Füsun Sarp Nebil

02 Aralık 2019

“Fiber optik ağ devlet öncülüğünde yaygınlaştırılmalı”

Teknolojik gelişmeler, hayatımızın her safhasında “kırılma” yarattı. Bilişim ve iletişim teknolojileri bu kırılmanın motoru yani altyapısı durumunda. Bu nedenle de hayatımızın “olmazsa olmaz”ıdır

Altınbaş Üniversitesi, Türkiye Bilişim Vakfı ve Çelebi Stratejik Danışmanlık tarafından düzenlenen “Dijital Yönetim ve Kırılma” Konferansı’nda Türkiye’nin dijitalleşme süreci ve yaşanan sorunlar masaya yatırıldı. Konferansta bir konuşma yapan Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi, eski Ekonomi Bakanı Işın Çelebi, dijitalleşmenin yepyeni bir dünya ortaya çıkardığına dikkat çekerek bunun bir kırılmaya yol açtığını vurguladı.                                                                                         

Açılış konuşmalarında başta Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Ali Altınbaş ve  Işın Çelebi, fiber optik altyapının önemine dikkat çekerek, devletin ve özel sektörün el ele verip bu alanda gerekli yatırımları yapması gerektiğini ifade etti. Fiber optik altyapının geliştirilmesinin şu anda Türkiye’nin en önemli projesi olduğunu belirten Çelebi, “Eğer bu alanda gerekli yatırımlar yapılmazsa Türkiye çağdışı kalabilir” uyarısında bulundu. Türkiye’nin fiber optik altyapı uzunluğunu 5 milyon kilometreye çıkarması gerektiğini belirten Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi, eski Ekonomi Bakanı Işın Çelebi, bunun için 50 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç olduğunu anlattı.

21. yüzyılın teknolojik gelişmeleri, hayatımızın özel ya da iş ile ilgili her safhasında “KIRILMA (disruption)” yarattı. Yaratmaya devam ediyor. Bilişim ve iletişim teknolojileri bu kırılmanın motoru yani altyapısı durumunda. Bu nedenle de hayatımızın “olmazsa olmaz”ıdır.

Alanında çok uzmanlaşmış 29 konuşmacı ve toplantıya katkı sağlayan 320 izleyici bilim insanıyla gerçekleştirilen Dijitalleşmenin Yönetimi ve Kırılma konferansı, ülkemizin bu alandaki durumunu, 5G, altyapı, dönüşümün yönetimi, yeni yatırımlar, insan kaynaklarını analiz etmek ve çözüm önerileri sunmak için toplanmıştır. Arama konferansı niteliğindeki toplantıda “ortak akıl” olarak ortaya çıkan sonuçlar şöyle sıralanmaktadır.

1. Sayısal dönüşüm tercih değil, bir zorunluluktur

Hayat ve iş yapış şekillerinde kırılmalar var. Her şey değişiyor. İnsanlar, şirketler, süreçler birbirine gitgide daha fazla bağlanıyor. Böyle bir dünyada dijital dönüşüm bir tercih değil, bir zorunluluk. Kendimizi buna göre şekillendirmemiz gerekiyor.

Telekom sektö1,2 T$ düzeyindeki global ekonominin %1,5-2’si büyüklüğünde. Ancak çarpan etkisi çok büyük. Sayısal dönüşüm firmaların / ülkelerin rekabet gücünü belirleyecektir.

 Dijital Dönüşüm için ise, öncelikle iletişim ve bilişim altyapısının son tekniklere uygun olarak kurulması ve sürdürülmesi şart. Bu teknik altyapı üzerinde inşa edilecek dijital dönüşüm için hedeflerin belirlenmesi, bu hedeflere uygun, inovatif uygulama ve servislerin geliştirilmesi ve son kullanıcılara kadar götürülmesi lazım. Bütün bunların sürekliliği için de ARGE şart.

2. Dijital dönüşüm projelerinde verimsizlik tehlikesine dikkat

Dijital Dönüşüm çeviklik ve süreklilik gerektirir. Bu bir şirkette ise, sadece bir departman ya da proje anlamına gelmez. Kurumlardaki Dijital Dönüşüm için şirketin, çalışanların ve ekosistemin birlikte çalışması lazım.

