Geçen hafta hemen her yayında yer alan bir haber vardı. Bankaların para çekme makinalarından (ATM) "para çekememe" konusundaydı. Gerçekten de ATM’lerden para çekilmesi konusunda bir sıkıntı var ama başka haberlerde de gördüğüm üzere, asıl nedenin ne olduğunu araştırmak yerine komplo teorilerine (varsayımlara) odaklanmış bir haberdi. Bu nedenle de “gerçek neden” ortaya konulamamıştı. Dolayısıyla haberciliğin esas hedefi olan çözüm getirme şansı yok oluyor.
Son dönemin kötü bir alışkanlığı -ki özellikle kamu kurumlarından haber almak istediğinizde başınıza geliyor- gazetecilerin sorularına cevap verilmemesi. Öyle olunca, gazeteciler arka planda bir numara olduğunu düşünüp, bir takım varsayımlarda bulunabiliyor haklı olarak. Ancak bahsettiğim haberde, karşı taraf bankalar ve konu yaz başında bizzat bankacılardan bana gelmişti. Çünkü bu onlar için de sıkıntılı. Dolayısıyla cevap vermeyeceklerini sanmıyordum. Zaten o haber üzerine soru yolladım ve aşağıdaki bilgileri aldım.
Bahsettiğim haberlerde (zaten bir kişi yapmış, diğerleri ondan almış), vatandaşların son dönemlerde ATM'lerde "Hizmet veremiyoruz" ya da "Para çekme işlemi yapılamıyor" mesajları ile karşılaştığından bahisle, şöyle varsayımlar ileri sürülüyor.
- Bankaların nakit çekim işlemlerini bilinçli olarak engellediğini öne sürenler var. (Bunu uzmanlar diyormuş.) Tüketici dernekleri bankaların bu şekilde kâr elde etmeye çalıştığını öne sürüyorlarmış. Çünkü ortak ATM'lere gitmek zorunda kalınca yüksek masraflarla karşılaşıyorlarmış (5 bin TL için 90 TL işlem ücreti gibi.)
- Yine uzmanlara göre, bankalar, tüketicileri nakit kullanımı yerine kredi kartı harcamalarına yönlendirmeye çalışıyormuş. Kart alışverişlerinde hem tüketiciden hem de esnaftan komisyon alan bankaların, ATM’lerden para çekimini zorlaştırarak tüketiciyi kredi kartına yönlendirdiği öne sürülüyormuş.
Bankalar daha çok para kazanmaya elbette çalışıyorlardır. Ama yıllardır çalışmıyorlardı da son aylarda mı çalışıyorlar.
Dolayısıyla olay bunlar değil; yaz başında bana ulaşan (ama eşimin sıkıntıları arasında ilgilenemediğim) bilgiler, Merkez bankasının 200 TL üstü banknot basmamasının, ATM’lere hem para ikmali, hem de çok kullanımdan kaynaklanan donanımsal sorunlara işaret ediyordu. Şimdi daha detaylıca bakalım.
Merkez Bankası 200 TL üstü banknot çıkarmayınca, ATM’ler enflasyona yenildi
Bankaların fazla para kazanmaya çalıştığını, bazen yüksek komisyonlar aldığını filan ben de düşünüyorum. Ama bu komplo teorilerinden ziyade, ortada başka bir sorun var. Özetle bu sorunun kaynağı sadece TCMB'nin enflasyona uygun tedbir almamış olması ve hala "en büyük banknotun 200 TL olması."
Ya da başka deyişle, sorunun kaynağı "enflasyon". Yani fiyatlar artar ve pahalılık katlarken, insanların ATM’lerden çekmeye çalıştığı para miktarı yükselirken, en büyüğü 200 TL olan banknotların bu para çekme işleminin hızına yetişememe sorunu var.
Şöyle analiz edelim, tedavüle girdiği 2009 yılında, yaklaşık 3 çeyrek altın alınabilen 200 TL'ye karşılık bugün 3 çeyrek altın (15 bin 57 TL) almak için 75 Tane 200 TL ve 3 tane 100 TL kullanmak gerekiyor. Enflasyonu buradan anlayın.
Konuyu yeniden bankalara sordum; ATM'lerin yıllık kapasitesi 500 bin küpürmüş. Ama günümüzde bunu mecburen 1,4 milyon küpüre çıkarmışlar. Bankalar ATM'de kaset tabir ettikleri, çekilen paraların istiflendiği kutulara çeşitli büyüklükte paralar koyuyorlar. Şenol Babuşçu'nun tweetine göre, artık 50 TL altı konulmuyor.
