Bu yıl ÖSYS'ye başvuran 2 milyon 528 bin 31 adaydan 647 bin 754'ü üniversite hayalini başka bahara bıraktı. Liseyi bu yıl bitiren 5 yeni mezundan 4'ü dışarıda kaldı. Hükümetin yüzlerce milyon lira yatırım yaptığı imam hatip liselerinde 4 yıllık lisans bölümleri için (her yıl düşen) başarı oranı bu yıl daha da düştü. 10 imam hatipliden sadece 1'i dört yıllık üniversiteye girdi. Bu sebeple, okul türleri arasında açık öğretim fakültesini en çok tercih edenler de yine imam hatipliler oldu.
Dünyanın en saygın dergilerinden The Economist'in 167 ülkeyi değerlendirmeye aldığı Demokrasi Endeksi Raporu'nda da Türkiye geçen yıla oranla on basamak daha gerileyerek 110. sırada yer aldı. Türkiye'nin demokrasi puanı 4.88'den 4.37'ye geriledi. Türkiye bu sıralama ile Nijerya, Uganda, Zambiya, Lübnan, Sri Lanka gibi ülkelerin gerisinde kaldı. Endekste dünyanın en demokratik ülkesi Norveç olurken, bunu İzlanda, İsveç, Yeni Zelanda takip etti.
Suriye'de "Fırat'ın doğusunda güvenli bölge" yaratılması için ABD askeri gücü Urfa'ya yerleşti. Türk tarafı, "ABD'nin Türkiye'nin görüşlerine yaklaştığını" kaydediyor ama uzmanlar oluşturulacak "ortak harekât merkezi"nde hangi eylemlerin kimin tarafından hangi hedef ve esaslara göre koordine edileceğinin belli olmadığını söylüyor. Güvenli bölgenin sınırlarının tarifi, kimin tarafından kontrol edileceği, ne zaman ve nasıl hayata geçirileceği konularında somut herhangi bir bilgi henüz yok. Bu belirsizlik nedeniyle, ileride "ABD bizi kandırdı!" denilebilme olasılığının yüksek olduğu söyleniyor.
İstanbul Havalimanı'na kent merkezinden ulaşım sağlayacak olan ve 2018 sonunda biteceği açıklanan, daha sonra 2019 sonuna ve en son 2020 başına ertelenen ama sürenin dolmasına beş ay kala henüz yarısı bile bitmemiş olan metro hattı inşaatında iki ortaktan biri projeden çekildi. Zaten İstanbul Havalimanı'nı yapan şirketlerden bazıları daha önceden, inşaat için kullanılan kredi borcunun ödeneceği 2019-2030 yılları arasındaki süreçte havalimanının sürekli zarar edeceği ve en iyimser senaryoda bile ancak 2030'dan sonra kâr etmeye başlayıp zararı 2043'ün sonunda belki kapatabileceği öngörüldüğünden, hisselerini devrederek ortaklıktan çıkmıştı.
Bankaların kredi yapılandırması sırasında her türlü faiz ve anaparayı silebilmesine olanak veren bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeyle kamu bankaları, geri alamayacakları kredileri silecekler, o kredilerin karşılığı bizim vergilerimizle bankalara ödenecek.
Daha da yeni bir düzenleme olarak, Hazine'ye yurt içinde ya da yurt dışında şirketlere ortak olmasına olanak veren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı. Bununla da yandaş şirketlerden zor durumda olanlara Hazine ortak olup, sermaye koyabilecek. Hazine garantisi ile kredi kullanan ama bunu geri ödemekte zorlanan şirketlerin kurtarılması da böylece kamu kesesinden, yani yine vergi gelirleriyle mümkün olabilecek.
Türkiye İstatistik Kurumu, Nisan-Mayıs-Haziran dönemini kapsayan iş gücü istatistiklerini yayımladı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 21 bin kişi artarak 4 milyon 157 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 3,1 puanlık artış ile yüzde 12,8 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı 3,4 puanlık artışla yüzde 15,0 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,5 puanlık artışla yüzde 23,3 oldu.
Türk-İş Başkanı, enflasyon yüzde 20'lerde seyrederken işçilere yüzde 15 zam talebiyle oturduğu masadan yüzde 8'e imza atarak kalktı. Başkan bunu "Uzasa işi karıştıracağız" sözleriyle açıkladı.
Bakmayın siz bu olup bitene!
Hayattaki konumlarından hoşnutsuzluğa uğramamaları için, gerçeklerin halka aktarılmaması gerekir. Bütün muktedirler bunu iyi bilirler.
O yüzden… Bakmayın siz olup bitene.
"Şahlanış dönemi" asıl şimdi başlıyor.
Türkiye okullarında 2071'in nesli aslanlar gibi yetişiyor.
Yeni Türkiye, demokrasisiyle göz kamaştırıyor.
Epeydir dünya siyasetinde sözü geçen bir ülke olduk.
Avrupa'nın kıskandığı dev projeleri hayata geçiriyoruz.
Ekonomik saldırıları bir bir bertaraf ediyoruz.
Öte taraflarda yanlış olan "gerçek"
Gerçeğin coğrafyası vardır. Nerede yaşadığınız, neyi nasıl bildiğinizi belirler. Coğrafyanızın sınırları, gerçeğin de sınırlarıdır.
Bunu bilen Montaigne, Denemeler'inde:
"Bu dağlarla sınırlanan ve onların öte taraflarındaki dünyada yanlış olan gerçeklik!"
… diye yazmıştı.
Hemşehrisi Pascal da yaklaşık bir yüzyıl sonra, aynı fikri daha kısa olarak şöyle ifade edecekti:
"Gerçek, Pireneler'in bu yanında, hata öbür yanında."
Gerçek, Edirne'den Kars'a… Hata, Habur'un öbür yanında.