Dijital Dönüşümün önemli bir parçası olan Kurumsal Kaynak Projelerinde entegrasyon sorunları var. Bu konuda çığır açacak teknoloji (bulut-veri tabanları- yapay zeka-derin öğrenme bir arada olacağı bir teknoloji) henüz yaratılmış değil.

Dijital dönüşümde dikkat edilmesi gereken konuların başında israf geliyor. Geçmişte bilişim projelerinin çoğunun başarısız olduğunu göz önünde bulundurursak, günümüzde sayısal dönüşüm deneyimlerinin başarı şansını artırmak için hız kadar doğru adımlar ve yalın bakış açısı da önemli. Doğru teknolojilerin benimsenmesi kadar insanların eğitimi ve süreçlerin düzenlenmesi de gerekli. Bütünsel bakış açısı, üst yönetim ve tüm kademedeki çalışanların işin içine katılması, işle bilişimin tek vücut olması, eğitim, hukuk, finans gibi farklı faktörlerin gözetilmesi anlamına geliyor. Müşteriye değer katmayan faaliyet ve süreçlerin elenmesi, değer katacak, çalışanların mutluluğunu ve verimliliğini, firmaların rekabetçiliğini ve yenilikçiliğini artıracak dinamik çözümlere yönelmek kritik.

3. 5G sayısal dönüşümün Telekom altyapısı olarak tasarlanmıştır

4G'nin sayısal dönüşümünün tek başına desteklenmesi mümkün değildir. Ülke olarak, 5G’ye geçiş konusunda bir yol haritası ortaya konulmalıdır. İlaveten 5G’de yerlilik konusunda, yerli firmalara da bir rol tanımlanmalıdır. Ancak bu rol 5G’nin gelişini geciktirici engeller yaratmamalıdır. Zira 5G üzerine kurulacak dijital ekonomi 5G altyapısından değer olarak 100’lerce kez daha büyüktür.

4. Dijital dönüşüm için teknik altyapı ve fiber şebekelerin ülke çapında hızla yaygınlaştırılması gerekli

Dünyanın ses aktarmaya yarayan konvansiyonel bakır telekom şebekeleri geçtiğimiz 30 yılda peyderpey, veri altyapısının gücü olan fiber optik altyapıya dönüştü. Bu altyapı, devlet işleri, bankacılık, reel sektör, eğitim, sağlık gibi konularda sayısal bir dönüşüme güç sağlamaktadır. Türkiye’nin bu konuda yapması gereken ödevleri var. Ülkemizde 11 altyapı şirketi olmasına karşın 2010 yılından itibaren fiber altyapının ilerlemediğini görüyoruz.

Bunun bir an önce ele alınması, fiber şebekelerin ülke çapında yaygınlaştırılması gerekli. Telekom operatörlerinin bu 9 yılda geldikleri durum değerlendirildiğinde ise, bu yatırımın bizzat devlet tarafından yapılmasının ve altyapının kar amacı gütmeyen, bir ayrı şirket olarak ve telekom sektörünün kendi bileşenleri tarafından işletilmesinin veya devlet denetiminde özel şirketlerin devrede olmasının daha gerçekçi olacağı değerlendirilmektedir.

Atıl durumda kalan uydu ve kablosuz servis sağlayıcılar, uzak ya da engebeli  coğrafyalarda gerekli. Bunların açılması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekli.

5. Büyük veri derken, bulut ve Veri Merkezi sektörü geliştirilmelidir

Verilerin taşınması kadar, depolanması da stratejik bir alan. İçinde bulunduğumuz ekosistemde, gerek regülasyon, gerek altyapının eksikliği, gerekse rekabet eksikliğinden doğan maliyetler (1/4’e ve bazı noktalarda 10’a varan maliyetler var) nedeniyle hem ülkemize gelecek yabancı yatırımcılar (veri merkezi firmaları kadar Facebook, Google vs) hem de yerli veri merkezi şirketlerinin yatırım yapmasına uygun bir ortam yok. Veri merkezi sektörü de iyi durumda değil. Bunun sonucu bankacılık ya da vatandaşların kişisel verileri AB’nin talep ettiği gibi yurtiçi sunucularda kalsın dememiz mümkün değil. 