Bu durumda, kasetlere konulan 50-100-200 TL’ler yetersiz kalıyor ve bunların şube içinde ve dışında olanlara devamlı para ikmali yapılması gerekiyor. Bu ikmalin insan boyutu olduğu kadar, donanımın bu kadar çok kullanılmasının getirdiği sorunlar da mevcut.
Bu konuda isminin verilmesini istemeyen iki farklı banka yetkilisinden yorum aldım. Şu şekilde;
"ATM arıza oranları ATM’nin yaşına, konumuna göre farklılık göstermekle birlikte genel olarak, daha çok banknot işlenmesi ATM’lerin arıza oranlarını artırıyor.
2021-2024 yılları arasında arıza oranlarına baktığımızda yoğun kullanıma bağlı olarak %11 artış olduğunu görüyoruz. Bu nedenden dolayı ATM satan firmalar bakım anlaşmalarını yenilemek istiyor.
Normalde standart bakım anlaşması kapsamında yapılan parça değişimleri için dahi ekstra ücret talep etmeye başladılar. Gerekçeleri ise ATM’lerin yıllık 500 bin kupür ödemek üzere tasarlanması üzerine ATM’nin yıllık ortalama 1,4 milyon kupür ödemesi ve bu durumun ekstra parça değişimine neden olması."
Peki masraflar artıyor mu dedim;
"Mevcut durum bankaların ATM ‘ye para yüklemek ve arızaları gidermek için oluşan lojistik ve bakım maliyetlerini % 30 civarında artırıyor. Bankalar müşterilerine kesintisiz hizmet verebilmek adına bu maliyetleri göze alıyor."
Özetle, enflasyon yüzünden en yüksek banknot 200 TL olunca, ATM kasaları çok çabuk boşalıyor.
Olayın boyutunu anlamak için kabullerle bir hesap yapalım; ATM'ye 100 TL ya da 50 TL değil, hep 200 TL konulsun. 200 x 500 bin küpür = 100 milyon TL. Bunu 365 güne bölersek, günlük kapasite 274 bin TL eder. Üst limiti 20 bin TL olan ATM'lerden adam başı ortalama 5 bin TL çekiliyorsa, bir ATM'den 55 kişi yani (12 saat gibi ortalama alsak) saatte 5 kişi para çektiğinde kapasite bitiyor demektir.
ATM kasetlerinin konfigürasyonu dinamik değiştiriliyor
Biraz daha detay istedik. İsminin verilmesini istemeyen yetkili bunları da şöyle anlattı:
"Gerek şubelerin dışında konumlanan, gerekse şubelerimizdeki ATM cihazları, hafta sonları ve tatil günleri ve bayram gibi uzun tatiller dahil, 7gün/24 saat esasına göre sürekli takip ediliyor ve kesintisiz çalışması sağlanıyor. Bu izleme kapsamında en hızlı şekilde müdahale yapılıyor.
ATM makine parkının modernizasyonu sürekli yapılıyor. Yenileme ve değişim süreci düzenli olarak yürüyor, hiç ara verilmiyor. ATM'lerin tamamı “Recycle ATM” diye adlandırılan ve yatırılan parayı da geri ödeyebilen cihazlardan oluşuyor. Bu teknoloji sayesinde, ATM’ler yatırılan paralarla tekrar ödeme yapabiliyor.
ATM’lerde yazılım konusu da çok önemli biliyorsunuz. Teknoloji ekiplerimiz ATM firmalarıyla çok yakından çalışıp cihazların yazılımsal olarak da sürekli güncel tutulup stabil şekilde çalışmasını sağlıyor.
Malum enflasyonist ortam nedeniyle ATM’lerde oluşan hacim artışları da proaktif şekilde takip edilip yönetiliyor. Ancak işlem hacimleri ve nakit ihtiyacı armışken, TCMB tarafından şu aşamada bir üst banknot çıkartılmaması Bankaları özellikle ATM noktalarında zorlasa da, Biz ATM kapasiteleri elverdiğince cihazlara daha fazla para yükleyebilmek için her türlü aksiyonu aldık ve alıyoruz.
ATM işlem hacimlerindeki artışı yönetebilmek için ATM kasetlerinin kupür konfigürasyonlarını da dinamik şekilde değiştiriyoruz. Bu durum tabi ATM’de tutulan para miktarının ciddi şekilde artmasına da neden oluyor ancak müşterilerin nakde erişimi öncelikli. Bu sebeple dinamik kupür konfigürasyonu uygulamasını son 3 yıl içinde tüm ATM cihazlarına yaygınlaştırdık. Dolayısıyla para yüklemelerinde bu söz konusu kasetleri tam kapasite dolduruyoruz.
