Uğur Mumcu
Kaç yıl geçmiş?
Uğur Mumcu’nun Ankara’da, şimdi adını taşıyan sokakta öldürülmesinin üzerinden 32 yıl geçti.
24 Ocak’ta Mumcu’yu, her zamanki gibi evinin önünde yeniden anacak ve faillerinin gerçekte neden bulunamadığını yeniden soracağız.
Düşünün, bir gazeteci, evinin önündeki aracına bomba yerleştirilmesi sonucu öldürülüyor.
Neden?
Sorunun yanıtı bugüne kadar verilemedi.
Devlet için böyle değil.
Cinayetten 7 yıl sonra, aniden Tevhid-Selam adlı bir örgütün varlığı tespit edildi. Bu örgüt, devlete göre, sadece Mumcu cinayetini değil, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı suikastları gibi çok sayıda aydının öldürülmesi eylemlerine imza atmıştı.
Ne büyük güç!
Örgüt ortaya çıkartıldığında iki ismin bizzat Mumcu’nun aracına bomba koyma eylemini gerçekleştirdikleri iddia edildi.
Yer gösterme yapıldı, iki isim de kusursuz biçimde eylemi nasıl yaptıklarını anlattı.
Sonrası…
İki isme işkence yapıldığı, eylemi bu nedenle kabullendikleri anlaşıldı. Zira sonradan yakalanan başka isimlerin eylemi yaptıkları belirlenmişti. Türkiye tipi soruşturma…
* * *
Örgütün cephaneliği Sincan’da boş bir arazide bulundu. Ve cephaneliğin, silahların bulunduğu gün, örgütün bir numaralı ismi Oğuz Demir, polislerin elinden kaçmayı başardı. Nasılsa bütün ülkede aranırken elini kolunu sallayarak yurtdışına kaçtı. İddiaya göre ailesini de yanına aldırdı. O gün, bugündür Oğuz Demir’den haber yok.
* * *
Mumcu davası, Oğuz Demir dosyası yönünden sürüyor.
Yarın Ankara’da önemli bir duruşma görülecek.
Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde o dönemki bilgilerini yeniden anlatacak.
* * *
Bundan tam 1 yıl önce Mumcu ailesinin avukatı Yalçın Akbal, mahkemeden iki kritik talepte bulundu.
İlk talebi, yerine getirilmesi basit ama Türkiye’de nedense yerine getirilmesi çok güç sayılan bir talepti.
Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın mahkemeye çağrılarak ifadesine başvurulması isteniyordu.
Bu talep, bugüne kadar karara bağlanmadı. Bu kadar basit bir talep konusunda mahkeme karar vermedi.
Güldal Mumcu, şimdi mahkemeye gelip, bu konuyu yeniden gündeme getirecek. Kaleme aldığı kitapta da yer verdiği, cinayetten hemen sonra Ağar’la arasında geçen o diyaloğu anımsatacak. Neydi o diyalog:
Güldal Mumcu: “Karşımıza sürekli engeller çıkarılıyor. Bir duvar örülüyor sanki.”
Mehmet Ağar: “Evet Güldal bir duvar örülüyor.”
Güldal Mumcu: “O zaman bir tuğla çekin duvar yıkılsın.”
Mehmet Ağar: “Çekemem.”
Güldal Mumcu: “Tuğlayı çekin kenara çekilin.”
Mehmet Ağar: “Yapamam, onu da yapamam."
Güldal Mumcu: “Soruşturma için yeni bir ekip kurulmasını sağlayabilirsiniz belki.”
Mehmet Ağar: “Kusura bakma Güldal yapamam.”
* * *
Ağar, daha sonra Güldal Mumcu’ya böyle bir cümle sarf etmediğini belirterek, iddiayı yalanladı. Ancak Güldal Mumcu kendisinden emin. Zaten bir insan bunu nasıl uydurabilir?
Ancak mahkemeye yeterli gelmemiş olacak ki Ağar hâlâ çağrılmadı…
* * *
Oğuz Demir nerede?
Avukat Akbal’ın mahkemeye daha önce verdiği dilekçede bununla ilgili kritik bilgiler var. Aylar önce verilen dilekçedeki beyanları anımsayalım:
“1991-1999 tarihleri arası Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayeti dahil 11 olaya doğrudan katılan Oğuz Demir'in bu kadar rahat cinayetler işlemesine rağmen hakkında bilgi sahibi olunamaması tam anlamıyla bir akıl tutulmasıdır. Hele ki, Oğuz Demir'in, 2000 yılı mayıs ayında Sincan'da kolluk güçlerinin arasından sıyrılıp kaçması ve izini kaybettirmesi daha da vahim olanıdır.
Ve her ne kadar Oğuz Demir hâlâ İçişleri Bakanlığının ‘arananlar’ listesinde “Tevhid Selam Kudüs Ordusu Terör Örgütü” üyesi olarak aranmakta ise de bugüne kadar bu şahsın yakalanması konusunda en ufak bir yol alınmamıştır.
