılık gösteren tek başkanlık rejiminin ABD olduğu yaygınlıkla kabul ediliyor. Devamlılık ve istikrar sergileyen diğer iki başkanlık rejimi Fransa ve Finlandiya ama ikisi de parlamenter sistemin özelliklerini de gösteren hibrit sistemler.

Siyasi istikrarsızlık tabii parlamenter sistemlerde de gözleniyor ama Hindistan gibi hem etnik, hem dini fay hatlarında ciddi bir kutuplaşma barındıran bir ülkede bile parlamenter sistem kriz çözümlerinde etkili olabiliyor.  

Çizgi: Tan Oral

Hangi rejimin ekonomik performansı daha iyi? 

Ekonomik performans açısından bu iki rejimi karşılaştırabilir miyiz? 2016 yılında 119 ülkenin verilerini kullanarak yaptığımız bir araştırma – Türkiye'de 2017 anayasa değişikliği referandumu öncesi basında da yer almıştı, ben de T24'teki yazılarımda paylaşmıştım - bu soruya çok açık bir cevap sunuyor. Başkanlık rejimlerinin ekonomik performansı parlamenter sistemlere kıyasla  sistematik olarak kötü ve aradaki fark istatistiki ve ekonomik olarak büyük.

Böyle bir karşılaştırmayı yapabilmek için önce ekonomik performans ölçütleri seçmemiz gerek. Örneğin, ülkeler arası karşılaştırmalarda en çok kullanılan enflasyon ve kişi başı milli gelir verilerine bakarak başlayabiliriz.

Aşağıdaki Grafik 1'de 1960-2020 arası dönemde başkanlık (siyah kesik çizgi) ve parlamenter sistemle (gri düz çizgi) yönetilen ülkelerde, solda kişi başı milli gelir, sağda ise enflasyon oranı gösteriliyor.

Soldaki panelden görüldüğü gibi tüm bu dönem boyunca medyan (ortanca) kişi başı milli gelir parlamenter sistemlerde baskanlık rejimlerinin hayli üzerinde seyretmiş. Örneğin, 2019 yılında kişi başı milli gelir parlamenter sistemlerde ortalama 24,659 dolar iken bu rakam başkanlık sistemlerinde sadece 5,204 dolar(2010 fiyatları ile) olarak gerçekleşmiş.

Bir başka ifade ile, başkanlık rejimlerinde yaratılan her bir dolar kişi başı milli gelir için parlamenter sistemlerde 4.74 dolar üretilmiş. Yıllık bazda tanımladığımız bu 'parlamenter sistem primi' 1960-2020 döneminde en düşük 1.5 dolar ve en yüksek 7.5 dolar olarak gerçekleşmiş.   

 Grafik1. Başkanlık ve parlamenter sistemlerde kişi başı milli gelir ve enflasyon, 1960-2020. Kaynak. McManus & Ozkan, 2023.  

Aynı şekilde Grafik 1'de sağdaki panelden parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin enflasyon performansının da başkanlıkla yönetilenlerden - özellikle 1970-1990 küresel yüksek enflasyon döneminde - dikkate değer bir şekilde daha iyi olduğunu görebiliyoruz.

Aşağıda Grafik 2 yine çok önemli bir performans göstergesi olan gelir dağılımı verilerini görselleştiriyor.

Grafik 2. Başkanlık ve parlamenter sistemlerde Gini katsayısı, 1970-2020 

Grafik 2 gelir dağılımı için en sık kullanılan ölçüt olan Gini katsayısının – yüksek değerler gelir eşitsizliğine işaret ediyor – 1970-2020 arası değerini gösteriyor. Grafik 1'deki tablo ile tutarlı olarak, analiz edilen 50 yıllık dönemin tamamında gelir dağılımının başkanlık rejimlerinde kayda değer bir şekilde daha bozuk olduğu açıkça görülüyor.

Aşağıda Grafik 3 milli gelir ve gelir eşitsizliği sonuçlarını birleştirerek özet bir karşılaştırma sunuyor. Yatay eksen gelir eşitsizliği, dikey eksen ise kisi başı milli gelir değerlerini gösteriyor. Grafiği dört kompartmana bölen kesik çizgiler ise tüm ülke ortamala değerlerine karşılık geliyor. Grafikte her ülke bir nokta olarak yer alıyor, parlamenter rejimler mavi yıldızlarla, başkanlık rejimleri de kırmızı toplarla işaretli.