Ancak ATM’ler tam kapasite doldurulmasına rağmen yine de müşterilerin çektiği miktarlara bağlı olarak, kimi zaman az sayıda işlemlerle dahi çok hızlı şekilde boşalabiliyor. ATM’lerin para ve arıza durumlarını gerçek zamanlı performans ekranlarından sürekli takip ederken, henüz para bitmeden ATM’lere müdahale planlayıp aksiyon alıyoruz. Bu sayede “para bitme” vakaları en aza indiriliyor.
Özellikle maaş dönemleri, bayram tatilleri gibi nakde talebin en yoğun olduğu zamanlarda, hem ATM’lere tam kapasite para yüklüyoruz, hem de nakit merkezlerimizde ciddi miktarda nakit stoku bulunduruyoruz.
Aslına bakarsanız piyasadaki mevcut faiz oranlarıyla böyle bir operasyon banka için oldukça maliyetli; ancak tabi müşteri ihtiyaçlarını her daim öncelikli tutuyoruz. Bunun için ihtiyatlı olmak adına, söz konusu merkezlerimizde nakit bulundurmaya devam ediyoruz."
Komplo teorileri bize işlemez, alışığız
Sırası gelmişken, komplo teorilerine de değinmeden geçmeyeyim. Geçenlerde birisi, sanırım X üzerinde şuna benzer bir şey diyordu:
"Filmlerde yarıda çıkıyorum. Bizim her gün yaşadıklarımızı, inanılmaz komplo teorisi diye anlatıyorlar"
Ben de aynısını düşündüğüm için filmler bazen gerçekten sıkıyor. Çünkü acı acı "yahu biz bunun içindeyiz de, neden hesap soran yok" diyorsunuz. Alın bir örnek; "Kurye" filmi.
Konusu 21. yüzyılın başlarında Marbella'daki (İspanya) kentsel dönüşüm ve uzantısında yolsuzluktan yakalanan politikacılar. Anlayacağınız orada hesap soran (bir polis dedektifi olayı izlemiş) olmuş.
Bu konuda şunu söyleyeyim; yazının girişinde bahsettiğim türden, kolaylıkla komplo teorileri ortaya atıldığında bir sorun şudur; halk komplo teorilerine alışıyor ve asıl tepki göstermesi gerekenlere de tepki göstermemeye başlıyor. Hatta alay etmeler, dalga geçmeler başlıyor. Bu daha da fena çünkü, konunun ağırlığını, sıradanlaştırıyor. Artık komplolar gerçek olduğunda bile aldırmaz hale geliyoruz.
O nedenle bu dönemde gazetecilere büyük görev düşüyor. Cevap veren yoksa varsayımları elbet yazmak lazım. Ama cevap veren kaynak varsa (ki burada bankalar cevap verdi) mutlaka işin aslını sormak gerekir.
Füsun Nebil kimdir?Füsun Sarp Nebil, İstanbul, Bakırköy'de doğdu. Eğitimini Çanakkale, İzmir ve İstanbul'da yaptı. Evli, 2 çocuk sahibidir. Denizcilik meraklısıdır (amatör kaptan). Master derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümünden aldı (Şimdi Enerji Enstitüsü). THY, Nasas Alüminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubunda çeşitli görevlerde bulundu. 1997 Türkiye'nin ilk ISP'lerinden Alnet'in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk-internet.com'un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu. Şirket halen Kadinvizyon.com gibi başka siteleri de yönetmektedir. 1998 - 2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Devletin özel sektörü aldığı çeşitli komisyonlarda çalıştı. 2016'dan beri TOBB Telekom Meclisi üyesidir. Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmis Milletler tarafından Türkiye'den seçilen başarılı iş kadınları arasında yer aldı (UNECE INCLUDES 9 TURKISH BUSINESSWOMEN ON ITS LIST). 2010-2013 arasında Türkiye Dijital Oyun Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. 2011 - 2015 arasında 4 yıl Eutelsat Avrupa TV Ödüllerinde Jüri Üyeliği görevi aldı. Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermektedir. Konusuyla ilgili olarak TV programlarına ya da konferanslara katılarak, konuşma yapmaktadır. Yazıları internet üzerinden turk-internet.com sitesinin yanısıra, yetkinreport.com, bilisimdergisi.org.tr, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Dergisi, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara Baro Dergisi, journo.com, Tüketiciler Birliği Etikett gibi çeşitli ortamlarda yayımlanıyor. 2014 yılından beri T24'te yazıyor. Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları ve uzmanlığı var. 2018 nisan ayında "Bitcoin ve Kripto Paralar" isimli ilk kitabı yayınlandı. Detaylı bilgi için https://wiki-turk.com/fusun-sarp-nebil/ adresine bakabilirsiniz. |