Gökçer Tahincioğlu

21 Ocak 2025

Yangında da aynı, depremde de: Can kaybı belirsiz, yetkili belirsiz, denetleyen belirsiz, eleştiri bile yasak

İnsanların, ülkesinde yaşananlardan haberdar olma hakkı yok mu? Denetimsizliği bilme hakları yok mu? Biz bunlara önlem almayı değil, kuralları aşmayı, aşabilene dokunmamayı, kamu görevlisinden hesap sormayı kusur saymayı, yasaklamayı, üzülmeyi ve ölmeyi iyi biliriz…

2021’de neredeyse bütün Ege ve Akdeniz’de ormanlar yanarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yangına müdahale yetkisinin öncelikle belediyelerde olduğunu söyledi. Ardından dönemin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’den de benzer yönde açıklama geldi.

Belediyelerden itirazlar yükseldi hemen.

Hukukçular tartışmaya başladı.

Ormanlar yandı…

Kanunda, açık biçimde orman yangınları konusunda öncelikli yetkinin bakanlıkta olduğu belirtiliyordu.

Belediyede olsa ne fark ederdi ayrıca…

Yangın uçağı yetersizdi, itfaiye yetersizdi, insan sayısı yetersizdi.

***

Kahramanmaraş merkezli 2023’te meydana gelen depremlerden sonra, insanların enkaz altından yardım istediği saatlerde sosyal medyaya kısıtlama getirildi.

İnsanlar birbirinden haber alamaz hale geldi.

Yardım çığlıkları saatlerce duyulmadı.

Bugün hala depremden sonraki en sıcak saatlerde internetin kısıtlanması kararının neden alındığı bilinmiyor. “Öyle lüzum görülmüş” dışında bir açıklama yok.

***

Maraş depremlerinden sonra 1999’daki Marmara depreminde yaşananların yaşanmayacağı, sorumluların hesap vereceği söylendi.

Bugüne kadar iktidar ya da muhalefet belediyelerinden üst düzey herhangi bir ismin hesap verdiği görüldü mü?

Tarım arazilerini, zeminde sıvılaşmanın bulunduğu arazileri kim imara açtı?

Buralarda bina ruhsatlarını kim verdi?

Kim denetledi buraları?

Sembol davalarda müteahhitler ve yapı denetimciler kısa süreliğine tutuklandı. Kamu görevlilerine hesap sorulabildi mi? Birkaç istisna dışında haklarında soruşturma izni verilen kamu görevlisi var mı?

Hastaneler çöktü, valilik binaları, karakollar çöktü… Konutları geçelim, kamu binalarının çökmesiyle ilgili hesap sorulabildi mi ihaleyi yaptıran, denetleyen, imza atan isimlere?

***


Fotoğraflar AA

Bolu’da Grand Kartal Otel’de bu yazının kaleme aldığı saatlerdeki can kaybı sayısı 66… Sayının artmasından endişe ediliyor.

Yarıyıl tatilini fırsat bilen aileler, yanarak, dumandan zehirlenerek, çocuklarıyla birlikte yaşamlarını yitirdi.

Çocuklar, anneler, babalar…

Daha can kaybı sayısı bile belli değilken Bolu 2. Sulh Ceza Hakimliği’nden karar:

Eleştiri de yapmayın, yayın da yapmayın, görüş de açıklamayın…

Sebep ne?

Yayın yasağı kararı neden verilir?

Soruşturmaya zarar verme ihtimali, delillerin karartılması ihtimali, infial yaratacak görüntülerin yayınlanması vb…

Bunlar var mı?

İnsanların, ülkesinde yaşananlardan haberdar olma hakkı yok mu?

Denetimsizliği bilme hakları yok mu?

Kaç kişinin öldüğünü öğrenme hakları yok mu?

RTÜK durur mu?

“Devlet ciddiyeti” gereğiymiş gibi açıklamalar, televizyonlara uyarılar: “Uzman da çıkarmayın…”

Devletin ciddiyetini yasaklarla, suskunlukla, soruşturma ve davalarla sağlamaya çalışmak gerçekten ciddi mi?

Bir devletin ciddiyeti yasaklarıyla mı denetimleriyle, kurallarıyla mı sağlanabilir?

***

Otel çalışanları, yanan otelde yangın merdiveni olmadığını, insanların camlardan kaçmaya çalıştığını anlattı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, otelde iki yangın merdivenin bulunduğunu anlattı.

Ancak iş yangın merdiveninin bulunmasıyla bitmiyor elbette.

Mevzuata baktığımızda o yangın merdivenlerinin kullanılabilmesi için aydınlatma ve jeneratör sistemlerinin, duman zehirlenmesine karşı havalandırma kanallarının bulunmasının gerektiği, yangın söndürücü diğer tedbirlerin zorunlu olduğu görülüyor.

İçeriden gelen bilgiler ilk anda elektriğin kesildiği, insanların odalardan çıktığında yönünü bulamadığı, alt katlara inemedikleri, yangın alarmının çalmadığı yönünde…

Yine yönetmeliğe göre yağmurlama sistemlerinin bulunması zorunlu…

Otelin tanıtımı için çekilen fotoğraflarda, en azından ortak ve geniş kullanım alanlarında bu sistemin bulunmadığı da anlaşılıyor.

Odalarda var ise de devreye girmediği ortada…

***

Kartalkaya Kayak Merkezi’nde, yanan otel gibi, yüksek kapasiteli oteller var.

Bugüne kadar olası bir yangında bu otellere nasıl müdahale edileceği belli ki hiç konuşulmamış…

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, otelin, büyükşehir belediyesi sınırları dışında olduğunu, denetim yetkilerinin bulunmadığını söylüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, kendilerinin sadece evrakları kontrol yetkilerinin olduğunu, yangın denetimi gibi uzmanlık gerektiren denetimleri yapamadıklarını, evrak denetimlerinin de düzenli olarak yapıldığını açıklıyor.

Kim sorumlu?

2007’de belediyenin oteli denetlediği ve uygunluk verdiği ortada…

Belediyelerden bu yetki alındı mı?

Turistik bölgelerde kimin yetkili olduğu açık ve seçik mevzuatta yer alıyor mu?

İtfaiyeye eksiklerin bildirilmesi yükümlülüğü yıllar önceki yönetmelikten neden çıkartıldı?

En iyi bildiğimiz iş müfettişe havale etmek… Felaket yaşandıktan, insanlar öldükten sonra…

Müfettişlerin nasıl bir rapor düzenleyeceğini, kimi işaret edeceğini göreceğiz.

Tıpkı denetim yükümlülüğü bulunanlara bir şey olmayacağını göreceğimiz gibi…

***

Bütün bu “her şey yolunda” laflarını bırakıp hakikati kabul edelim…

Kutuplaşmadan gözü dönmüş, hafızasız bırakılmış bu ülkede denetim dediğin aşılması gereken bir engel sadece… Denetleyen de denetlenen de bu ülkenin kendine özgü kurallarını gayet iyi biliyor.

Hakikati konuşalım…

Neyin kimin başına geldiği tamamen tesadüflerle ilgili…

Biz bunlara önlem almayı değil, kuralları aşmayı, aşabilene dokunmamayı, kamu görevlisinden hesap sormayı kusur saymayı, yasaklamayı, üzülmeyi ve ölmeyi iyi biliriz…

Kumpir yerken de tatil yaparken de evimizde otururken de trafikte de tamamen birilerinin büyük ihmali nedeniyle ölebiliriz…

Sonrası…

Sonrasını da gayet iyi biliyoruz…

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi.

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.