Veri Merkezi sektörü siber savunma anlamında da  önemli bir sektördür. Ülkemize yapılacak saldırılarda bu veri merkezlerinin sunucularına yerleştirilecek olan botnetler görev alabilir.

6. Kırılmanın gerisinde kalmamak için startup ve yatırım kültürününün beslenmesi lazımdır

İş yapış şekillerindeki kırılma ve paylaşım ekonomisinin yükselmesi nedeniyle, yeni yöntemlerin geliştirilmesi lazım. Bunu yüksek teknoloji kullanan startup kültürü ile yapmak daha akıllıca. O nedenle yüksek teknoloji kullanan startup kültürünün geliştirilmesi ve finansman modellerinin yaratılması, ekosistem oluşturulması lazım.

Biyoteknoloji, Robotik, Drone, blockchain konularında çalışacak startuplar için teşvik ve destek oluşturulmalıdır.

Yapay zeka gibi yeni teknolojiler konusunda hem insan kaynakları, hem de girişimcileri destekleyici eğitim ve olanaklar eksik. Devlet teşviklerinin dağıtılmasının adil olmadığı hep konuşulan konular arasında. Ayrıca geriye dönüşlerin de ölçülmemesi, devlet teşviklerinin doğru yerlere verilmediği tartışmalarına yol açıyor.

Kırılma yaratan teknolojileri gençler yaratıyor. Ancak teknoparklar, gençlerden çok büyük şirketlerin yer alabileceği şekilde oluşuyor. Bunun da değerlendirilmesi şarttır.

7. Siber güvenlik ve trafik değişim noktası

Dijital Dönüşüm ve Kırılma için çalışırken, siber güvenliğin gözden kaçırılmaması gerekli. Siber Güvenliğin eğitim programlarında ağırlıklı yer alması ve hem siber güvenlik, hem de altyapının rahatlatılması amacıyla, ülkede internet trafik değişim noktası / noktaları kurulması gereklidir.

Bu trafik değişim noktası, ilaveten siber saldırılarda “ön cephe” görevi görecek. Trafiğin temizlenmesini mümkün kılacaktır. Yani bir siber savunma aracıdır. Hepsinin ötesinde, ülkemizdeki IP bilgi birikiminin de yükselmesini mümkün kılacak olan bu trafik değişim noktası, Avrupa’dan Asya’ya (Çin, Hindistan, Güney Kore ve hatta Japonya), Ortadoğu’ya ve hatta ABD’ye denizaltı kabloları ile giden trafiğe karasal bir alternatif, çeşitli ülkelerin verilerine yol (bir çeşit ipek yolu) sağlayacağı için Türkiye’ye politik güç, para, teknik bilgi sağlayacaktır.

8. Büyük veri, analitik ve yerel içeriğin geliştirilmesi, dezenformasyona karşı önlem alınmalı

Veri büyük hale geldi ama içerik ve analiz eksik. Data kültürü geliştirilmelidir.

Veri merkezi sektörünün ve altyapının güçlendirilmesi, içeriğin geliştirilmesi açısından da önemli. Bugün parayı daha çok, OTT dediğimiz bu içerikçiler kazanıyor. Oyun sektörü ülkemizin en güçlü olduğu alanlardan birisi, Streaming medya denilen yayın akışlı iş modelleri 2015 sonrası patlama yaratmaya başladı.

Her türlü yerli içerik için de destek sağlanması hem kültümüzün korunması, hem para kazanmak, hem de günümüzün en önemli sorunlarından biri haline gelen “dezenformasyon”dan korunmada önemli bir ön cephe yaratacaktır.

İnternet üzerinde dezenformasyon arttı. Buna karşı insanların bilinçlendirilmesi ve önlemlerin alınması gereklidir.

