İki - üç gündür herkes Spotify derdine düşmüş durumda. Müzisyenler az da olsa -Korona günlerinde- gelen tek geliri düşündüğünden, müzik severler rahat bir müzik ortamını kaybetmek derdinde...
Konuyu da kısaca özetleyelim. Geçen yıl eylül ayında RTÜK bir yönetmelik yayımladı ve şöyle dedi:
"Bundan böyle Türkiye'de internet üzerinden yayın yapan ve belli bir büyüklüğün üstünde olan tüm platformlar -radyo, tv, video, PodCast vs.- lisans alacaklardır."
İşte RTÜK bu yönetmelik çerçevesinde birden açıklama yaptı ve Spotify'ın içinde olduğu bir grup yayın için "lisans almadılar" dedi ve lisans almaları için "72 saat" süre verdi.
Bu yazımız 3 bölüm ve 3 gün sürecek. İlk bölümde "Spotify'ın RTÜK'ten lisans alması" olayının farklı taraflarına bir göz atacağız. Önce telif hakları tarafının düşüncelerini Bülent Forta'dan dinleyeceğiz. Sonra aynı konunun -yeni gelişmekte olan- PodCast sektörü açısından durumunu İlkan Akgül ile konuşacağız. Son olarak "Napster'dan, Spotify'a Müzik Endüstrisinin Gelişimi"ni vereceğiz. Buradaki konuşmaları video olarak da izleyebilirsiniz.
Spotify RTÜK'e şikayet edilmiş
RTÜK'e durumu sorduk. Bir şikayet yapıldığı bilgisini aldık. Bu şikayetin kimin tarafından yapıldığını açıklamadılar ama "Haksızlık, neden bazıları lisans alırken, diğerleri almıyor?" gibi bir şikayet olduğu kaydediliyor.
RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, lisans için bir taahhütname, dilekçe ve 3 aylık ücret ödeneceğini, lisans ücretinin 125 bin TL olduğunu belirttikten sonra Spotify'ın sayfasına Kanada'dan, İspanya'ya, Hollanda'ya, İsrail'e, Polonya'ya kadar her yerde merkezlerinin olduğuna işaret edip, Türkiye'de hizmet vermesi için burada da bir şirket açmaları gerektini söylüyor.
Lisans almaması durumunda ise, gelecek pazartesi mahkemeye başvurarak erişimi engelleme kararı aldıracaklarını belirtiyor.
Bülent Forta: Spotify, müzik endüstrisi hakları açısından lisanslı bir uygulama
Konuyu gazeteci Serhat Ayan ile birlikte Bülent Forta'ya sorduk.
İlk olarak Spotify'ın müzik yayını için Türkiye'de kimlerle anlaşma yaptığını sorduk. Forta müzik endüstrisi (yani telif hakları) konusunda Spotify'ın tüm anlaşmaları yaptığını belirtiyor:
"Spotify’ın Türkiye'de müzik lisansı alması için iki tür anlaşma yapması yapması gerekiyor; Plak şirketlerinden kayıtlar için ve söz ve besteciler açısından meslek birlikleri için. Spotify’ın yayın yapabilmesi için Türkiye’de MESAM ve MSG’den eser sahibi izinlerini alması gerekiyor, tek tek plak şirketlerinden de hem kendi kayıtları için hem onları yorumlayanlar için bir izin alması gerekiyor. Dolayısıyla ikili lisanslama süreci var. Plak şirketleri ve eser sahipleri olarak.
Spotify Türkiye’deki aşağı yukarı bütün plak şirketleriyle elinde bulunduğu kataloğun sözleşmelerini yapmış durumda. Aynı zamanda eser sahibi meslek birliklerinden lisans almış durumda. Zaten bunu yapmasa Spotify’ın dijital mecra olarak yayın yapması mümkün değil. Şu anda müzik sektörü açısından lisanslı bir uygulama.
Bu arada dünyada bazı sanatçıların -bunlar arasında Taylor Swift'in bir süre şarkılarını çektiğini biliyoruz- Spotify ile gelir paylaşımı ya da ödeme kavgası ettiği görüldü. Şu anda Türkiye açısından baktığımızda Spotify sanatçının ve hak sahibinin hakkını veriyor mu?
Hakların daha çok, daha fazla olması, daha fazla verilmesinin tartışması Türkiye ve dünyada zaten var ama Spotify müzik endüstrisi açısından en önemli gelir kalemlerinden bir tanesi. Hem plak şirketleri ve müzisyenler açısından şu anda Spotify bizim en önemli satış mecramız."
Ücret ödeyen abonelerden gelen gelirin bir kısmı hak sahiplerine aktarılıyor. Peki ücretsiz aboneler de var. O zaman ne oluyor?
