Gökçer Tahincioğlu

12 Mart 2025

Rektör imzalı bilgi notunda, “kazanılmış hak” vurgusu: Kararın eli kulağında, İstanbul Üniversitesi, İmamoğlu için ne diyecek?

Bilgi notunda, CİMER şikayeti üzerine 2020’de dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Mahmut Ak tarafından İşletme Fakültesi Dekanlığı’na yazı gönderildiği, gelen yanıtta, dekanlığın yatay geçişte sorun görmediği yanıtını verdiği belirtiliyor

Türkiye, garip bir ülke…

Yıllarca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın diplomasına ilişkin tartışmalar devam etti. Bu iddialara, komplo teorisi olarak bakanlar da oldu, sonuna kadar inananlar da… Bu tartışmalara son vermesi beklenen Yüksek Seçim Kurulu ise noter onaylı bir diploma ile başvuru yapılmasını yeterli görerek, diğer tartışmaların kendisiyle ilgisinin bulunmadığını, yetki alanında olmadığını belirterek, kapıyı kapattı.

Derken CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olmasına artık kesin gözüyle bakılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması ile ilgili tartışmalar başladı. İddia, İmamoğlu’nun yatay geçiş hakkına sahip olmamasına rağmen KKTC’deki özel üniversiteden İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yaparak, diploma aldığıydı.

Tartışmaların kökeni eskiye dayanıyordu aslında. Ancak savcılık soruşturmasıyla konu boyutlandı. Zamanlama elbette manidar!

Ancak tartışmaya engel değil…

* * *

Tartışmanın savcılık ve idari ayağı var. Diploma konusundaki kararı İstanbul Üniversitesi verecek. Öyle görünüyor.

İstanbul Üniversitesi de daha önce soruşturma yürüttüğünü, YÖK’ten bilgi talebinde bulunduğunu duyurdu. YÖK’ten savcılığa gönderilen yazı da büyük tartışma konusu oldu. Savcılığa, diplomanın iptalinin gerektiği yönünde görüş bildirdiği haberleştirildi.

Elbette savcılık, iptal konusunda yetkili değil. İptal kararı idari bir işlem.

Önce üniversite çevrelerinden gelen haberlere bakalım.

İptal kararını ya da aksi yöndeki bir kararı olağan koşullarda diplomanın sahibi konumundaki fakültenin vermesi gerektiği belirtiliyor. Ancak gelen haberler, son kararı üniversite yönetiminin vereceği yönünde. Yine gelen haberler, kısa süre içerisinde karar verileceği yönünde. Üniversite içerisinde bazı isimlerin yetki tartışması nedeniyle istifa kararı aldığı da söylentiler arasında.

* * *

Bu tartışmalar sürerken, üzerinde fazla durulmayan önemli bir belge var. Üniversitenin işini zorlaştıran belgelerden biri bu…

Aslında Yeni Şafak gazetesi, 3 Mart’ta, İstanbul Üniversitesi’nin bir bilgi notu hazırlamış olduğunu, bu bilgi notunda İmamoğlu’nun diploması ile ilgili usulsüzlüklerin tek tek tespit edildiğini haberleştirdi.

Haber doğru! Ama “hukuksuzluk” tespitlerinin yanında üniversitenin bugün elini zorlaştıran bilgiler de bu dokuz sayfalık bilgi notunda yer alıyor.

7 Ekim 2024 tarihli, bizzat rektör tarafından imzalanmış bu bilgi notunun hangi makama iletildiği belirsiz.

Ancak rektör imzalı olması, bilgi notunun üst makamlara verildiği izlenimi yaratıyor. Üst makamların YÖK olmadığı da anlaşılıyor.

Rapor tarihi de ilginç. İmamoğlu ile ilgili iddiaların ortaya atılmasından hemen sonra, bu konuda köşe yazıları yazılmasının hemen ardından bilgi istenildiği ve bilgi notunun hazırlandığı görülüyor.

* * *

İstanbul Üniversitesi Rektörü imzalı böyle bir bilgi notu olmasa, belki üniversite ya da fakülte yönetimi daha kolay karar verebilirdi. Ancak bilgi notu öylesine detaylı ki bugün karar vermeyi de zorlaştırıyor!

Dokuz sayfalık bilgi notunun değerlendirme bölümüne bakalım:

- 1990 yılı veya öncesine ilişkin olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) hukukuna göre kurulmuş olan üniversitelerin karşılıklı tanınmasına dair bir milletlerarası anlaşma (ikili anlaşma) akdedilip akdedilmediği bilinmemektedir. Konunun bu yönünün doğrudan Dışişleri Bakanlığını ilgilendirdiği açıktır.

