Gökçer Tahincioğlu

09 Ocak 2025

10 Ekim katliamının sorumluları Suriye’den talep edildi mi?

HTŞ yönetimi ile MİT Başkanı da Dışişleri Bakanı da Şam’a giderek görüştü. Türkiye’nin bir dediğini iki etmeyecekleri ortada. Peki Türkiye, cumhuriyet tarihindeki en büyük terör eyleminin sorumlularını yeni yönetimden istedi mi?

Suriye’de uzun yıllar süren iç savaşın ardından Esad rejimi devrildi, ABD dahil dünya medyasının şimdilerde “demokrat” olarak sunmaya çalıştığı HTŞ, lideri ve HTŞ öncülüğündeki grupların iktidarı dönemi başladı.

Acı günlerin geride kaldığı söyleniyor şimdi.

Suriye’de Esad dönemine ait oluğu belirtilen katliamların izi sürülüyor.

Cezaevlerinin kapıları açılıyor, buralarda insanlık suçlarının işlendiği belirtilerek, Türkiye’den toplu mezarların bulunması için destek talep ediliyor.

Yapılmalı elbette, bütün insan hakları ihlalleri, katliamlar açığa çıkartılmalı, eksiksiz biçimde sorumluları bulunup hesap sorulmalı.

* * *

Ancak herhalde katliam ayrımı yapılmıyordur bütün bu “insan hakları” duyarlılığı gösterilirken…

“Benimkiler suçlu değil, tek suçlu onlarınkiler” denilmiyordur!

Herhalde insanlığa karşı suç işleyen ve Suriye’deki savaşı arkasına gizlenen kim varsa hepsinin bulunup cezalandırılması için çaba gösteriliyordur.

* * *

İç savaş sırasında işlenen suçlar Suriye ile sınırlı değil.

Suriye’de başta IŞİD olmak üzere faaliyet gösteren çok sayıda örgütün gerçekleştirdiği katliamlar var. Bunların bir bölümü Suriye’nin dışında, bir bölümü Türkiye’de yapılan eylemler.

Suriye’de Türkiye sınırından kaçırılan iki askerin katledilme görüntüleri akıllarda. Doğru mu değil mi diye yıllarca tartışılan bu görüntülerde yer alan IŞİD mensuplarının bulunması mümkün mü, Suriye’deki yeni yönetimden bununla ilgili bir talep olacak mı, merak konusu misal?

* * *

Ve bir de Türkiye Cumhuriyeti’ndeki en çok can kaybının yaşadığı terör eylemi var.

IŞİD mensubu iki canlı bomba, Ankara Gar Meydanı’nda tam 104 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına neden oldular.

Devletimize göre herhangi bir ihmal yokmuş, bütün güvenlik önlemleri alınmasına rağmen iki canlı bomba onlarca kişiyi öldürebilmiş… Bunu da not etmiş olalım.

Buna rağmen, yine devletimize göre, bütün güvenlik önlemlerine rağmen “kusursuz” bir planla gerçekleştirilen katliamın sorumluları belli.

Bunların bir bölümünün yargılaması tamamlandı.

Ancak bir bölümü ile ilgili dosya açık, zira firariler.

* * *

Firari denilmesine bakmayın. Hukuken firari durumdalar. Ancak öyle ustalıkla kaçmış, kaçmayı profesyonelce gerçekleştirmiş falan değiller.

Her ne kadar yargı, “sorumlu” isimleri bulamamış olsa da firari IŞİD’liler, göz göre göre kaçmış kişiler.

Türkiye Emiri olarak adlandırılan İlhami Balı misal… Konya’da hastaneye bile gittiği açığa çıktı. Sınırın Türkiye tarafına defalarca geçmiş olduğu telefon kayıtlarında var. Nedense herhangi bir operasyona uğramadı.

Ahmet Güneş mesela… Yol kontrolünde yakalanmasına, telefonundan Suriye’de katıldığı katliamın görüntülerinin çıkmasına rağmen serbest bırakıldı.

