Gökçer Tahincioğlu

08 Şubat 2025

Depremzede çocuğa zırhlı araçta tehdit, alıkoyma, istismar: Valilik koruması için örülen koruma duvarı

Depremde babasını kaybeden 15 yaşındaki küçük kız, Hatay’dan Şırnak’a taşınmak zorunda kaldı. İddianameye göre, Şırnak Valiliği’nde koruma olarak çalışan O.Y., hayatlarına girdi. Küçük kız bir süre sonra kendini tutamayıp yaşadıklarını anlattı. İddialar korkunçtu ancak mahkemeye yetmedi

Tutuklama tedbirine neden başvurulur?

Kanıtların yok edilmesi ihtimali, şüphelinin kaçması ihtimali…

Ve en çok da mağdurun yeniden zarar görebilmesi ihtimali…

Türkiye’de ise uzun zamandır kaçma ihtimali olmayan, kanıtları yok etme ihtimalini bırakın bir yana, istese bile böyle bir şansı bulunmayan ve kimseye zarar vermeyeceği apaçık olan insanlar tutuklanıyor.

Geçtiğimiz günlerde sadece protesto eylemine katıldıkları için tutuklanan 8 gazeteci tahliye edildi. Neden tutuklandıkları sorusunun yanıtı yok.

Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı… Çalıştığı ofisten gözaltına alındıktan sonra… Kaçma şüphesi zaten yoktu. Zaten yayınlanmış bir haberle ilgili delilleri karartma ihtimali de…

Daha birkaç saat önce gazeteci Öznur Değer tutuklandı misal…

Öğrenciler tutuklandı, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, ev hanımları, emekliler, işçiler, memurlar…

Elbette durmaksızın birilerine işaret edip, “Bunu tutuklayın, şunu da tutuklayın” demeyi vatanperverlik olarak gösteren, bu işi meslek edinenler için olanlar bitenler gayet “normal.”

Ve bir de tutuklanmayanlar var…

Ne olsa ne yapsa cezalandırılmayanlar… Onları da depremlerden madenlere, cinayetlerden istismarlara kadar yüzlerce olaydan tanıyoruz.

***

6 Şubat depreminin yaraları göründüğünden çok daha derin…

Şırnak’ta yaşananlara ilişkin dava dosyası da bunun kanıtı…

Maraş depremlerinin en büyük yıkıma yol açtığı Hatay’da yaşayan ailenin başına gelenler de bunun göstergesi.

Ve karşımıza konulan “Türkiye normalleri…”

***

Depremde babasını kaybeden 15 yaşındaki küçük kız, annesiyle birlikte, teyzesinin yaşadığı Şırnak’a taşınmak zorunda kaldı.

Babasız, yaralı bir hayat başlıyordu. Yeni bir kent, yeni bir okul, yeni bir dünya…

Şırnak Başsavcılığı’nın iddianamesinden devam edelim.

Teyze dışında kimselerinin olmadığı kentte birbirlerine tutunarak yaşamaya çalışan anne ve kızın hayatı, depremin üzerinden bir yılı aşkın süre geçtikten sonra yeniden değişti.

Kızını tek başına büyütmeye çalışan genç kadının kardeşinin dükkanına gidip gelen, Şırnak Valiliği’nde koruma olarak çalışan O.Y. hayatlarına girmişti.

O.Y., kısa zamanda kendini sevdirdi. Özellikle de küçük kıza…

Bir süre sonra O.Y. ile annenin arası açıldı. Anne, O.Y.’nin borç olarak verdiği parayı geri ödemediğini, kendisini tehdit ettiğini yakınlarına anlatıyordu. Diğer yandan O.Y. küçük kızla yakından ilgileniyordu ve zaten babasını kaybeden küçük kızın bir anda böyle bir destekten mahrum kalacak olması, anneyi endişelendiriyordu.

Bu nedenle O.Y. ile arası açılsa da iletişimi hemen kesmedi.

***

İddianameye göre, O.Y., anne ile ilişkisini bir süre sonra kesse de küçük kıza olan yakın ilgisini sürdürdü.

Mesajlaşıyor, bulunduğu yere geliyor, sorunlarını dinliyordu.

Bir süre sonra kızı, koruma hizmetleri için kendisine tahsis edilen zırhlı araca bindirmeye başladı. “Gezelim, havan değişsin” diye farklı zamanlarda kızı zırhlı araca bindirmiş ve farklı yerlere götürmüştü.

Genç kız, bu buluşmalardan hep dağılmış biçimde dönüyordu. Ancak kendi anlatımına göre, bunun nedenini anlatmaktan korkuyordu.