Bu durumda yatay kesik çizginin üzerindeki ülkeler kişi başı milli gelir açısından  ortalamanın üzerinde, dikey kesik çizginin sağında yer alan ülkeler ise gelir eşitsizliği  ortalamasının üzerinde olan ülkeler. Bu durumda en iyi kombinasyonu sol üst bölmede  – ortalama üzeri milli gelir, ortalama altı gelir eşitsizliği- en kötü kombinasyonu ise sağ alt bölmede  – ortalama altı milli gelir ve ortalama üstü gelir eşitsizliği-  bulmak mümkün.  

Grafik 3. Hükümet sistemleri, kişi başı milli gelir ve gelir eşitsizliği

Grafik 3'ten açıkça görüldüğü gibi en iyi bölme çoğunlukla parlamenter sistemle yönetilen ülkelerle, en kötü bölme ise baskın bir şekilde başkanlık rejimleriyle yönetilen ülkelerden oluşuyor.

Başkanlık rejimlerinin ekonomik sonuçları neden bu kadar kötü?  

Başkanlık sistemlerinin ekonomik sonuçlarının neden bu kadar kötü olduğunu anlayabilmek icin hükümet sistemlerinin hangi kanallar üzerinden ekonomik performansı etkilediğini analiz etmemiz gerek.

Bir ülkenin hükümet sisteminin ekonomik performans etkisi o sistemin hangi kurumlarla hayata geçirildiği ile yakından ilgili. Bu kurumları siyasi ve yargı kurumları ve ekonomik kurumlar olarak ikiye ayırabiliriz (Grafik 4).

Başka bir ifadeyle, bir hükümet sisteminin ekonomik sonuçları bu sistemin bünyesinde yarattığı kurumların kalitesi ile belirlenir.  

  Grafik 4. Hükümet sistemleri ve ekonomik performans  

Bu durumda başkanlık ve parlamenter sistemlerin ekonomik sonuçlarını anlayabilmek için önce bu iki sistemin kurumlarının kalitesini analiz etmemiz gerekir.  Bu ayni zamanda Routledge yayınlarından geçtiğimiz aylarda çıkan başkanlik rejimlerinin ekonomik performansının neden bu kadar kötü olduğu konusundaki kitabimızın konusu (Why are presidential regimes bad for the economy? Richard McManus and Gülçin Özkan, Routledge January 2023).

Kurumların kalitesi ile ilgili oldukça zengin veri setlerine ulaşmak mümkün. Grafik 5'te yukarıda söz ettiğim 119 ülke icin bu veriler kullanılarak başkanlık ve parlamenter sistem karşılaştırması sonuçları sunuluyor. Her bir ölçüt icin her iki sistemde – siyahlar başkanlık, griler parlamenter system - ülkeler en düşükten en yükseğe beş kategoriye ayrılıyor.

Grafik 5'te birinci sıra basın ve ifade özgürlüğü, ikinci sıra ise hukukun üstünlüğü ve yargı kurumlarının yürütme erki üzerindeki frenleyici etkisini gösteriyor.  

Birinci sıradan açıkça göreceğimiz gibi hem basın özgürlüğünde, hem ifade özgürlüğünde en yüksek değerler parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde görülüyor.

Grafik 5'in ikinci sırasından da hukukun üstünlüğünün ve yargının frenleyici etkisinin en güçlü olduğu ülkelerin yine parlamenter sistemle yönetilen ülkeler olduğunu görebiliyoruz.

Grafik 5. Hükümet sistemleri ve kurumlar

Grafik 6 ise başkanlık ve parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin yolsuzluk kontrolü ve eğitim açısından nasıl ayrıştığını gösteriyor ve yine bulgular oldukça çarpıcı. Hem yolsuzluk kontrolü, hem eğitim seviyesi en düşük ülkeler başkanlık rejimlerinde gözlemlenirken, parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde tam tersi durum söz konusu.

Grafik 6. Hükümet sistemleri, yolsuzluk ve eğitim

Sonuç 

Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin parlamenter sistemle yönetilenlere kıyasla daha kötü ekonomik performans sergilemesinin önemli nedeni iki sistem altında çalışan kurumların kalitesindeki önemli farklılık. Yukarıda sunulan veriler parlamenter sistemler altında hem demokratik, hem yargı kurumlarının daha güçlü ve daha kaliteli olduğunu açıklıkla gösteriyor. Türkiye'de son dört yılda kurumların neredeyse iflas etmesiyle sonuçlanan durum bu eğilimin çarpıcı ve hatta uç örneklerinden.

Bu tespit aynı zamanda bize 'parlamenter sistem nasıl güçlendirilmeli?' sorusuna da cevap verebilmemizi sağlıyor.

Bu soruyu yine veriler ışığında bir sonraki yazıda yanıtlamaya çalışacağım.