Serbest bırakılan diğer bazı IŞİD’liler Gaziantep’te cinayetlere imza attı.

* * *

10 Ekim Gar Katliamı davası, firari sanıklar yönünden sürüyor.

Bu davanın firari 16 sanığından 12’si, İçişleri Bakanlığı’nın terörden arananlar listesinde bulunuyor. Farklı kategorilerde bulunan bu isimlerin yakalanmasını sağlayanlara ödül verileceği bakanlık sayfasında yer alıyor.

Bu isimlerin nerede ne yaptıklarına dair çok ayrıntılı bilgi yok.

Bir dönem Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’ndan mahkemeye bir yazı gönderildi.

“Gizli” ibareli bu yazıda, IŞİD’in Türkiye emiri İlhami Balı’nın Suriye'de esir kampında bulunduğu, yine firari sanıklar Cebrail Kaya, Mustafa Delibaşlar ve eşi Fadile Delibaşlar’ın da esir kampında tutulduğu belirtildi. IŞİD'in Türkiye ve Suriye sınır sorumlusu Deniz Büyükçelebi’nin ise Suriye’de çatışma bölgelerine gittiği ancak bir daha Türkiye’ye dönüş yapmadığı bilgisi paylaşıldı.

Bundan ibaret…

* * *

Emniyet İstihbarat Dairesi’ne de bilgi soruldu.

Daire Başkanlığı kanuna göre istihbari bilgilerin adli ve idari soruşturmalarda delil olarak kullanılamayacağını öne sürerek mahkemeye “Talep edilen bilgi ve belgelerin adli ve/veya idari bir soruşturmada kullanılacağı değerlendirildiğinden söz konusu bilgi ve belge taleplerinin karşılanması mümkün olmamaktadır” yanıtını verdi.

Sağlıklı bilgi almak mümkün olmadı.

Esad rejimi varken ülkenin bir bölümü farklı farklı güçlerin elindeydi.

Şimdi ise yeni yönetimin PYD ile de iyi ilişkileri var.

Ülkenin geri kalanına hakimler…

Cezaevlerinde, esir kamplarında kim var, kim yok hepsini bulmaları mümkün.

* * *

10 Ekim Gar Katliamı’nın firari sanıkları Ahmet Güneş, Bayram Yıldız, Cebrail Kaya, Deniz Büyükçelebi, Edremit Türe, Hasan Hüseyin Uğur, İlhami Balı, Kasım Dere, Kenan Kutval, Muhammet Zana Alkan, Mustafa Delibaşlar, Nusret Yılmaz, Ömer Deniz Dündar, Savaş Yıldız, Walentina Slobodjanyuk, Yakup Selağzı

Bu isimlerinden hangileri hayatta, hayatta olanlar nerede bilinmiyor.

En azından davanın tarafı avukatların bilme şansı yok.

Ancak Türkiye’nin var.

HTŞ yönetimi ile MİT Başkanı da Dışişleri Bakanı da Şam’a giderek görüştü.

Türkiye’nin bir dediğini iki etmeyecekleri ortada.

Peki Türkiye, cumhuriyet tarihindeki en büyük terör eyleminin sorumlularını yeni yönetimden istedi mi?

Şam’daki cezaevinin çevresinde toplu mezar bulmak için ekip gönderebilen Türkiye, Ankara’nın göbeğinde gerçekleştirilen katliamın sorumlularının bulunarak kendisine teslim edilmelerini de talep etti mi?

Bu kadar insan hakkı hassasiyeti varken yapılmış olmalı.

Türkiye, terörle ilgili bu kadar yüksek sesle konuşuyorsa, bu teröristleri de talep etmiştir mutlaka!

O zaman bekleyip hangilerinin yakalanacağını, Türkiye’ye getirileceğini görelim.

İnsan hakları herkes için…

Madem terörün “sana göre bana göresi” olmaz, herhalde gereken adımlar atılacaktır!

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi.

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.