Oğuz Demir'in yakalanması konusunda hassasiyet gösterilmemesi, durumum içinden çıkılamaz ve sonuç alınamaz bir hale dönüşmesi üzerine, müvekkilimiz Şükran Güldal Mumcu ile birlikte yetkili merci nezdinde girişimlerde bulunulmuş ve İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Mehmet Aktaş'tan randevu talep edilmiştir. Yapılan görüşmede Oğuz Demir'le ilgili arama kaydı da hatırlatılarak bilgi istenmiştir. Sayın Mehmet Aktaş yaklaşık bir hafta sonra dönüş yapmış ve Oğuz Demir'in İran'da olduğu konusunda istihbari bilgi bulunduğu, bir ara Çeçenistan'da görüldüğü, bu süreçte çocukları ve eşini de yurt dışına çıkardığı yönünde bilgi vermiştir.
Şimdi sormak isteriz;
- Oğuz Demir'in İran'da olduğu konusundaki istihbari bilgiyi doğrulayacak veriler bugüne kadar neden mahkemenize ibraz edilmemiştir? Ve bu istihbari bilgi hakkında Adalet Bakanlığı'na bilgi verilmiş midir?
- Verilmiş ise çeşitli suçlardan hapis cezasına çarptırılan İran uyruklu kişileri İran'a iade eden Türkiye'nin, bir dönemin karanlık cinayetlerini işleyen Oğuz Demir'in İran'dan iadesine ilişkin herhangi bir girişimi olmuş mudur?
- Oğuz Demir'in eşi ve çocukları yurt dışında mıdır? Yurt dışında iseler, İçişleri Bakanlığı’nın ‘arananlar’ listesinde kırmızı listede yer alan ve hakkında interpol kaydı bulunan Oğuz Demir'in eşi ve çocuklarını rahat bir şekilde yurt dışına çıkarması nasıl mümkün olabilir? Ve Oğuz Demir'in eşi ve çocukları ne şekilde yurt dışına çıkabilmiştir?
Kaçak Oğuz Demir'le ilgili yukarıda açıklanan bilgiler dahilinde Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’na müzekkere yazılmasına, ayrıca tevsi-i tahkikat talebimizin kabulüyle Uğur Mumcu cinayeti ve arkasındaki karanlık güç odakları hakkında bilgi sahibi olan dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın mahkemeniz huzurunda dinlenmesine karar verilmesini vekaleten talep ederiz.”
* * *
Bu dilekçeye nasıl yanıt verildi?
Bunun yanıtını da Akbal’ın geçtiğimiz eylül ayında mahkemeye verdiği dilekçede görebiliyoruz:
“Ancak gelen müzekkere cevaplarından da anlaşıldığı üzere ilgiler hakkında yapılan araştırma sadece hudut kapıları ve HKS sistemi üzerinden yapılan sorgulama ile sınırlı tutulmuş; sorgulama sonucunda ise Oğuz Demir'in ailesinin giriş-çıkış kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir.
Demir'in, ailesini yasal yollardan yurt dışına çıkarmasının beklenmesi ve araştırmanın sadece hudut kapıları giriş çıkış kayıtları üzerinden yapılması kabul edilebilir değildir. Zira İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Mehmet Aktaş'ın bu konuda verdiği bilgide, sanık Oğuz Demir'in yasal yollardan ailesini yurt dışına çıkardığı yönünde bir ifade yer almamaktadır. Aksine Oğuz Demir'in ailesini yasa dışı yollarla çıkarttığı yönünde bilgi tarafımızla paylaşılmıştır.
Dolayısıyla bu bilginin teyit edilmesi adına ilgililer hakkında yapılacak araştırmada, ilgililerin halen Türkiye sınırları içinde ikamet edip etmediği, bu süreçte Oğuz Demir'in çocuklarının Türkiye'de eğitimlerine devam edip etmediği, aile bireylerinin sigortalı bir işte çalışıp çalışmadıkları, seçimlerde oy kullanıp kullanmadıkları, evlenip evlenmedikleri, çocuk sahibi olup olmadıkları, herhangi bir hastaneye başvurularının bulunup bulunmadığı gibi Türkiye sınırları içinde yaşadıklarını gösterir belirtiler dahilinde yapılması; gerektiğinde yakınlarının bilgisine başvurulması gereklidir. Zira bu yönde bir araştırma yapılmadan yasa dışı yollardan çıkışın belirlenmesi mümkün değildir.”
* * *
Düşünün, devletimiz 1991’den bu yana yakalayamadığı Oğuz Demir’in nerede olduğunu sınır kapılarına yazı göndererek araştırıyor. Yasal yollardan çıkmış, bütün eylemleri yasalmış gibi.
Açık bir dosya burada yıllardır bekliyor.
Sonra “Uğur Mumcu cinayeti faili meçhul kalmıştır” denildiğinde, “Hayır, katilleri bulduk” diye itiraz ediyorlar.
Hayır, bulunmadı. Cinayete azmettirenleri, bu kararı verenleri, soruşturmayı engelleyenleri bilmiyoruz.
Oğuz Demir’in kim olduğunu ve nerede bulunduğunu bilmediğimiz gibi…
Ve bu yüzden Uğur Mumcu cinayeti, faili meçhul kalmış, öyle bırakılmış bir cinayettir.
Gökçer Tahincioğlu kimdir?Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı. Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü. Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor. |