9. Vergiler ve mali yüklerin azaltılması, regülasyonlar

Telekomünikasyon ve bilişim, bugün her türlü sektörün altyapısını oluşturan, elektrik, su gibi hizmet kapsamındadır. Ancak özellikle telekomünikasyon sektöründe % 200’e varan doğrudan ya da katkı payları şeklindeki dolaylı vergiler, şirketlerin belini bükmekte, yabancı yatırımcıların gelmesini engellemektedir.

Aynı şekilde, bireysel ve kurumsal tüketicinin faydası için oluşturulan kanun ve diğer hukuksal düzenlemelerin de, sektörün ve Türkiye’nin iyiliği için yeniden düşünülmesi ve yönlendirilmesi gereklidir.

Bu nedenle telekomünikasyon sektörünün büyümesini ve yatırım yapmasını engelleyen bu vergi yükünün ve regülasyonların gözden geçirilmesi, regülasyonların basitleştirilmesi ve engellerin kaldırılması önemlidir.

10. Kripto para, finansal teknolojiler, fegülasyon ve hukuk altyapısı

Dijital dönüşüm ve kırılma süreçleri için hukuk ve regülasyon, başka deyişle öngörülebilirlik gereklidir. Kendi ülkemize uygun regülasyonların yapılmalı ve sonra da regülasyonların “etki analizi” ölçülmelidir.

Kırılma 2010 sonrasında finans alanında da görülmeye ve hızlanmaya başlandı. Neobank, kripto para, fintech uygulamalar ile dünya çalkalanıyor ve şehirler finans merkezi olmak için kendilerini pozisyonlandırıyorlar.

İstanbul’un hep söylendiği ve istendiği şekilde—  finans merkezi olabilmesi icin önümüzdeki en büyük fırsat kripto paradır. Kripto para fonları, borsaları ve yeni kripto para projelerinin gelebilmesi icin gerekli yasal ve vergisel düzenlemeler yapılırsa Türkiye global finans kaynağını çekebilir.

11. İnsan kaynakları - teknik bilgi birikiminin sağlanması ve siber güvenlik

Ülkemizin teknolojik kırılmadan negatif yönde etkilenmemesi için gerekli olan altyapısının yönetiminde insan kaynağımız çok önemli. Yakın gelecekte daha fazla önem kazanacak olan siber güvenliğin de olmazsa olmazı insan kaynağıdır. Bu konularda ülkemize özel inovasyonun yaratılması, bilgi birikimin sağlanması için eğitim ve iş hayatına yönelik önlemler alınmalıdır.

Telekomünikasyon alanındaki yatırımsızlık ve son yıllarda kamu-finans-telekom sektörlerindeki bilişim yatırımlarının yavaşlaması ve hatta durması sonucunda, ülkemizden dışarıya bilişim beyin göçü olmuştur. Bunun durdurulması, insan kaynağının özellikle siber güvenlik alanında geliştirilmesi şarttır.

12. Yerli teknolojiler - açık kaynak

Gerek siber güvenlik, gerek maliyet, gerekse bağımlı kalmamak açısından, yerli geliştirilecek teknolojilere ve yazılımlara destek verilmesi gereklidir. Ambargo sadece fiziksel konularda olmayabilir. Microsoft ya da Google yoluyla ABD Türkiye’ye bir ambargo uygulasa, bir çok şirketimiz zor durumda kalır.

Ayrıca Ulak gibi yerli teknolojilerin de desteklenmede zayıf kalındığı aşikardır. Bu tür yerli teknolojilere özen gösterilmelidir.

Yeni teknoloji kullanımının pozitif yanı olduğu kadar negatif yanı olduğunu düşünerek, silah endüstrisinin gelişiminin yaratacağı çarpıklıklara ve oluşacak muhtemel algı operasyonlarına karşı hazırlıklı olmalıyız. İnsanın yabancılaşmasına da yol açılmamalıdır.

m Büyükşehirlerin dijital ortamda, dijital ikizlerini yaparak başta depreme karşı projeler üretmek ve altyapı hizmetlerini yürütmek üzere çalışmalar yapılmalıdır.