"Orada başka lisanslama şekli var. Aslında ücretsiz değiller. 'Reklam bazlı' olarak ifade ettiğimiz gelir modeli üzerinden çalışıyor. Ücretsiz yerde belli sayıda stream yaptığınız zaman, Spotify’a reklam oluyor. Bu reklamı yapımcılar ve yorumcularla bölüştürüyor. Eğer stream sayısı, reklam gelirinden yüksekse stream sayısına göre, reklam geliri streamden yüksekse stream sayısına göre öder. Orada tüketici bir ücret ödemiyor yoksa Spotify müzik endüstrisine bir tür gelir paylaşım modeline göre ücret ve lisans ödüyor."
Türkiye ekonomisinde, Spotify üzerinde Almanya üzerinden Türk müziği dinlediğinizde 9 kat fazla para alıyorsunuz
Spotify acaba bir Türk sanatçının yurtdışındaki muadili ile Türk sanatçıya aynı ücreti mi ödüyor?
"Spotify’ın dünya sistemi şu: Çeşitli abonelik şekillerine göre abone oluyorsunuz, örneğin Türkiye’de 9.99 ila 17.99 Tl’ye kadar abonelik sistemi var ama örneğin İngiltere’de yaşıyorsanız, 9.99 ila 17.99 £. Avrupa bölgesinde yaşıyorsanız bu fiyat € oluyor. Dolayısıyla Almanya’dan bir Türk şarkısı dinlendiği zaman, 9 kat fazla para alıyorsunuz. Ama bu Spotify ile ilgili değil, kur ve Spotify’ın satış politikasıyla ilgili bir şey. Bu rakamlar Spotify için geçerli, YouTube’da çok daha yüksek. YouTube’da mesela Türkiye’de 65 kere dinlenmenizle Almanya’da 1 kere dinlenmeniz aynı geliri yaratıyor. Bu da Türkiye’de ki ekonomi ile ilgili bir şey."
O zaman Spotify'ın, Türk sanatçılarının dünyaya tanıtımı açısından yararı oluyor diyebilir miyiz?
"Dijital müzik zaten öyle bir şey ki, müzik endüstrisinin paradigmasını değiştiren bir şey. Eski dönemi düşünün, New York’da yaşıyorsunuz, internet yok, dijital müzik yok, çok beğendiğiniz bir Türk şarkıcıya ulaşma imkânınız yok. Bu bir ulaşım imkânı sağlıyor. Farz edelim ki o dönemde bir yolda ulaştınız, o CD’yi elde edebilmeniz için Türkiye’den birilerinin bunu kargoya vermesi, kargodan Amerika’ya gitmesi, Amerika’da sizin mahallenizdeki dükkâna gitmesi gibi ağır ağdalı bir süreç. Şimdi tabii dijital müzikte bir saniye içinde yüklediğiniz andan itibaren tüm dünya müşteriniz haline geliyor, bunu duyabilir hale geliyor. Ama bu kadar demokratik bir ortam mı derseniz tabii ki demokratik bir ortam değil. Listelerle domine ediliyor, reklamlarla domine ediliyor ve orada da o standartlar var. En azından keşfedilmeye uygun bir vasat yaratıyor."
RTÜK müziklerle neden ilgilensin? Bu kararın arkasında artan PodCast yayınları olmalı
Spotify giderse acaba sanatçılar bundan zarar görür mü? Bülent Forta bu konuda Spotify’ın dünya çapındaki pazar liderliğine işaret ediyor:
"Spotify bir mecranın en büyüğü. Şöyle söyleyeyim, stream platformları içerisinde YouTube Müzik, Deezer, Amazon, Apple, Google Müzik var ve tabii ki muadilleri var. Türkiye’de de Fizy, Mood gibi uygulamaları var ama Spotify’ın pazar payı yanında herhalde şu anda Spotify Türkiye ve dünyada yüzde 60’a yakın pazar payı olan bir şirket ve diğerleri rekabet halindeler.
Ama ben Spotify’ın bu tür bir denetim altına alınması gerekliliğinin hissedilmesini pek müzik endüstrisiyle bağlı görmüyorum. Yani, esas olarak Spotify’ın diğerlerinden farkı çok yaygın PodCast uygulaması olması. PodCast ise yeni medya oluyor. Sadece müzik içeriği olmayan, tiyatro, politik içerik olmayan konuşmalar, seminerler var.
