Gökçer Tahincioğlu

03 Ekim 2024

Tosuncuklar, bitcoin çaresizliği ve çıplak ayaklılar

Ülkenin dört bir yanında işçiler grev yapıyor, gençler kumardan medet umuyor, yurtdışına kaçmanın yollarını arıyor. Anlaması gerekenler kürsüden halkı, sorunları aktaranları tehdit ediyor. Yalın ayak kalmış bir toplum, Ankara’nın kapısında durmuş, duyulmak, görülmek istiyor

Fernas Madencilik işçileri, Soma'dan Ankara’ya başlattıkları yalın ayak protestolarına  devam ediyor

Madenciler günlerdir Ankara’ya yürüyor.

Çıplak ayaklarla, görülmeyi, duyulmayı umarak.

Meclisin önüne gelerek, taleplerini haykırmak, anlatmak istiyorlar.

Ankara girişinde durduruyor ayakları yara bere içerisinde kalmış, nasırlarmış madencileri.

Eylem izinleri olmadığını söylüyor, izin gerekiyormuş gibi…

Trafiği aksatmadan, kaos yaratmadan, şiddete başvurmadan taleplerini haykırmak emniyete göre “izin” gerektiriyor.

Anayasa elbette yok hükmünde, oradaki eylem özgürlüğü, fikirlerini açıklama özgürlüğü elbette yok hükmünde.

Şartlar sunuluyor, pazarlık yapılıyor.

Fernas işçilerinin talepleri basit, ölmek istemiyorlar. İnsanca yaşamak talebinden bile öncelikli bir talep ve basit. Ölmek istemiyorlar diğer Soma madencileri gibi…

* * *

Ülkedeki gençlerin, işçilerin, memurların, çocukların, yaşlıların, kadınların ve hatta hayvanların düştüğü umutsuzluğun, derin yokluk ve yoksulluğun farkında değil kimse.

Dertler bambaşka…

Kürsüden gazetecilere hakaretler yağdırılıyor, gazeteciler tehdit ediliyor.

Aynı akşam barıştan, birlik ve beraberlikten söz ediliyor.

Türkçesi belli…

Ankara’nın ortasında işlenen cinayetlere, yıllardır başta Ankara olmak üzere ülkenin dört yanında terör estiren suç örgütlerine, bunların arkasında kimin olduğuna karışmayın, sessiz kalın, sessiz sedasız yaşayıp gidelim…

* * *

Ama insanların çaresizliğinin örnekleri var.

Bir yandan zenginleşme umudu, bir yandan yaşayabilme çabası adına özellikle gençler olmadık yöntemlere başvuruyor artık.

Çiftlikbanklar’a, benzer dolandırıcılıklara alışığız.

Ama teknoloji ilerliyor.

Yeni yöntemlerden biri bitcoin dolandırıcılığı…

Bugüne kadar milyonlarca kişinin sadece bin lirayı iki bin lira yapıp o ayı rahat geçirmek adına ne kadar para kaybettiklerine dair haberleri okuyorduk.

Şimdi anlaşılıyor ki Telegram aracılığıyla, bitcoin saadet zincirleri kuruluyor.

* * *

Yöntem aynı aslında. “Ponzi” sistemi burada da devam ediyor.

Sosyal medya platformlarında bolca gördüğümüz bitcoin uzmanlarından büyük bölümünün aynı zamanda Telegram kanalları var.

Bu uzmanlar, kanala girip bitcoin ve altcoinler’den hangilerine ne zaman yatırım yapmaları gerektiği konusunda görüş almak isteyenlere farklı tekliflerle geliyorlar.

Asıl bilgileri “gold” adını verdikleri odalarda paylaştıklarını belirterek, onları buraya davet ediyorlar.

İlk vurgun burada yapılıyor.

Bir hevesle ayrıca “yardım” adı altında para ödeyenler, “gold üye” sayılıyor.

Gold üyelere ise daha sonra farklı bir teklifle geliniyor.

“Siz boşuna riske girmeyin, minimum 30 bin lira yatırırsanız sizin adınıza coin yatırımları yapılacak ve üyeler arasında kar payları paylaşılacak.”

Hem yatırdıkları paradan kâr edecekleri vaat ediliyor hem de ayrıca üye oldukları gruptan kâr payı alacakları.

* * *

Şu ana kadar birden çok “uzman” kayıplara karışmış durumda. Para kaptıran onlarca kişi, en azından ana paralarını alabilmek için birilerine ulaşmaya çalışıyor.

“Yardım” adı altında toplanan paraları geri alabilmek kolay değil elbette.

Bu yöntemin “dolandırıcılık” sayılıp sayılmayacağı bile belirsiz bu aşamada.

Ancak artık dolandırılanlar gruplar kuruyor, topluca savcılıklara başvuruyor.

Bu gruplardan birinde 45 kişi var. İçlerinde 500 bin lira para yatıranlar bile bulunuyor.

* * *

Benzer şekilde kumar grupları da oluşturuluyor.

Türkiye’de kumarhane açmak yasak ama sanal kumarhaneler 24 saat açık.

Burada kısa sürede kendi çaplarında servet kaybedenler, kumar sitelerini takip eden gruplara giriyor ve orada para kazanabilmek için saadet zincirlerine dahil oluyor.

* * *

Bu yılın başından beri, ülkenin dört bir yanında sesleri duyulmasın diye uğraşılan işçiler grevler yapıyor.

İşsizlik almış yürümüş durumda.

Gençler kumardan medet umuyor bu da olmazsa yurtdışına kaçmanın yollarını arıyor.

Herkes durumunun anlaşılmasını bekliyor.

Anlaması gerekenler kürsüden halkı, halkın sorunlarını aktaranları tehdit ediyor.

Yalın ayak kalmış bir toplum, tıpkı madenciler gibi Ankara’nın kapısında durmuş, duyulmak, görülmek istiyor.

Sadece bu düzeni kabul etmeyenler, inadına kabul etmeyenler görülmenin zorluklarına rağmen, en azından geriye kalanlar görür, duyar ve anlar diye inadına direniyor.

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi.

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.