***

Bir süre sonra kendini tutamadı. Okulda yaşadıklarını anlattı. Okul yönetimi de anneyi bilgilendirdi.

İddialar korkunçtu.

O.Y., küçük kızı öpüşmeye, sevişmeye zorluyordu.

Zırhlı araçta ve bir keresinde götürdüğü evde yaşananları önce eksik anlattı küçük kız.

Sonra arkadaşları, yaşananların bunlarla sınırlı olmadığını söyleyince bu kez uzmanlara bütün olanı biteni aktardı.

Üç psikolog ve bir pedagog tarafından hazırlanan raporda, kızın anlattıklarının hayatın olağan akışı ile uyumlu ve doğruluk değeri yüksek olduğu vurgulandı. Kızın istismar edildiği kanısına varmışlardı.

Kızın oturduğu binanın çevresindeki kamera görüntüleri, zırhlı araca bindiğini de doğruluyordu.

Şırnak Başsavcılığı harekete geçti ve O.Y. için alışılmadık bir hızda hareket ederek, önce gözaltı kararı verdi sonra tutuklama talebinde bulundu.

Ancak hakimlik tutuklama talebini reddetti.

***

Anne, kızını korumak için yakınlarıyla birlikte valilik binasına gitti, gerekenin yapılmasını istiyorlardı. Valilik, O.Y. hakkında gözaltına alınmasına rağmen o güne kadar işlem yapmamıştı. Ailenin geldiği gün, O.Y. açığa alındı, hakkında idari soruşturma başlatıldı. Bir süre sonra İçişleri Bakanlığı da müfettiş gönderdi.

Savcılık da büyük bir hızla iddianameyi hazırladı.

İddianamede, O.Y.’nin küçük kızla normal yoldan ilişkiye girmediği ancak farklı biçimlerde üç ayrı tarihte istismar eyleminde bulunduğu anlatıldı.

Ayrıca kızın araçtan inmek istemesine rağmen engellenmesi “hürriyeti tahdit” olarak yorumlandı.

Mesajlar ve kızın anlatımları, O.Y.’nin, “birisine anlatırsan kafana sıkarım”, “kendi kafama sıkarım”, “herkesi öldürürüm” şeklinde tehditte bulunduğunu da gösteriyordu.

İstismar, hürriyeti tahdit ve tehdit suçlarından dava açıldı.

Adli Tıp raporları, fiili livata iddiası konusunda, anal bölgede zedelenme ve kızarıklık olduğunu ancak üzerinden zaman geçtiği için net bir yorum yapılamayacağını belirtiyordu.

Kızın elbiseleri üzerindeki meni izlerinin kaynağının da üzerinden zaman geçmesi, kıyafetlerin yıkanmış olması nedeniyle net biçimde bulunamadığı ifade ediliyordu.

Buna karşılık savcılık, kızın ve arkadaşlarının anlatımlarını, kamera görüntülerini, cep telefonu mesajlarını yeterli buldu.

Daha ayrıntılı bir rapor için de talepte bulundu. Savcılık üzerine düşeni yapmıştı…

***

İlk duruşma kısa süre önce yapıldı.

Tanıklar dinlendi, sanığın savunması alındı.

Sanık sadece “babacan” davrandığını öne sürüyordu, bütün iddiaları reddetti.

Savcılık delil karartma ihtimaline ve en çok da genç kızın yeniden mağdur edilme ihtimalinin bulunmasına dikkat çekerek yeniden tutuklama istedi.

İşlendiği iddia edilen suçların, “katalog suç” kapsamında olduğunu da vurguladı.

Ancak mahkemeye yetmedi.

Kaçma eğilimi göstermediği, karakola gelip imza verdiği gerekçesiyle tutuklama talebi geri çevrildi.

Şırnak Barosu’nun davaya katılma talebi geri çevrildi. Avukat Metin Özçınar ile diğer katılan avukatların genç kızın risk altında olduğu uyarıları da dikkate alınmadı.

Tutuklama talebi reddedildi.

***

Kimsenin hâkim-savcı rolüne soyunup, “onu tutuklayın, bunu hapsedin” deme hakkı yok elbette.

Ancak nedir normal?

Ölçüleri bütünüyle karışmış bu düzende, yasada yazılı kurallar hangi durumda ve kimin için uygulanmalıdır?

Ve bir genç kızı kim korumalıdır?

Hoşlanmadığı herkesin tutuklanmasını isteyen, bunun için görülmedik çabalar içine girenlerin belki yanıtları vardır…