Bence RTÜK’ü ilgilendiren kısım burası olabilir çünkü Spotify’ın diğer yanı müzik satış ve dinleme platformu, yani yayıncılık yapmıyor, sadece var olan yayınları yansıtan yapısı var. Ama PodCast pozisyonu daha değişik. Spotify gibi bir platformda şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Örneğin Spotify’daki içerik, kamu ahlakını tehdit ediyor olabilir ama orada o linkin kapatılması ancak mümkün olabilir yoksa siz link nedeniyle binlerce insanın müziğe erişebileceği, yüzlerce müzisyenin geleceğini bağladığı platformu kapatırsanız, burada ciddi bir problem var demektir."
Pandemi döneminde müzisyenler neredeyse açlık sınırına dayandı
Salgın döneminde müzisyenlerin -diğer tüm sanatçılar gibi- zarar gördüğünü biliyoruz. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
"Pandemi nedeniyle en çok etkilenen sektörlerin başında müzik sektörü geliyor, müzisyenler neredeyse açlık sınırına dayandı. Canlı müziğin ölmesi, bütün müzik endüstrisini kayıtlı müziğe sevk etti. Kayıtta müzik dediğimiz ise stream platformları, binlerce müzisyeni ve plak şirketini besleyebilecek büyüklükte bir şey değil. Müzik endüstrisinin gelirleri 10 puansa 9'u canlı müzik ve performanslardan, 1 birimi ise kayıtlı müzikten geliyor. Canlı müzik kısmı bütünüyle ortadan kalkınca, sanatçılarının, yorumcuların, bestecilerin aklınıza gelebilecek bütün unsurların ekonomik olarak kayıtlı müziğe yönelmek zorunda kaldılar. Kayıtlı müzik kısmı da Spotify’da yüzde 50 - 60’ını kaybederse ciddi bir felaketle karşı karşıya kalabiliriz.
En az bunun kadar önemli olansa, sadece Spotify’ın kapatılması onun yerine birilerinin gelmesi gibi bir durum değil, burada, gerçekten müzik endüstrisinin nefes alıp verdiği yeni inovatif alanlar açılıyordu. Konserlerin canlı yayınlanması gibi, bunları da öldürür. Bir de şöyle ki, Türkiye müzik endüstrisi, endüstri gibi görülmüyor, sadece sanatçılarıyla değil, ekonomisi de var bunun.
Türkiye müzik endüstrisi dijital müzikten yaklaşık 50 - 100 milyon dolar civarında getiri elde eden bir endüstri ve bunun yarısını keserseniz, ortada ciddi bir problem var demektir.
Bu karara Spotify’ın kapanması gibi bir sonuçla ulaşmayız gibi bir temennim var. Çünkü bu Türkiye’nin kendi müzik kültürünü kendi gözünden çıkartması anlamına gelir. Kısıtlı sayıda 4 - 5 tane izlenen PodCastl'erde politik propaganda yapılıyor gerekçesiyle bu denetim yapılırsa, Türkiye müzik endüstrisi açısından çok ciddi yıkıma sebep oluruz. Tarafların daha sağduyulu davranabilecekleri bir şekilde bunun sonuçlanması gerektiği kanısındayım."
Spotify avukatı RTÜK’ten randevu almış
Programdan önce, Spotify başvurmuş, lisans alma yoluna doğru gidiyor bilgisi geldi. Bu konuda ne dersiniz?
"Bundan mutlu oluruz, bizim de istihbaratlarımız bu noktada. Bu vesileyle belki biz dijital müziği, müzikteki dijitalleşmenin, bunun yarattığı ekonominin, ve ekonominin getirilerle adaletsizliklerin daha farkına varmış olabiliriz. Çünkü biraz tuhaf bir durumla karşı karşıya kaldık, PodCastl'erden müzik sektörleri de şikayetçi. Çünkü Spotify’da PodCast'ler için vakit harcadığınızda, daha az müzik dinliyorsunuz ve Spotify’da daha az telif ödemek için biraz PodCast'lere yöneliyor. Burada böyle bir ironik durum ortaya çıkmış vaziyette."
Spotify tıkır tıkır parasını ödüyor; düşük olduğunu düşünüyoruz ama yine de YouTube’dan daha iyi
Sanatçıların ve diğer hak sahiplerinin hakları gerektiği zamanlarda ödeniyor mu?
"Genel çerçeveye baktığımız zaman, yüz yüze olduğumuz durum şu: Spotify doğrudan meslek birliklerine para ödüyor, eser sahipleri için. Dolayısıyla bu paranın zamanında ödenmemesi gibi bir vakayı şu ana kadar duymadım ben. Spotify orada amiyane tabirle tıkır tıkır parasını ödüyor. Aynı parayı plak şirketlerine de ödüyor. Önemli üç unsur var müzik sektöründe; yapımcı yorumcu ve eser sahipleri. Eser sahipleri doğrudan Spotify’ı lisanslıyorlar, yani dolayısıyla paralarını doğrudan oradan alıyorlar ama yorumcular plak şirketleri vasıtasıyla lisanslanıyorlar ve plak şirketlerine kontratlarının oranında paylaşıma gidiyorlar.