- 1990 yılı veya öncesine ilişkin olarak KKTC'de kurulmuş olan yükseköğretim kurumlarının tamamını veya bir kısmını tanımaya yönelik olarak YÖK tarafından karar/kararlar alınıp alınmadığı bilinmemektedir. (Salt tanıma.) Bu bağlamda KKTC'de bulunan Girne Amerikan Üniversitesi'nin YÖK tarafından tanınmasına yönelik bir karar alınıp alınmadığı bilinmemektedir. Konunun bu yönünün doğrudan YÖK'ü ilgilendirdiği açıktır.

- 1990 yılı veya öncesine ilişkin olarak KKTC'de kurulmuş bir yükseköğretim kurumundan ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarına yatay geçiş yapılabilmesi için KKTC yükseköğretim kurumunun "tanınması" gerektiğine ilişkin olarak YÖK tarafından bir karar alınıp alınmadığı bilinmemektedir. (yatay geçiş şartı olarak tanıma). Bu bağlamda 1990 yılı itibarıyla KKTC'de bulunan Girne Amerikan Üniversitesi'nden ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarına yatay geçiş yapılabilmesi için bu yükseköğretim kurumunun YÖK tarafından tanınması gerektiğine dair bir karar alınıp alınmadığı bilinmemektedir. Konunun bu yönünün doğrudan YÖK’ü ilgilendirdiği açıktır.

- 1990 yılı veya öncesine ilişkin olarak KKTC'de kurulmuş bir yükseköğretim kurumundan ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarına yatay geçiş yapılabilmesi için KKTC yükseköğretim kurumunun "tanınması" gerektiğine ilişkin olarak YÖK tarafından bir karar alınmış olsa bile, 1982 tarihli "Yatay Geçiş Yönetmeliği"nde bu hususta bir hüküm bulunmaması karşısında, bu idari kararın hukuki geçerliliğinin normlar hiyerarşisi (Yönetmelik v. idari karar) perspektifinden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirmenin YÖK tarafından yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

- 1988 yılına ait ÖSYS Sınav Kılavuzu uyarınca yurtdışında yükseköğrenim görmek isteyen Türk vatandaşlarının 1988-ÖSYS sınavına girmelerinin zorunlu olup olmadığı, sınava girmeleri zorunlu ise eğitim görmek istedikleri program (somut olayda “İşletme”) için aranan testleri çözmelerinin gerekli olup olmadığı ve o puan türünde belli bir puan almalarının gerekli olup olmadığı bilinmemektedir. Konunun bu yönünün doğrudan ÖSYM'yi ilgilendirdiği açıktır.

- Konunun sadece 1990 yılında KKTC'de bulunan Girne Amerikan Üniversitesi'nden İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesine yatay geçiş yapan E.İ.'yi ilgilendiren yönü bulunmamaktadır. Zira konunun aşağıda belirtilen boyutları nedeniyle (İstanbul Üniversitesini aşan boyutu karşısında) doğrudan YÖK'ü ilgilendirdiği açıktır. (1990 yılında yurtdışı yükseköğretim kurumlarından İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne yatay geçiş yapan diğer öğrenciler, 1990 yılında yurtdışı yükseköğretim kurumlarından İstanbul Üniversitesi'nin diğer fakültelerine yatay geçiş yapan öğrenciler, 1990 yılında yurtdışı yükseköğretim kurumlarından İstanbul Üniversitesi dışında diğer üniversitelere yatay geçiş yapan öğrenciler, 1990 yılından önceki ve sonraki yıllarda yurtdışı yükseköğretim kurumlarından İstanbul Üniversitesi'ne ve diğer üniversitelere yatay geçiş yapan öğrenciler.)

- 1990 yılında gerçekleşen konunun bugün itibarıyla geçmişi otuz dört (34) yıl öncesine dayanmaktadır. Bu süre içerisinde diplomaya dayalı olarak elde edilen birtakım hakların bulunması ihtimal dahilindedir. Kısacası konunun uzun bir geçmişi bulunduğundan, 1990 yılı öncesini ve sonrasını da ilgilendirdiğinden, sadece tek bir kişiyi ve tek bir üniversiteyi/fakülteyi ilgilendirmediğinden, Dışişleri Bakanlığı ve ÖSYM gibi devletin diğer kurumlarını da ilgilendirdiğinden, "hukuki güvenlik", "idari istikrar", "haklı beklenti", "kazanılmış hak", "idari hata" ve "geri alma" gibi hukuki kavramlar ışığında tüm üniversiteleri bağlayacak şekilde ayrıntılı değerlendirme yapılmasını gerekli kılan boyutu bulunduğundan bu değerlendirmenin (bahsi geçen diğer kurumlardan bilgi almak suretiyle) YÖK tarafından yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

* * *

Bilgi notunu kritik üç bölüme ayırmak mümkün… Açık biçimde hukuksuzluk tespit edilen başlıklar ilk boyutu.