Spotify ile müzik endüstrisi arasında ödeme problemi yok ama şöyle bir problem var: Spotify sonuçta bir dağıtım platformu ve bu dağıtım platformunun ana malzemesi müzik şirketlerinin ve emekçilerinin ve yaratıcılarının yarattığı içerik. Bu içeriğe totalde Spotify’ın verdiği para bize göre düşük. Neden düşük? Sonuçta Spotify bir yazılım. Şirket bile değil. Dünya çapında trendleri belirleyen bir yazılım ama bu yeterince ödenmiş bir para değil. Müzik endüstrisinin hakkı bana göre daha yüksek. Spotify modern bir yüze sahip olmasına rağmen müzik endüstrisine aktardığı değer o kadar da söylendiği gibi değil. Spotify yine iyi. YouTube ile kıyaslandığında 13 kat daha fazla ödüyor Spotify."
Kültür politikası ve sanatçıyı koruma politikalarının olması, endüstrinin korunması lazım
Peki siz plak şirketleri olarak yerli bir dijital platform geliştirmeyi düşünüyor musunuz?
"Dünyadaki en iyi örneği TIDAL’di. Spotify gibi bir şey, daha kaliteli ve daha elit ses kalitesiyle ama insanlar dijital müzik dinleye dinleye daha kaliteli bir şeye para vereyimden ziyade dinleyeyim geçeyim popüler kültürü içinde olduğu için, plak şirketlerinin Spotify gibi yatırım yapmasına gerek yok. Ama Spotify karşısında çok çeşitli şeyler var. Majör ve bağımsız plak şirketlerinin aldığı aynı para değil. Orada da büyük balığın küçük balığı yuttuğu telif düzeni vardır. Örneğin majör Spotify yüzde 80 - 20 çalışırken, bağımsız yüzde 60 - 40 çalışır. Siz amatör olarak yüklediğinizde yüzde 30 - 70 çalışırsınız. Burada da güçlünün daha büyük haklar elde ettiği platform var. Bu bir lokal sorun olmaktan çıktı. Bence soru şu olmalı: Neden İsveç’te yaşları 18 - 21 arasında olan iki çocuk Spotify gibi yapı kurabiliyor da, Türkiye’de bu tip bir şey teşvik edilerek dünya çapında Spotify ortaya çıkmıyor? "
Fizy geliştirilmişti biliyorsunuz. Türkiye’de de dediğiniz gibi girişimcilikle ilgili yapılar doğru işlemiyor.
"Fizy’de şöyle bir problem var: Fizy akıllı ve zekice projeydi ama telifi bypass ediyordu. Yani Fizy’nin sahibini zengin edebiliyordu ama sıfır kuruş telif ödeyen bir uygulamaydı. Amerika’da bunu melek yatırımcı, girişim sermayesi gibi işlerle hem telifleri ödeyerek hem Fizy gibi bir uygulama yaparak devam ediyor. Buradaki hikâye, Turkcell satın aldı. Fizy bizim teliflerimizi ödüyor, ödediğimiz teliflerle de müzik endüstrisini biz ayakta tutmak istiyoruz."
Melek yatırımcılık son 10 yılda gelişmeye başladı Türkiye’de. Önümüzde daha iyi durumlar olur umalım. Fakat şunu da düşünmek lazım: Avrupa şu anda devlere, yani; Amazon, Google, Facebook, Twitter gibi devlere Avrupa şirketlerinin büyüyebileceği oranda küçültün kendinizi, bölün ya da satın diyor. Eninde sonunda herkes biraz kendi endüstrilerini korumaya çalışıyor görünüyor.
"Bu mutlaka böyle ama hem endüstrileri korumalı hem o ülkenin kültürü, müziği korunmalı. Burada bir kültür politikasının olmaması, korumanın olmaması konusunda size katılıyorum ve doğru olan bence bu, ikisini birlikte yapmak. Örneğin pandemi koşullarına şöyle kampanyanlar oldu: Bu platformlardan daha çok lokal müziğin kullanması. Daha çok lokal müzik kullanılsın ki, daha çok lokal müzisyenler faydalansın diye. Türkiye’de genellikle somut emeğe alıştık. Soyut emek bizim değer verdiğimiz bir şey değil. Bu bir zihniyet dünyası. Bugün marketten CD çalın, somut olduğu için hırsızsınızdır. CD plastik, önemli olan içindeki soyut emek. Soyut emeği çaldığınızda durumu hak olarak görürsünüz kendinizde."
Yarınki bölümde Spotify’dan başlayarak, PodCast konusunu işliyor olacağız.