Bilgi notunda, bu konuda, uzun uzadıya mevzuat anlatıldıktan sonra, “Bu itibarla, kontenjan artırımı, ilan ve müracaat süresi konularında mevzuata aykırılıklar bulunduğu değerlendirilmektedir” ifadesi kullanılıyor ancak bunun İmamoğlu ile doğrudan ilgisi olmadığı da belirtiliyor.

* * *

İkinci olarak daha önce bu konuda değerlendirme yapılıp yapılmadığı… Bilgi notunda, CİMER şikayeti üzerine 2020’de dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Mahmut Ak tarafından İşletme Fakültesi Dekanlığı’na yazı gönderildiği, gelen yanıtta, dekanlığın yatay geçişte sorun görmediği yanıtını verdiği belirtiliyor. Bunun üzerine rektörlüğün verdiği yanıt şöyle:

"Fakültemiz İngilizce İşletme programı mezunlarından Ekrem İMAMOĞLU, 1990 yılında ilan edilmiş olan yurt dışı (2. sınıf) yatay geçiş kontenjanına başvurmuştur. Başvurusu, 21 Ekim 1982 tarih ve 17845 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış Yükseköğretim Kurumları Arasında Önlisans ve Lisans Düzeyinde Yatay Geçiş Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinin değişik 07 Mart 1990 tarih ve 20454 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış Yükseköğretim Kurumları Arasında Önlisans ve Lisans Düzeyinde Yatay Geçiş Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi (11. madde) kapsamında değerlendirilmiş ve kabul koşullarını yerine getirerek kayıt olmuştur."

* * *

Ve son olarak, kazanılmış hak kavramına vurgu yapılarak, yukarıda değerlendirme bölümünde yer alan başlıklar sıralanıyor. Burada, konunun sadece İmamoğlu ile ilgili olmadığı ifade edilerek, “1990 yılı öncesini ve sonrasını da ilgilendirdiğinden, sadece tek bir kişiyi ve tek bir üniversiteyi/fakülteyi ilgilendirmediğinden, Dışişleri Bakanlığı ve ÖSYM gibi devletin diğer kurumlarını da ilgilendirdiğinden, "hukuki güvenlik", "idari istikrar", "haklı beklenti", "kazanılmış hak", "idari hata" ve "geri alma" gibi hukuki kavramlar ışığında tüm üniversiteleri bağlayacak şekilde ayrıntılı değerlendirme yapılmasını gerekli kılan boyutu bulunduğundan bu değerlendirmenin (bahsi geçen diğer kurumlardan bilgi almak suretiyle) YÖK tarafından yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir” deniliyor. YÖK’ün tüm üniversiteler için bu değerlenmeyi yapması isteniyor.

* * *

Bilgi notu mühim… Zira hem 2020’deki rektör imzalı CİMER yanıtına atıf yapılıyor hem de yine rektör imzasıyla diplomanın iptali konusunda üniversitenin değerlendirme yapamayacağı kabul ediliyor.

Yeni Şafak’taki haberden sonra konuyu araştıran CHP milletvekilleri, bilgi notuna erişti. Daha sonra üniversiteye bir başvuru da yapıldı. O başvuruda, şu uyarılar yapıldı:

“Bilgi notu incelendiğinde, Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş işleminde dönemin mevzuatının ne olduğu tüm gerçeğiyle ortaya konulmuştur. Bunun yanı sıra yatay geçiş için tanınma şartının olmadığı da açıkça ortaya konulmuştur. Yine İmamoğlu’nun yatay geçiş şartlarını karşıladığı da bilgi notunuzdan anlaşılmaktadır. Öyle ki kontenjan artırımına ve ilan sürelerine ilişkin yapılan işlemlerin İmamoğlu’nu ilgilendirmediği de açıkça belirtilmiştir. Bahsi geçen bilgi notunun rektörlük makamı tarafından imzalandığı görüldüğünden, bu bilgi notunun İstanbul Başsavcılığı ve Yüksek Öğretim Kurumu’na gönderilip gönderilmediği, gönderilmediyse neden gönderilmediği sorularının cevaplanması zaruridir. Gönderilmediyse bu dilekçeye istinaden gönderilmesi talep olunur. Son olarak belirtmek gerekir ki bu bilgi notuna rağmen müvekkil hakkında yapılacak olası bir idari işlemin başka saiklerle yapılmış olacağının bundan daha büyük bir ispati olmayacaktır.”

Diploma tartışması daha uzun süre devam edecek gibi görülüyor. İstanbul Üniversitesi ya da savcılığın kararıyla hemen sonlanmayacağı kesin. Uzun hukuki bir süreç ve olası tartışmalar önümüzde duruyor.